Ýran’ýn nükleer programýný barýþçýl yollarla durdurmak Obama’nýn en önemli dýþ politika hedeflerinden biriydi. Obama, bu hedef doðrultusunda Ýran üzerindeki ekonomik müeyyideleri arttýrdý ve onun petrol ihracatýný yaklaþýk olarak yarý yarýya azaltmayý baþardý. Müeyyideler ile kuþatýlan Ýran, masaya oturmaya ve daha uzlaþýcý olmaya bir anlamda zorlandý.
ABD, bu hedefine hafta sonu kýsmen ulaþtý. Cenevre’de Ýran ile 5+1 ülkeleri (BM Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri ve Almanya) arasýnda saðlanan anlaþmaya göre Ýran, nükleer programýnýn bir kýsmýný donduracak. Bunun karþýlýðýnda Ýran üzerindeki ekonomik sýnýrlanmalar geçici bir süre için hafifletilecek, Ýran Batý bankalarýnda dondurulmuþ olan en az 7 milyar dolarýna da ulaþabilecek. Eðer Tahran 6 ay içinde anlaþmayý ihlal eder ise müeyyideler eski sertliðinde devam edecek.
ABD’ye göre anlaþma tarihi bir özellik taþýyor. Ýyimserler, bu sayede Ýran’ýn nükleer çalýþmalarýnýn ilk kez durdurulabildiðine inanýyorlar.
Dengeler deðiþecek
Diðer taraftan Körfez’in Arap ülkeleri, gidiþattan hiç memnun deðiller. Suudi Arabistan ve müttefikleri Ýran’ýn gizli bir ajandaya sahip olduðunu ve diplomasiyi dünyayý kandýrmak için kullandýðýný düþünüyorlar. Nükleer bir Ýran en çok bu ülkeleri korkutuyor, çünkü Ýran’ýn nükleer olmasý halinde Basra Körfezi’ndeki Arap-Fars güç dengesi tamamen deðiþecek.
Suudi Arabistan kadar meseleye þüpheci yaklaþan bir diðer devlet ise Ýsrail. Ýsrail Baþbakaný Netenyahu’ya göre Cenevre anlaþmasý ‘tarihi bir anlaþma’ deðil, ‘tarihi bir hata’. Ýsrail de týpký Suudi Arabistan gibi Ýran’ýn diplomasiyi kullanarak dünyayý oyaladýðýný, perde arkasýndan nükleer çalýþmalarýný sürdürdüðünü düþünüyor.
Suudi Arabistan ve Ýsrail kadar Ýran’a þüpheyle bakan üçüncü aktör ise ABD Kongresi. Ýsrail yanlýsý vekillerce domine edilen Kongre, baþýndan beri Ýran’a karþý daha sert ekonomik önlemlerin alýnmasýný, Tahran’ýn adeta cenderede sýkýþtýrýlmasýný istiyor. Kongre’nin bu tavrý en çok Obama’yý zorda býrakýyor. Anlaþma sayesinde Kongre en azýndan bir 6 ay Baþkan Obama’yý rahat býrakacaktýr.
Öte yandan Ýran, anlaþmadan çok memnun görünüyor. Sorun þu ki bazý Ýranlý yetkililer anlaþma ile uranyum zenginleþtirme haklarýný elde ettiklerini düþünüyorlar. Oysa ABD Dýþiþleri Bakaný Kerry’nin de ifade ettiði gibi, anlaþma Ýran’ýn uranyumu zenginleþtirme hakkýný tanýmýyor.
Anlaþýlan o ki Ýran ile Batý arasýndaki nükleer program pazarlýðý önümüzdeki aylarda, belki de yýllarda devam edecek.
Bu arada dikkat çeken bir diðer nokta ise Suudi Arabistan ile Ýsrail arasýndaki politika yakýnlaþmasý. Biri kendisini Ýslam devleti, diðeri Yahudi devleti olarak tanýmlamasýna raðmen Suudi Arabistan ile Ýsrail’in bölge politikalarý birçok yerde benzeþiyor.
Mýsýr
Ýran dýþýnda en çok benzeþtikleri yer ise Mýsýr. Mursi’ye karþý darbeyi büyük ölçüde Ýsrail örgütlemiþ görünüyor. Suudi Arabistan ise ayný darbenin finansörü ve en önemli destekçisi. Baþka bir deyiþle Mýsýr’daki askeri darbe Ýsrail ve Suudi Arabistan sayesinde gerçekleþti...
Geçen hafta sonunun bizim açýmýzdan bir diðer önemli geliþmesi ise Mýsýr’ýn Kahire Büyükelçimizi ‘istenmeyen adam’ (persone non grata) ilan etmesiydi. Böylece iki ülke iliþkileri son dönemlerin en dip noktasýný görmüþ oldu. Hatta Mýsýr’da bazý yetkililer ve yorumcular ülkede terörü Türkiye’nin desteklediðini dahi iddia ediyorlar.
Gördüðünüz gibi, Arap Baharý Ortadoðu’yu çok etkiledi ve deðiþtirdi. Kim kiminle dost veya düþman bunun dahi kestirmek bazen zorlaþýyor.