Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

‘Nüfus Sorunu’ da İlerleme Raporu’nda var mı?

Pillip Misfelder’i tanıyalım. Almanya’da milletvekili ve iktidar partisi CDU’nun gençlik kolları başkanı. Ayrıca CDU/CSU meclis grubunun dış politika sözcüsü. Avrupa içi ve dışı işlere bakıyor. Hindistan medyasına (TheStatesman gazetesi) temmuz sonunda verdiği demeç 3 ay sonra da 33 ay sonra da gayet güncel ve geçerli. İlgili bölümü aynen aktaralım. Gazeteci sormuş:

Soru: Türkiye’ye AB üyeliği verilecek mi?

Misfelder: Hayır.

Soru: Neden?

Misfelder: Çünkü Türkiye Avrupa ülkesi değil. Biz Almanlar için Avrupa Birliği yalnızca bir serbest ticaret bölgesi değil, aynı zamanda Hıristiyan miras dahil, ortak değerlerin birleşimidir.

Soru: Türkiye Müslüman bir ülke olduğu için mi?

Misfelder: Almanya’da milyonlarca Müslüman ve Türk var. Ama nüfus yapısına bakarsanız, -Hıristiyan ülkelerde nüfus azalması ve Türkiye gibi Müslüman ülkelerde nüfus artışı var- bu artış Türkiye’yi Avrupa’nın en büyük ülkesi yapacak. Bu durum da birçok açıdan bizce kabul edilemez. Örneğin, Avrupa’nın kökleri ve değerlerimizin farklı olması gibi.”

Öncelikle Misfelder’i samimiyeti nedeniyle kutlamak gerekiyor. En azından dürüst davranmış. Ve yekten konuşmuş. 1- Türkler farklı din ve kültürden geliyor 2- AB üyesi bir Türkiye, nüfus artış hızıyla Avrupa’nın hakimi olur, bunu istemeyiz... Yani nüfus... nüfus... ve yine nüfus... Türkiye’nin konuşmaktan utandığı nüfusu ve nüfus artış hızı, başkalarınca çoktan stratejik politika olarak değerlendirilmiş ve karşı uygulama başlamış. Türkiye’yi Avrupa’nın en büyük ülkesi yapacak bir üyelik yolu bu durumda kapalı. Güney Kıbrıs’ın efelenmesi ise: Kağnınun yanında yürürken kağnıyı kendi gölgesi sanmasından.

Türkiye için AB standartları hâlâ gereklidir, AB Standartları ulaşılması gereken hedeftir. O noktaya ulaştıktan sınra Türkiye AB üyesi olur ya da olmaz, o bizim bileceğimiz konu. Ancak değişmeyecek iki unsur var. 1- Türkiye’nin Müslüman olması 2- Türkiye nüfusu... AB’ye ayıp olmasın diye bu iki unsuru değiştiremeyiz, zaten öyle bir niyetimiz yok... O zaman AB’ye -Siz üyelik anlaşmalarını yaparken bu unsurları bilmiyor muydunuz, diye sormak gerekiyor. Ya da -Yolun neresinde su koymayı planlamıştınız, diye sorulabilir... Açılması gereken fasılları nihai olarak bloke etmek bu planın hangi aşamasıdır?

Yolun o noktasına hızla yaklaşıyoruz... Misfelder ve AB patronları Türkiye’yi neden istemediklerini böyle bölük-pörçük, ağızdan kaçırarak değil, net olarak açıklamak durumunda kalacaklar. Onun zamanlaması kendi takdirlerindedir... O zamana dek Türkiye kendi standartarını yükseltmeyi AB düzeyine getirmeyi sürdürür. Ama yavaş yavaş anlaşılan: AB’nin patronları kendilerinden büyük kimseyi istemiyor, bunun için de hızla dışlıyorlar... Bu bakış açısına göre AB, Türk nüfusu tehdit olarak görüyor. Yani Türk vatandaşı olmanız, Türkiye kapsamında AB’den dışlanmanız için yeterli. Dışlanma istisnasız bütün Türkiye’yi kapsıyor. Eğitim düzeyiniz, geliriniz, hatta iktidarı ya da muhalefeti desteklemeniz onlar için hiç fark etmiyor.

twitter.com/selimatalayny