Meðer üç gün ayrýlýk bile ne zormuþ!!!
Notlar birikiverdi:
- Diyarbakýr’da leopar katleden nâmussuzlarýn soyadý Kaplan imiþ...Kaplanlarýn yüzkarasý!
Öte yandan eline düþdükleri Hâkim de Greenpeace üyesi çýkmasýn mý?
Ne demiþler:
ALLAH BÜYÜKDÜR!
VALLÂHÝ!!!
- Baþbakanýmýz Erdoðan ‘Almanya’da Alisiz Alevîlik var.’ Demiþ.
Ona bakarsanýz Kemâlsiz Kemalistlik de var; Muhammedsiz Muhammrdiyye, Îsâsýz Îseviyye, Mûsâsýz Mûseviyye gibi... Ýnanmazsanýz açýn iki üç gün gazetelerden dünyâ olaylarýný izleyin...
- Meslekdaþým Doðan Heper dün bence fevkalâde önemli bir konuya deðinerek artýk bu geçen yüzyýldan kalma ‘azýnlýklar’ kompleksinden kurtulmamýz ve gözlerimizi nihâyet müþterek bir istikbâle yöneltmemiz gereðinden sözetmiþ.
Ne kadar haklý!
Mütemâdiyen geçmiþin muhârebelerini tekrarlayarak doðru dürüst hiç bir yere varamayacaðýmýzý ben de yýllardýr söyler dururum.
Eðiliniz de kulaðýnýza bir sýr fýsýldayayým:
Biz ne zaman barýþa ulaþacaðýz, biliyor musunuz?
Bir Rum yâhut Ermeni veyâ Yahudi yurddaþýmýzýn kabinede, ne bileyim, meselâ Dýþiþleri, Savunma, Millî Eðitim vs. bakaný olmasýný sâdece o iþi sâhiden becerebilecek kapasiteye sâhib olup olmadýðý zâviyesinden tartýþmaya gerek gördüðümüz zaman...
Ýþte ancak o gün gerçek anlamda ‘yurddaþ’ sýfatýný kazanmýþ olacaklardýr.
Þimdi aramýzdan bâzýlarý diyebilir ki ‘Ama Yunanlýlar, Bulgarlar, Ermeniler, Arablar sanki....’
Bana ne, Kardeþim, elin Yunanlýsýndan, Bulgarýndan, püsüründen?
Onlar câmiye de gitmiyor!
- Hazýr açýlmýþken:
‘Zaman’ dün Fethullah Gülen’in, 1990 Yýlý’nda ‘Yeni Ümit’ Dergisi’nde yayýnlanmýþ ve ‘Ayasofya’ serlevhasýný taþýyan bir yazýsýný iktibâs etmiþ; çok da iyi etmiþ.
Çünki böylece bir kere daha ortaya çýkýyor ki bâzý konular güncelliklerinden on yýllar sonra bile bir þey kaybetmiyorlar.
Frenkler buna ‘latent aktüel’ derler, yâni ‘için için hep güncel’ anlamýnda...
Peki, ne demiþ Hoca’fendi?
Demiþ ki meâlen:
Ulan, Odun Kafalýlar! Þu Ayasofya mâbeddir, mâbed!!! Anlaþýldý mý, mâbed!!!
Bunu müzeye çevirmekle uygarlýk etmiþ olmuyorsunuz, sâdece yamukluk etmiþ oluyorsunuz, tamam mý? Siz onu müzeye çevirerek belki Avrupalýlara yarandýðýnýzý sanýyorsunuz ama Avrupalý bu yüzden size minnetle bakmýyor, olsa olsa hayretle bakýyor!
Ayrýca arkanýzdan da istihfafla sýrýtýyor!
Onun için benden size birâderâne tavsiye; gelin þu eþsiz yapýyý tekrar aslî karakterine döndürelim de yeryüzünden bir ucûbe eksilsin!
1985’den bu yana ayný noktaya ben de en az dört beþ kere deðindim. Hattâ ‘Star’a katýldýkdan sonra da...
Tabii ben kaba saba, dangýl dungul bir herîf-i nâ-þerîf olduðum için bunlarý onun kadar incelikle ve belâgatle deðil biraz þey bir þekilde þey etmiþdim hep. Bu arada demiþdim ki Doðu Roma Ýmparatorluðu 29 Mayýs 1453 Günü Cennetmekân Sultan Mehmed-i Sânî’nin Konstantinopolis’ý fethetmesiyle sona ermedi, zîrâ Osmanlý Hükümdarlarý da kendilerini ‘Sultân-ý Ýqlîm-i Rûm’ (Doðu Roma Ýmparatoru) olarak görüyorlardý. 29 Ekim 1923 Günü Cumhûriyet’in îlânýyla da sona ermedi.
Asýl ne zaman târihe karýþdý derseniz:
12 Temmuz 1936’da!
Ayasofya bir ‘bakanlar kurulu karârý’ ile müzeye dönüþtürüldüðü gün!
Hayrýný görün!