Notlar... Notlar...

Bâzen konular öylesine birikiyor ki ancak kýsa notlar hâlinde deðinmek zorunda kalýyorum:

-Nüfus kayýtlarýnda “Türk Soyu”ndan gelmeyenler için kod numaralarý kullanýldýðý ortaya çýkdý. Meselâ Rumlar için 1 yâhut Ermeniler için 2 rakamý kullanýlýyormuþ ve bu böylece 5’e kadar gidiyormuþ.

Fevkalâde yerinde bir tedbir!

Böylece kimin ne mal olduðu bir bakýþda anlaþýlýveriyor.

Ancak eksik!

Türk Soyu’ndan olanlar için numara öngörülmemiþ.

Bence en münâsibi “sýfýr” numaradýr.

-Þaka bertaraf sâdece bu bile ne kadar riyâkârca bir sistem içinde yaþamaya mahkûm edildiðimizi gösteriyor.

Ama bizlere meheldir!

Ne demiþ Hazret-i Muhammed:

“Her millet lâyýk olduðu þekilde idâre edilir!”

-“Uluslararasý Af Örgütü” Türkiye’de 66 gazetecinin hapisde bulunduðunu belirterek ülkemizin bir basýn cehennemi olduðu yolundaki tezvîrâtýna devâm ediyor.O yüzden de Türkiye “Enternasyonal Basýn Özgürlüðü Listesi”nde ancak 154. sýrayý alabiliyormuþ.

Türkiye ise o þahýslarýn gazetecilik faaliyetlerinden ötürü deðil “âdî” suçlardan mahkûm olduklarýný ileri sürüyor.

Ben inceledim; hakýykaten öyle!

Bu arkadaþlar yankesicilik, ýrza tecâvüz, banka soygunculuðu, kundakçýlýk, kalpazanlýk, hamcýlýk, humculuk, þaralopçuluk vs. gibi suçlardan içerideler. Ondan sonra da tutmuþlar gazetecilikden içeri alýndýklarýný söylüyorlar.

Ne kadar ayýp!!!

-Ýki evvelki yazýmda deðerli okuyucularýma “Halk uðruna yollarda ilerler gibiyiz biz” diye baþlayan bir dörtlüðün, son yazýmda ise “Bir gün vuracaklar beni þehrin varoþunda” mýsraýnýn hangi vezinlerde olduðu sorusunu yöneltmiþdim. Dörtlük için yalnýzca iki cevab geldi ama o tek mýsrâ için gelen cevablar yüzümü güldürdü. Bana yazmak lûtfunda bulunan bütün arkadaþlara kalbî teþekkürler!!!

Bir de Murat Özer adlý okuyucumun soyadý Âzer olarak dizilmiþ, özür dilerim. Fakat bana gelen mesajda sâhiden öyle yazýlýydý.

Meraklýsý için:

Her ikisi de “mef’ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün” vezninde...

-Bir toplumun/milletin medeniyet seviyesini anlamak için kullanýlabilecek en sýhhatli kýstaslardan biri orada hayvanlara nasýl muâmele edildiðine bakmakdýr!

Bu nazarla bakýldýðýnda Türkiye’nin içler acýsý hâlini görmemek için ya vicdan körü ya da bakar kör olmak lâzýmdýr. Ben bunun bâzý örneklerini maalesef bizzat görerek iki hayvan barýnaðýnda tesbît etdim. Zâten bunun için hayvan barýnaklarýna kadar gitmeye de hâcet yok. Þimdi Ümrâniye Hayvan Barýnaðý’ndan da fecî haberler geliyor.

Ama sorarsanýz oradaki bakýcýlar da “Müslüman”lýðý kimseciklere býrakmazlar!!

Þu mübârek ayda onlara ve onlar gibilere söyleyebileceðim tek bir söz var:

Cenâb-ý Hakk cümlenizi o kahhâr adýyla kahretsin, âmîn!!!

Bâzen hayýrlýsýyla geberip gitsem de bütün bu nâmussuzluklara þâhid olmakdan kurtulsam diyorum...

Diyorum da dinleyen yok...