Normal olan durum, normallik denilen þey, toplumsal deðerlerde saðlanan konsensüstür; deðer biçme ve deðerler hiyerarþisinde ortak paydada uzlaþmaktýr. Her toplum, toplumsal kimliðini biçtiði deðerler üstüne bina eder. Deðer ve deðer biçmenin olmadýðý yerde toplumsal hayat durur. Mevcut ve hala yürürlükte olan sistemin, toplumsal hayatý, kurulduðu günden bu yana durdurmaya çalýþtýðýný binlerce örnekle açýklamak mümkün. Kendisinden baþka herkesi siyasetin merkezinden kovan bir zihniyet, elbette toplumsal deðerlerde uzlaþmaya yanaþmaz. Durum böyle olduðu için de onu deðiþtirmek sadece kaçýnýlmaz olmaz, ayný zamanda kader olur.
Türkiye'de siyasetin ritmi, her zaman bu nabýzla attý. Sistem her tür deðiþime direnip durdu. Ama galiba bu kez kimilerine göre fail deðiþti. Gerçekte durum öyle midir? Bir bakalým.
''..Ancak bu kez ‘suç’ sadece diðer tarafta deðil… Ayný tercihi muhafazakar kanat içinde yapanlar da var. AK Parti toplum tasavvurunu taþýmaktansa yeniden cemaatçiliðe dönmeye zorlanýyor. Oysa bu ne AK Parti hareketinin gelmek istediði, ne de Türkiye’yi getirmek istediði noktaydý…''
Bu akýl yürütme biçimiyle aslýnda söylenmek istenilen þu oluyor; Bir sistemin sürekli olarak kendi sýnýrlarýný sýkýþtýrýrp zorladýðýný ileri sürmek, ''modernlik projesinin'' kendi kendini sakatlayan bir proje olduðunun baþka bir yoldan söylenmesidir. Eðer bu doðruysa o zaman asýl sorulmasý gereken soru þudur; Liberal Aydýnlanma’nýn o muhteþem idealleri pratikte niçin asla gerçekleþtirilemiyor?
Takdire þayan özgürlük, adalet nosyonlarý ve diðer göz kamaþtýrýcý ideallerin gökyüzünden yeryüzüne, ideoloji düzeyinden politik toplum düzeyine iner inmez, amansýz bir mantýk uyarýnca kendi karþýtlarýna dönüþmeleri hangi maddi koþullar altýnda cereyan eder? Bunun, sözgelimi, bireysel özgürlüðün ekonomi alanýnda gerçekleþmesinin bir bütün olarak toplumda adalet ve eþitlikle birlikte özgürlüðün de zayýflamasýyla alakasý olabilir mi? Piyasanýn anarþisi zorunlu otoriter bir devlet doðuruyor olamaz mý?
Üzülerek söylemeliyim ki, bu bakýþ açýsýnýn konumlandýðý yerden gördüðünü sandýðý gerçeklik, içinden geçmekte olduðumuz sürecin gerçek baðlamýyla örtüþmüyor. Hakikatlerin sert kabuklarýna iliþkin yorumlarý hiç de gerçekçi deðil. Evet doðrudur; ..''AK Parti güç dengesinde yalnýzlaþýrken önüne iki alternatif çýktý: Ya Meclis’i güçlendirerek meþruiyetini saðlama alacak, ya da salt toplumsal desteðine dayanarak sistemi zorlayacaktý.''
2002 yýlýndan bu yana bu meclis bizzat AK Parti tarafýndan yeterince güçlendirilmedi mi? Yine 2002 yýlýndan bu yana girdiði bütün seçimlerden birinci parti olarak çýkan AK Parti yeterli meþruiyet devþirmedi mi? Yok eðer hayýr diyorsanýz, ya iflah olmaz bir þaþkýn ya da o oranda siyasi bir körleþme yaþýyorsunuz! Peki ikinci seçenek ne? ''Toplumsal desteðine dayanarak sistemi zorlamak.''
Bu perspektif ve strateji meþru mudur; Evet. Yasal mýdýr? Evet. Peki sorun ne?
Bu bakýþ açýsýnýn sahipleri normalin ya da normalleþmenin ''deðerler ve hiyerarþilerde'' uzlaþma olduðunu pekala biliyor. Bugün hala içinde olduðumuz sistemin, kendi çýkarlarý için bir kýsým toplumsal çevreyi, kurulduðu ilk günden bugüne düþman ilan ettiðini bilmiyorlar mý? Biliyorlar. Sýrf bu düþman çevreyi denetlemek için ihtiyaç duyulan her tür araçsal akýl biçimlerini, ayný zamanda bizzat insan varlýklarýný prangaya vurmak için kullandýðýný bilmiyor mu? Biliyor. Toplumsal dokunun verili durumu böyle iken ve AK Parti’nin bu doku içinde bu dokunun normalleþmesi için 15 yýl çabalamasýný tarih yazmýþken; hala. "Ancak bu kez ‘suç’ sadece diðer tarafta deðil" demenin anlamý ne?
Suç zaten iþlenmiþ. Suçlunun yýllar sonra ele geçirilmiþ olmasý bu durumu deðiþtirmez. Suç iþlenmiþ ve adalet yerini bulmak zorunda. 16 Nisan’da halkýn önüne getirilen sandýk, adaleti temin etmek üzere atýlan küçük bir adýmdýr.