Sibel Eraslan Haným'ýn 'Ýnsanýn entelektüel sýnýrlarý nedir?' baþlýklý dünkü yazýsýný okuyordum. Benim baþýmýn pek hoþ olmadýðý saha olsa da, ilginç bir konu...
O alanda teknoloji ve diðer bütün tecrübî ilimlerle olanlar elbette o sahayý boþ býrakmamalýlar, amma, herkesin meþgul olmasý, zaman israfýdýr.
*
Sibel Haným'ýn aktardýðýna göre, Amerika'da 'durdurulamayan dehâ- fikir makinesi' gibi nitelemelerle anýlan R. Kurzweil isimli kiþinin kitaplarý, insanlýðýn geleceði ile ilgili görüldüðünden yoðun ilgiyle takib ediliyormuþ...
'Yapay zekâ', 'saðlýk, ve fütürizm (gelecekçilik denilen tahayyüller silsilesi)' alanýnda kitablarý ve 'optik karakter tanýma, konuþma tanýma teknolojisi vs.' konularýndaki programlarý da ilgi çekiyormuþ...
Mezkûr kiþi, 'insanýn entelektüel sýnýrlarý'ndan bahisle, 'Artýk, web aracýlýðýyla neo-korteksimizi geniþletme gücüne sahibiz. Korteksin gücünü yapay zekâ ile birleþtireceðiz. Kortekste belirli merhaleler vardýr, en ayrýntýlý düþünceler en üsttedir ve en küçük yeri kaplar, piramidin üst kýsmý gibidir. Aslýnda insaný kusursuzlaþtýrmak istiyorsak, bu kýsma ulaþmamýz ve yeniden yapýlandýrmamýz gerekiyor (...) 2030 baþlarýnda yapay zekâyý, neo korteksin normal kýsmýyla sentezleyebileceðiz. Bu giriþim baþarýlý olduktan sonra artýk entelektüel sýnýr kalmaz. (...)vs. ' diyormuþ...
Yani, sonunda insan, kendi icadý olan teknolojinin esiri ve kurbaný olacak..
*
Aklýma 700 sene öncelerde yaþamýþ olan 'Mahmûd-i Þebusterî'nin'Gülþen-i Râz' (Sýrlar Gülistaný) isimli ilginç eseri geldi...
Bir ârif zata, 'Filânca kiþi, su üzerinde yürüyor...' demiþler...
*Ne var bunda, karabatak da yürüyor su üzerinde...' demiþ...
'-Efendim, havada uçtuðu da görülmüþ...'
*Karga da uçuyor... Sen mümkünât âleminde olmasý imkân dâhilinde olanlarý býrak da, o kiþi, kendi kalbine sefer edebiliyor mudur, onu söyle...' karþýlýðýný vermiþ...
*
Evet, insanýn bütün zamanlar ve mekânlardaki en zor olan, asýl meselesi bu...
Onun için, 'Rabbini bilen kendisini bilir...' þeklindeki vecîz ifade, binlerce yýl öncesinden beri insanýn en temel meselesinin ne olduðuna iþarettir.
Yûnus Emre de 850 sene öncelerde,
'Ýlim, ilim bilmektir,
Ýlm, kendini bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Bu nice okumaktýr?'
demiyor muydu?
*
Sözkonusu yazýyý okurken, deðerli mütefekkir-yazar Cemâl Aydýn'dan bir paylaþým geldi... Sosyal medya mecralarýndan birisinde, bir ilân... Ýlân sahibinin onbinlerce de takibçisi varmýþ...
Ýlânda þunlar yazýlý, -özetle-:
'Uzmanýndan...
Sýrattan geçme,
Kuantum ve Miraç'da bilinçaltý temizliði eðitimi...
Eðitim ücreti, 7 250 Tl.'
*
Ve eðitim konularý adý altýnda yýðýnla iddialar:
'Ölmeden önce, ruhî yolculuk ile ölüm deneyimi...
Rûhun bedenden ayrýlýþý, ve (ne demekse), 'Lâtif bedeni'ni seyretme deneyimi...'
*
'Allah'ýn, aklýmý Sen koru!..'diye dua ediyorum..
