Numan Kurtulmuş AK Parti’ye ne katar?

AK Parti, Başbakan Erdoğan’ın tüzük sınırlaması gereği son kez aday olacağı büyük kongreye hazırlanıyor. Kongre pek çok açıdan önemli, bunlardan biri de AK Parti’de Numan Kurtulmuş’lu bir dönemin başlangıcı olması.  

Kurtulmuş’un ve yanı sıra Süleyman Soylu’nun AK Parti’ye katılması, Türkiye’deki siyasi partileri birkaç ana başlıkta toplayabileceğimiz bir siyasi yönelim farklılığı olarak belirginleştirdi. Öteden beri Türkiye’de siyasete dinamizm katan ve demokratikleşmenin lokomotifi olan muhafazakâr-dindar çoğunluk için artık AK Parti olağan bir adres. Devleti, içinden çıkıp geldiği Milli Görüş çizgine ve çeperde kalmış, oyundan başkaca siyasette esamisi okunmamış, o da askeri müdahalelerle hiçe sayılmış ekseriyete açtı.

Merkezin sağında sayabileceğimiz eğilimleri kapsama kapasitesinin yanında marjinal addedilen yönelimleri de siyasallaştırdı. Ve aslında siyasette yeni bir merkez yarattı. Bu yeni merkez, merkezin sağı-solu kategorisini de kısmen anlamsızlaştırdı.

Bu sürecin bir etabı daha tamamlandı kanımca, o da Numan Kurtulmuş ve ekibi ile AK Parti arasındaki “bütünleşme”. Bütünleşme vurgusu Sayın Kurtulmuş’a ait. Kendisi diyor: “İktidar partisinin bizim getireceğimiz oya ihtiyacı yok, bu bir katılma değil, fikirlerin, kadroların bütünleşmesidir.”  

‘Kutsal ittifak’

Kurtulmuş, Star gazetesinde Star yazarlarıyla buluştu, bizlerin AK Parti’ye katılım süreciyle ilgili sorularımızı cevapladı. İlk sözü ise ‘katılmayı’ bir ‘bütünleşme’ olarak tashih etmek oldu. Numan Kurtulmuş’u Saadet’le artık birlikte yürüyemeyeceğinin kesinleştiği dönemde ayrı bir parti kurup kurmama konusunda bazı gazetecilerle yaptığı bir istişare toplantısında da dinleme imkânım olmuştu. O vakit Kurtulmuş’a en çok “AK Parti’den farkınız ne olacak” sorusu sorulmuştu. Bu soru aslında “ne duruyorsunuz AK Parti’ye katılın” iması da taşıyordu. Kurtulmuş o zaman da aşağı yukarı gazetemizi ziyareti sırasında ifade ettiği ilkeler doğrultusunda konuşmuştu: “Milletin baktığı yerden bakıp AK Parti’yi uyaracak bir mecra olmak.”

Bence HAS Parti kısa süren ömründe bu misyonu iyi ifa etti. Gerekli gördüğünde iktidar partisini eleştirmekten geri durmadı ama anayasa referandumu, MİT krizi gibi kritik zamanlarda da desteğini esirgemedi. 28 Şubat için parti olarak suç duyurusunda bulundu. Türkiye’nin demokratikleşme adımlarında hep cesaretlendirici oldu.

Hükümet’in muhtelif darbe girişimleriyle terbiye edilmek istendiği dönemlerde Numan Kurtulmuş’un “kutsal ittifaklara” alet olmamak suretiyle belaları def ettiğini de biliyoruz. Bugün Silivri’de yargılanmakta olan Ergenekon sanıklarının kollarının nerelere uzandığının adlı adınca konuşulduğu zamanlar gelecektir elbet.

‘Bas sırtıma yüksel’

22 Eylül’de İstanbul’da AK Parti’ye katılım törenleri gerçekleşecek. Numan Kurtulmuş gerek Saadet Partisi içinde vesayetçi yapıya karşı verdiği mücadele ile gerekse HAS Parti tecrübesinde izlediği demokratikleşmeden yana çoğulcu ve yerli duruşuyla millet nazarında hüsnü kabul gören siyasi bir kişilik olarak öne çıktı. Bu yönüyle AK Parti’nin reformcu, yenilikçi çizgisini güçlendirecek bir isim.

Partinin neresinde olur, önümüzdeki dönemde nasıl bir görev üstlenir bunu şimdiden kestirmek güç ancak daha AK Parti kurulurken Erdoğan’ın “Ben siyasi yasaklıyım, bas sırtıma yüksel” dediği birinin AK Parti’deki varlığının hissedilir boyutlarda olacağı kesin.