O Amerikalýlara ne oldu?

Demiþtim... “Bu Muharrem Ýnce CHP’de baþ aðrýsý oluþturacaktýr” demiþtim. 

Kurnaz bir siyasetçi olarak Kemal Kýlýçdaroðlu, zaten kazanamayacaðý bir seçimde “kaybedecek” bir aday olarak Muharrem Ýnce’yi piyasaya sürerek, kendince bir manevra yaptý. “Ben kaybedeceðime, o kaybetsin” diyordu. 

Böylece, Cumhurbaþkanlýðý seçimini kaybetmiþ rakibine karþý avantaj elde edecekti... CHP’liler, kaybetmiþ bir adayýn genel baþkanlýðýna sýcak bakmayacaklarý için, bundan sonra koltuðunda daha rahat oturacaktý. 

Mustafa Sarýgül’de böyle olmuþtu... 

Muharrem Ýnce’de neden böyle olmasýndý! 

Olmadý. 

Muharrem Ýnce daha diþli çýktý. Bir diðer ifadeyle, ezber bozdu... 

Sinik, kavgacý, yalancý ve “ben bilirim” edasýyla ortalarda dolaþan liderlere alýþkýn CHP tabaný, Muharrem Ýnce’yle birlikte icabýnda kavga da eden, yalan da söyleyen ama ayný zamanda (magazinci aðzýyla söylersek) “farkýndalýk” da oluþturan bir lider adayýyla tanýþtý. 

Fikrimi baþtan ifade edip öyle devam edeyim: 

Neredeyse çeyrek yüzyýlý, “Bu iþ Baykal’la olmuyor” tartýþmalarýyla geçirdik. 

Kýlýçdaroðlu, medya gazýyla (ve de tabii kaset marifetiyle) genel baþkanlýk koltuðuna kurulunca, “Olabilir mi?” yönünde bazý ümitler belirdi. 

Olmazdý. 

Bu iþ, hangi gerekçelerle Baykal’la olmuyorsa, ayný gerekçelerle Kýlýçdaroðlu’yla da olmayacaktý. 

Muharrem Ýnce’yle de olmayacak. 

Çünkü CHP, özü ve kabuðu itibariyle ne evrimcidir, ne devrimcidir. 

Ýster Baykal’la, ister Kýlýçdaroðlu’yla, ister Altan Öymen ve Hikmet Çetin gibi ara formüllerle, ister Fetullah Gülen’in gaipten bulup getireceði yeni genel baþkan adayýyla, ister Muharrem Ýnce’yle, isterse Hurþit Güneþ, Mustafa Sarýgül, Umut Oran, Metin Feyzioðlu gibi apartta bekleyen deðerlerle... 

Kim gelirse gelsin... 

Bu iþ olmayacak. 

CHP çünkü solcu bir parti deðildir. 

Sosyal demokrat deðildir. 

Halkçý deðildir. 

CHP, “bürokrat totaliterliðin” kendisini ifade edebildiði yegâne siyaset kanalýdýr ve halkla uzaktan yakýndan iliþkisi yoktur. Yani, tipik bir “seçkinler konvansiyonu”dur.  

Kitlelerle bað kurmuþ (en azýndan, dar bir çevrede “bu iþ olabilir” ümidine yol açmýþ) Muharrem Ýnce, Cumhurbaþkanlýðý seçiminde yaptýðý atakla “istikbalin genel baþkaný” muamelesi görmeye baþladý ama bu iþ tek baþýna onun estireceði heyecan fýrtýnasýyla da olmaz. 

Ýþe “yalan”la baþladýðýnýzda, gerisini “yalan”la getirmek dýþýnda bir seçenek kalmýyor elinizde. 

Mesela, bir “Amerikalýlar” hadisesi vardý... 

Muharrem Ýnce, kendisini arayýp “FETÖ lideri usulüne uygun istenmedi” diyen Amerikalýlarýn kim olduðunu 24 Haziran’dan sonra açýklayacaktý. 

Seçim bitti, Muharrem Ýnce’de “týk” yok. 

Hadi bunu açýklamadý... 

Bir heyet görevlendirilmiþti. Bu heyet Adalet Bakanlýðý’na gidip iade dosyasýný incelemiþ, durumu üç sayfalýk rapor halinde hem CHP genel baþkaný Kýlýçdaroðlu’na, hem de Cumhurbaþkaný adayý Muharrem Ýnce’ye bildirmiþti. 

Kýlýçdaroðlu o raporu açýkladý. 

Ýnce açýklamýyor. 

Daha doðrusu, açýklayamýyor. 

Evet, CHP tabanýnda heyecan fýrtýnasý estirdi... 

Evet, “Bu iþ olabilir” ümidine yol açtý... 

Ýyi de, CHP’deki eksiklik “heyecan” deðil ki. 

CHP’nin genetiðini deðiþtirecek, en azýndan halkla bað kuracak politikalar geliþtirmek gerekiyor ki, bu iþ “yalan”ý piar malzemesi olarak kullanan Muharrem Ýnce gibi çapsýzlarýn boyunu aþýyor!