*
Fiziðin en çetin meselelerinden Kuantum nazariyesini anlamak isterseniz, Max Planck ve Einstain gibi, 100 yýl öncelerin büyük fizikçilerine gerek yok... Hiçbir eðitim almadýðý söylenen, bu 'bilinçaltý eðitimcisi' yeter... Kezâ, psikoloji ve psikatri'nin dünyaca ünlü bilginleri de ne ki?
Kuantumla, -ne demekse- çakra açmayý vaad ediyormuþ... Toplamýþ etrafýna bir yýðýn -anlaþýlýyor ki- zengin kadýnlarý... Onlarý sürü gibi güdüyor. Metafizik âlemin derinliklerinden haberler- müjdeler veriyormuþ... Muhatablarýný nefislerinin bulunduðu derekeden, aþaðýlýklardan 'rahmet çalýþmasý' ile ulvîliklere ulaþtýrýyormuþ...
Kendisini eleþtirenlere de aldýrmýyor, pek... Çünkü, 'meyvalý aðacý taþlarlar'mýþ?
Tesettürlü imiþ de... Tesettürlü, ama, lüks giyinmeyi seviyormuþ da...
Mercedes'den de inmiyormuþ... Allah vermiþ, niye saklasýnmýþ o nimeti...
'Bilinçaltý uzmaný imiþ...'
Grup halinde eðitim almak istemeyenlerden ise, 8 bin 345 lira alýyormuþ...
Sorularýnýza, internet üzerinden, özel olarak cevap isterseniz, karþýlýðý, sadece 5 600 Tl. imiþ...
O kadar engin ufuklarda uçurulacaksýnýz; para mýdýr bu?
Dünkü Hürriyet'te Fulya Soybaþ da bu konuyu etraflýca ele almýþtý...
O yazýda, Psikiatr Prof. Dr. Arif Verimli, "Resmen üçkâðýtçýlýk. Daha neler göreceðiz? Bilinçaltý temizleme diye bir þey yoktur. (...) 'Kuantum' diyor bak, uyanýk. Fiziðin en karmaþýk ve en çetrefilli konusunu, ismi 'süslü' diye alýp eðitim programý yapmýþ...' derken...
Psikiatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan da, "Bilinçaltý temizliði, kuantum gibi týpta yeri olmayan terimler kullanan bu gibiler (...) güzel konuþmalarý ile kendilerine çektikleri nasýl manipüle edeceklerini de çok iyi bilirler. (...) Kuantum fiziðinin, beyin ile, bilinçaltý ile ne alâkasý var? (...) Bu saçmalýðý 'kutsal' deðerlerimizle de birleþtiriyor. Toplumumuz 'duygu temelli', bu pazarlama tekniklerine hemen kanýyorlar. (...)" diyordu.
*
Ekleyeyim, Sultan Abdulaziz zamanýnda, 1870'lerde Kastamonu'da öyle bir 'kadýn þeyh' türemiþti de, sonunda ancak idâm edilerek bastýrýlmýþtý, o fitne...
*
Bu tiplerin sadece Müslüman coðrafyalarýnda olduðu sanýlmaya... Avrupa'da, Amerika'da, Hind baþta olmak üzere Asya'da ve o kadar çok ki...
Cemâl Aydýn dostumuzun Mýsýr'la ilgili olarak gönderdiði fransýzca bir kupürden anlaþýlýyor ki, orada da bir takým 'þarlatan'lar varmýþ... Ramazan'da daha bir artmýþ faaliyetleri... Orada da bazý safdiller, o 'þarlatan'larýn sözlerini, 'Ýnanýlacak gibi deðil, ama gerçek!..' diye doðruluyorlarmýþ.. O 'þarlatan'lar da, 'Sizin için oruç tutar, namaz kýlar, dua da ederiz...' diyorlarmýþ...
Ama, tarifeleri bizdekilere göre epeyce mütevâzý... 45 Euro'cuk!..
Ne demiþti þair...
'Elbet put olur, öpülen eller ve etekler,
Elbet öpen oldukça, bulunur öptürecekler...'