USA Başkanı D. Trump hakkında, bir psikolog olan yeğeni Mary Trump’ın kitabı, 14 Temmuz’da piyasaya çıkacak.. ‘How My Family Created the World’s Most Dangerous Man / ‘Ailem Dünyanın En Tehlikeli Adamını Nasıl Yarattı?’ isimli kitabın, ‘CoronaVirus salgını’ karşısında zâten eli ayağına dolaşan B. Amerika’yı daha da sarsacağı bekleniyor.
Yayıncı şirket Simon & Schuster'a göre, kitap, ‘amcasının şu anda dünyanın sağlığını, ekonomik güvenliğini ve sosyal dokusunu tehdit eden adam haline geldiğini açıklamak için ailelerinin karanlık tarihine parlak bir ışık tutuyor.’
‘İtaat bekleyen, zorba, ve ‘klinik bir sosyopat’ olan baba Fred’ tarafından yetiştirilen ve ‘çocuk istismarı’ndan, kendi yerine başkasını üniversite imtihanına sokmaya kadar, ‘Bunları anlatmaya istekli olan tek Trump benim!’ diye kaleme alan ve kendi babasının da ileri derecede alkolik olduğunu yazan Mary, amcasını, ‘yıkıcı ilişkiler ve ihmal ile istismarın trajik bir kombinasyonu’ olarak anlatmış.. Ona göre, D. Trump, ‘klinik narsisizm’ teşhisi için gerekli 9 kriteri de haiz..
Eski yargıç Maryanne Trump Barry de, kardeşi Donald için, ‘Tam bir palyaço’ ve ‘Kiliseye de, kamera çekimi için gider. ‘Sıfır’ prensipli birisi..’ demiş..
Trump, eski Başdanışmanı John Bolton'un hatırâtını, ‘Ulusal sırlar açıklanıyor..’ diye aylarca engelletmişti. Bu kitabı da, ‘Aile sırlarını açığa çıkarıyor’ gerekçesiyle engellemek istedi ama, New York Mahkemesi bu isteği reddetti.
3 Kasım 2020’deki Başkanlık seçimi öncesinde Trump’ın başı epeyce dertte yani..
Onun kaygusuna, biz de, ‘N’olacak bu Amerika’nın ve Trump’ın hali..’ diye katılabiliriz.(!?)
‘TEVHÎD MÂBEDİ’ OLARAK YAPILAN AYASOFYA; EVET, ASLINA DÖNMELİ!
Ortodoks dünyasının başı Patrik Bartholomeos, ‘Ayasofya câmi yapılırsa, Hristiyanlar İslâm’a sırtlarını dönerler’ (!?) buyurunca, Rusya Ortodoks Kilisesi lideri Patrik Kirill, ondan geri mi kalır? O da, Ayasofya’nın yeniden bir ‘tevhîd mâbedi’ne dönüştürülmesi talebini, ‘bütün Hristiyan uygarlığı için bir tehdittir, maneviyatımıza ve tarihimize bir tehdittir ve Rus halkı arasında derin acıya neden olacak..’ diye değerlendirmiş..
Bu konuda Yunanistan Başpiskoposu da Türkiye’ye tehditler savurmuş, USA Dışbakanı Pompeo da ‘Ayasofya’nın müze olarak kalmasını’ istemişti. Putin’in Sözcüsü Dmitry Peskov da, ‘Türkiye’nin, Ayasofya'nın Dünya Mirası statüsünü dikkate almasını umduğunu’ söyledi.
Reuters’in 6 Temmuz günlü haber-yorumunda da; ‘Erdoğan, Ayasofya üzerine eleştirilerin Türkiye'nin egemenlik hakkına saldırı olduğunu söyledi. Birçok Türk, cami statüsünün, Türkiye'nin ezici bir Müslüman ülke olarak kimliğini daha iyi yansıtacağını savunuyor.
Daha önce Konstantinopolis olarak bilinen İstanbul 1453'te Osmanlı Türklerinin eline düşünce yüzyıllardır Ortodoks Hristiyanlar için önemli bir ibadet yeri olan Ayasofya, câmie dönüştürüldü. Ancak, Mustafa Kemal Atatürk yönetiminde modern laik Türk Cumhuriyeti kurulduktan sonra 1934'te müze oldu. Birçok Hristiyan, Ayasofya'nın müze statüsünden memnundu.’ deniliyordu.
Pekiy, bizce gerçek nedir?
Ayasofya, Hz. Muhammed (S)’in ‘Risalet’inin milâdî-610 yılında başlamasından 75 sene öncelerde, yani, o zaman nazarî olarak henüz de geçerli olan, Hz. Îsâ aleyhisselâm’ın İslâm şeriati’ne göre bir ‘tevhîd mâbedi’ olarak yapılmış ve amma, daha sonraki asırlarda ise, puthaneye dönüşmüştü.
Fatih Sultan Muhammed, onu ‘mescid/ Allah’a secde edilen mekân’ yapmakla, yeniden ‘tevhîd inancının mâbedi’ne, aslî şekline döndürmüştü. İnşaallah, o aslî yapılış hedefine, Tevhîd dinine yeniden teslim ve iade edilecek.. Yoksa, Müslümanlar başkalarının mâbedlerine muhtaç değildirler ve kendi mâbedlerini yapmaktan âciz olmadıklarına, nice muhteşem mâbedlerimiz delildir.
VE, EY YARGITAY YARGIÇLARI!
Bir resmî dairede müdürün, emrinde çalışan bir genç kızın (okuyuculardan özür dileyerek mahkeme kararında yazıldığı şekliyle yazmak zorundayım) kalçalarına dokunup, sözlü sataşmalarda da bulunduğu, bidayet mahkemesince cezalandırılmış iken; Yargıtay’ın bu halleri, ‘babacan bir tavır’ sayıp, o mahkûmiyet hükmünü bozması karşısında.. İnsanın nutku tutuluyor..
Ey Yargıtay yargıçları! Sizler kızlarınıza, ailenize böyle ‘babacan tavır’(!?)lar gösterilmesini, çirkin çağrışımlı komplimanlar yapılmasını kabul etmezsiniz, herhalde.. O halde, milletin nâmus anlayışı sizin ‘paspas’ınız mı?
Adalet adına sergilenen bu rezâlete, ‘cumhûr’un başkanı’ Tayyib Bey’in tavır koyması, milletin yüreğine su serpecektir. Ve bidayet mahkemesi de kararında ısrar etmeli ve hüküm değişmezse; Yargıtay Başsavcılığı, bu ‘kararın bozulması’ talebiyle konuyu Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’na götürmelidir.