Nobel'i Kılıçdaroğlu'na versinler!

Eski Pentagonculardan biri Türkiye'nin çabalarıyla imzalanan tahıl sevkiyatı anlaşması dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesi gerektiğini söylemiş. Hiç öyle bir merakımız yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm mazlum halklar nezdinde dua ile ödüllendirilen bir lider zaten. Duanın kıymetini bilmeyenler hamaset der geçer böyle şeylere. Oysa ne büyük nasipsizlik. Türkiye'nin 2009'dan bugüne başardıklarının arkasında o dualar olduğunu idrak edemeyenler var. Yağmurun atmosfer ve yerküre arasındaki bir son döngüsüyle oluştuğunu bilip o döngünün sahibi külli iradeden nasipsiz olanların cehaleti işte. Çok da uzatmaya gerek yok.

Ödüle tamahımız yok, hatta huylanırız böyle şeylerden. Nobel Barış Ödülü'nün gerçekleri manipüle etmek gibi bir fonksiyonu olduğunu da biliyoruz çünkü.

Hakikati ikrar edin yeter!

2009 Nobel Barış Ödülü, "Uluslararası diplomasi ve halklar arasında iş birliğini güçlendirmek için gösterdiği olağanüstü çaba" gibi bir cümle kurularak ABD Başkanı Barack Obama'ya verilmişti, hatırlarsanız.

Obama'nın ödülü hak etme sebebi, Bush dönemine göre çok daha az ABD askeri kaybederek Müslüman ülkeleri kaosa ve savaşa sürükleyecek karanlık planları hayata geçirecek olmasıydı. Barışa değil savaşa verilmiş bir avanstı bu ödül!

Bush'tan sonra Obama'ya kurtarıcı muamelesi yapanları bile şaşırtmıştı ödül.

Oldu olacak gelecek yıl çekilecek filmlere de şimdiden Oscar verelim, hatta koşmasına gerek yok, olimpiyatlarda 100 metre altın madalyayı da Obama'ya verelim diyenler olmuştu. Böyle de dalga konusu olmuştu yani.

*

Türkiye, uzunca bir süredir Suriye savaşının mağduru olan sığınmacılara verdiği destek ile zaten çoktan her türlü takdir ve ödülü hak ediyor.

Ama siyasi mühendislik aparatına çevrilmiş olan Nobel'i değil!

Bence Zelenski'ye versinler ödülü. AB ve ABD'li abilerine hayır diyemeyerek ülkesini ateşe attığı için ve sonra da yüksek bütçeli prodüksiyonlarla "savunan adam"ı çok iyi oynadığı için.

Son olarak eşiyle beraber bir moda dergisine verdikleri poz da çok iyiydi mesela.

Rusya, vanalara bakım yapıyorum diye gaz akışını biraz daha kısarsa, artık o dergilerin yapraklarını yakarak ısınır Avrupalılar.

**

Hülasa devlet yönetmek ciddi bir iştir.

Ama son zamanlarda ajans işine çevrildi. İpleri birilerinin elinde olan sözde siyasetçi profilleri türedi.

Şunu kastetmiyorum; mesela Türkiye uzun yıllar bağımsız dış ve iç politika yürütemedi. Deneyen liderler hep oldu. Menderes'inden Demirel'ine, Özal'ından Erbakan'ına. Biraz başardılar, haddi aştıkları düşünüldüğünde ise "bizim çocuklar" dedikleri adamlar eliyle darbeye uğratıldılar.

Şimdilerde bu iş daha farklı yapılıyor. Arkasına halk desteğini alan ve temsil ettiği iradeyi sonuna kadar savunan liderlerin karşısına hüdayi nabit, her yola gelen, siyasetçiden çok reklam yüzü işlevi gören tipler dizayn ediliyor. Ajans işi tipler.

Bu siyasi mühendisliğin tutan, kısmen tutan, patlayan ve ortalığa saçılan örnekleri var.

Macron patlayanlardan biri. Gücü, hala koloni vergisi aldıkları Afrika ülkelerine yeten bir zavallı. Bir ara huy edinmişti; Erdoğan'a laf atarak karizma kasıyor, liderler yarışında üst lige çıkmaya çalışıyordu.

Zelenski de patladı. Bir ülkenin ve halkın kaderini belirleyecek kararlar almanın hiç de komik olmayan sonuçları olabileceğini idrak edemeyen bir komedyen olarak tarihe geçecek.

Bizdekiler ise patlak lastik kıvamında.

Ekrem İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'nun en büyük pişmanlığına dönüştü. Dünyanın parasını döktüler, adamı bakanlık bütçesinden büyük bütçeli bir şehre başkan yapmayı başardılar lakin adam başlarına bela oldu. En büyük avantajı hiç bilinmemesi olan İmamoğlu, İstanbul'un zırt pırt bozulan İETT otobüsleri gibi yolda su kaynattı.

Sırada Mansur Yavaş var. Konuşmayarak pirim yapıyor. Ama henüz kendisine para yatıracak bir ajans bulunamadı.

Kılıçdaroğlu ise son çırpınışlarını yapıyor. FETÖ'cülerin bile 15 Temmuz'u itiraf etmeye başladığı bir yerde FETÖ'cüleri alnından öpen ve adayım dediği anda sosyal medyadaki şizofrenler tarafından linç edilecek olan bir kişi...

Bence Nobel Barış Ödülü'nü ona da verebilirler, bu kadar yüksek egolu kifayetsizi aynı masa etrafında toplayabildiği için....