Nöbeti tırtıklamayalım!

Dünyada bir sessizlik var. Uluslararası medya doğru düzgün servis yapmıyor.

Bizim medyada da küçük harfli bazı ünlemeler olsa da aynı sessizlik yankılanıyor. Bu sağır edici bir sessizlik.

I. Dünya Savaşının denklemi kurulduktan sonra nasıl ki Bosna'da bir büyükelçinin öldürülmesiyle dominonun ilk taşı devrildiyse, aynı şekilde birileri ilk taşı yıkmaya çalışıyor. Ama birileri de taş düşmesin diye var gücüyle uğraş veriyor.

Öyle zannediyoruz ki coğrafi olarak dünyanın "kilit taşı" durumunda olan ülkemiz dünya siyaseti açısından da büyük kapışma çıkmasın diye kilit taşı vazifesi görüyor.

Ülkemiz, birkaç tanesi sıcak savaş yaşanan bölgeler olmak üzere çok sayıda coğrafyada operasyonların bizzat içerisinde. Ama kanaatimizce daha fazlası var. Bunu hissediyoruz.

Tribünlere söylenen sözler olamayacak kadar net ifadelerle, bir önceki İçişleri bakanı, dünyayı ilk defa zaaf halinde yakalamamızdan hareketle kendi tahkiyemizi yazmakta olduğumuzu dile getirmişti.

Böyle sorumlu bir mevkiden ısrarla söylenen bu sözlerin hatırda tutulmasında fayda görüyoruz.

Ve bu bakış açısına, şimdilerde CHP'nin uyuzluk çıkarmamasını sağlamak maksadıyla sürdürülen trafiği de dahil etmek lazım.

Açık bir basiretin, yüksek bir rikkatin, ana-evlat ilişkisindeki hassasiyetin daimî olarak yaşatılması gereken vatandır burası. Devlet yönetimimize ilişkin muhkem bir güven içerisinde olabileceğimizi görüyoruz/görmeliyiz. Hamdolsun.

Ancak cephede hazırlık tamam olsa bile cephe gerisinin de tahkim edilmesi büyük bir zarurettir.

Bizim durduğumuz yer, ortalama Anadolu insanımızın alışık olduğu medeni değerler muvacehesinde birkaç on yıldır rayına giren trenin deray etmemesidir.

Sözün tam burasında bütün kalbimizle bir itirafta bulunmak istiyoruz: Devlet aygıtını sürgit işleten kadroların dindar kesime ilişkin bazı hayal kırıklıkları içerisine düştüklerini hissediyoruz.

Bu hissiyattan dolayı en liyakatli, en yetişkin, en erdemli insan kıymetlerimizin kritik mercilerle buluşturulması bu hayal kırıklığının tamiri açısından elzemdir.

Bu fırsatı kaçırırsak ortalama dindar kadrolarımıza güveni yeniden tesis etmek için belki bir elli yıl daha çalışmamız gerekebilir!

Bu son birkaç cümlemizi üzerinde düşünerek okumanızı dileriz.

Sözün doğrusu şu: İslamlık iddiasındaki bizlerden çok daha yüksek liyakatli bir vatani görev beklenmektedir.

Alışageldiğimiz ifadelerle söyleyelim; bizim mintanımız beyazdı, beyaz asla leke kabul etmez!

Aklı erenler dünyanın büyük bir savaşa götürülmek istendiğini söylemekteler.

Bu sessizliği bu bağlamda okuyoruz.

Tespit etmek zorundayız ki Arzı Mevud projesi hakkında daimî İsrail sorununun son halkası bağlamında büyük bir dikkat oluşturuldu.

Küreselciler diye ifade etmeye çalıştığımız ama kimler olduğunu çok iyi bildiğimizi söyleyemeyeceğimiz çevreler neredeyse bütün dünyada büyük İsrail'i kurmuşlar!

Mesela ABD'ye büyük İsrail desek bir hakikati izhar etmiş oluruz. Bunun bir tık altı Fransa'dır, vs.

Ama mesela ABD'nin yerine Çin'in konumlandırılmakta olduğunu yeterince anlayamıyoruz. Bidayeti nedir kestiremiyoruz ancak nihayeti, kültürel genetikle oynama rolünü üstlenmesiyle TikTok'dur diyebiliriz. Dünyayı yaşayan zombilere dönüştürme noktasında Holywood'u fersah fersah geçmiştir.

Çin'in yükselişinin bu küreselci Siyonizm'in bir planı olduğunu artık görebiliyoruz.

Bendeniz herhangi bir gavur kadronun, başta milletimize ve elbette gönül coğrafyamıza ve dahi insanlığa, tasarladıkları geleceği yaşatmakta olduklarını görüp kahırlar yaşayan bir kardeşinizim.

İstiyoruz ki özellikle Müslümanlar küresel dalgayı kendileri şekillendirmeliler.

Bu olamıyorsa bari küresel dalgalardan mevcudu koruyacak mukavemete erişmiş olmalılar. Bundan uzak olduğumuz ortada!

Askeri tabirle, "nöbeti tırtıklamayalım!"

Belki bugünlerde Aytunç Altındal başta olmak üzere refiklerinin referanslarını büyük bir titizlikle takip etmekte fayda var.

Arzuhal eyledim. Arz ederim.