Nuremberg toplantıları ve Nuremberg yasaları

Bazı Amerikalı ve İngiliz oyuncu, yazar ve KKTC kökenli Türkiyelilerin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Londra milletvekili Jeremy Corbin imzalı, Gezi Parkı’nda polisin şiddet uyguladığını öne sürerek Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ağır bir biçimde eleştiren bir ilan verildi London Times gazetesine. AK Parti açık hava toplantılarıyla Nazilerin Nuremberg toplantıları arasında benzerlik olduğunu vurgulayan ilanın ardından kimi sinemacı ve yazarlar Türkiye’de uygulanan Nuremberg Yasaları’ndan da söz etmişler!

Her şeyden önce AK Parti’nin düzenlediği “Milli İradeye Saygı” toplantılarıyla Nuremberg topantıları arasında hiçbir benzerlik bulamazsınız eğer tarafsız bir gözle ikisini de incelerseniz. Nazilerin 1934 yılında yaptığı Nuremberg toplantısına katılan ünlü yazar ve Nazi Almanyası’nın Yükselişi ve Çöküşü” adlı bin küsur sayfalık eseri yazan Willam Shirer, “Nuremberg toplantıları Wagner’in, özellikle ‘Der Walküre’ adlı operasından alınma setlerle donatılmış bir sahnede, Katolik hurafeleriyle süslenmiş, buram buram anti semitizm kokan, Alman ırkından (Ari) gelmeyen herkesi aşağılayan, tümüye yobaz Hıristiyanlarla ırkçı Almanları düzene, iktidara karşı kışkırtmaya ve Hitler’in arkasına saf tutmaya yönelik, siyasi bir gösteriden çok bir tiyatro oyunununu hatırlattı bana” der Berlin Günlükleri I adlı yapıtında. Nuremberg Toplantılarında Katolik Kilisesi’nin ayinlerinden esinlenen Hitler, Almanların gri, sıkıcı yaşantılarına, Katolik Kilisesi’nin ilahileri ve hurafeleriyle bezenmiş, rengarenk bir oyun sunar. Siyasi içerik yok denecek kadar azdır, Almanların tarihteki kahramanlarından Ortaçağ şövalyelerinin destansı yaşam ve savaşlarından söz eder durur. “Toplantılara Noel ya da Paskalya’da yapılan ayinlerin dinsel yoğunluğu ve havası egemendir. Toplantı alanı rengarenk bayraklarla donatılmış, zırhlı, at sırtında şövalyeler at koşturur durur, halkı iyice coşturur ve sonunda Hitler, yanında yardımcıler Goebbels, Göring ve Himmler’le çıkagelir. Bağırır çağırır, Alman geçmişinden söz eder, partisinin kahverengi gömlekli SA ve siyah giysili SS adlı güçlerini över, demokrasinin rezilliklerini anlatır, salt Nazi Partisinin yönetiminde, başka hiçbir siyasi partinin bulunmadığı, tek parti diktatörlüğü özlemini dile getirir.” (W. Shirer)

Her yıl Nazi Partisi üyelerinin ki, sayılar milyonları aşmıştır yıllar devrilip geçtikçe, koşa koşa geldiği, Ari ırkın yüceltilip başta Yahudiler herkesin yerin dibine sokulduğu, Vatikan’ın da perde arkasından desteklediği bir açık hava toplantıları dizinidir Nuremberg. Bu toplantılar, 7 milyon Yahudi, Roman, Slav, akıl hastası, Nazi karşıtının öldürüldüğü Auschwitz gibi toplama kamplarının yolunu döşemiştir. Bunu, London Times’a ilan verenler bilmez mi? Bilir elbette. Ama Avrupalı’nın bilinç altına yerleşmiş Nazi nefret ve korkusunu Türkiye ve Başbakana yönlendirmek için böylesi ucuz bir numaraya başvurur ilancı tayfası. Ve yansız, mürekkep yalamış kimse bunu yutmaz tabi!

Nuremberg Yasalarıysa 1935 Nuremberg Toplantısından sonra Nazilerin açıkladığı, Alman Yahudilerini vatandaşlıktan atan, Yahudilerin Alman ya da “Ari ırkından” herhangi bir kişiyle bir yastığa baş koymalarını yasaklayan, seçme ve seçilme, devlette çalışma haklarını ellerinden alan bir dizi kanundur. Türkiye’yle ne ilgisi vardır? Anlayamadım. Bu ülkede ırkçılık yapılmış mıdır? Elbette! Ama bugün değil; İttihatçılar ve tek parti diktatörlüğü dönemlerinde; daha sonraki yıllarda, ta 1983 ‘e kadar da yer yer devam etmiştir hele de Kürtlere karşı. Rahmetli Turgut Bey’den sonra da yeniden hortlamıştır. Bugünse, tam tersi ırkçılık ülke haritasından silinmektedir, karşı çıkanlar da olsa.

Böyle bir ilan verebilirsiniz vermesine de en azından benzetmeler, tarihsel göndermeler biraz mantıklı olmalı, gerçeklerle örtüşmeli. Yoksa bu ilanın arkasında bambaşka amaçlar aramak gerekir. Ararsanız da bulursunuz zaten!!