O bayrak düşmeyecek

15 Temmuz gecesi... FETÖ’nün asker kılıklı hainleri Boğaz Köprüsünü tutmuş. 

Tankın önünde diz çökmüş, piyade tüfeklerini halkın üstüne doğrultmuşlar.

(Hatırlayın, bu görüntünün benzerini Adana’da MİT Tır’larını durduran o asker kılıklılar da benzer pozları vermişti.)

Yüzlerce vatandaş, “bunlar peygamber ocağı mensubu, silah doğrultsalar da bize ateş açmazlar” zannıyla namluya doğru yürüyor.

Ama karşısındakilerin, peygamber ocağı mensubu şerefli askerler değil, Pensilvanya ininin aşağılık haşhaşileri olduğunu ilk sıkılan kurşunla anlıyorlar. İlk şehit Boğaziçi Köprüsü’nün asfalt zeminine düşüyor.

Buna rağmen, kurşuna kafa atarcasına yürümeye devam ediyorlar. Boğaz köprüsünün ortasında, dev Türkiye bayrağını taşıyarak haşhaşilere doğru yürümeyi sürdürüyorlar.

Çünkü ellerinde kendi kanlarıyla elde ettikleri Türkiye bayrağı var. Bir dönem gecekonducuların yıkım olmasın diye çatıya koydukları Türk bayrağına hürmet edip önce Türk Bayrağını çatıdan alıp, sonra yasal işlemi gerçekleştirenlerin sahip olduğu saygıdan, bu asker kılıklıların yoksun olduklarını nereden bileceklerdi ki?

İlk şehidin yere düşmesinin ardından yine de dağılmadılar. Türk bayrağını taşıyarak FETÖ’cülerin üstüne üstüne gitmeye devam ettiler. Ama FETÖ’nün asker üniforması giymiş haşhaşileri bu kez bu bayrak taşıyanları hedef gözeterek şehit etmeye başladı.

O bayrağı taşıyan 8-10 kişiyi ya şehit ettiler ya da yaraladılar ama biliyor musunuz o bayrak yine de yere düşmedi. Bedenler soğuk asfaltla buluşurken, o kanla yazılmış bayrak şehit bedenler üzerine kefen gibi sarıldı.

Bu anlattıklarımı 24 Televizyonu’nun elde ettiği Mobese görüntülerinde kare kare izledim. Toplamda 20 saniyelik görüntüden bahsediyorum.

Sonra ne mi oldu?

O bayrağın şehitlerin üzerine serilmesinin hemen ardından polisin keskin nişancıları bir iki haşhaşiyi indirmek zorunda kalıyor. Haşhaşi arkadaşlarının öldüğünü gören diğer FETÖ’cüler çil yavrusu gibi dağılıp ölmemek için askeri araçların arkasına sığınıyor.

Fark da burada zaten.

Bir tarafta kurşuna kafa atan kahraman insanlar, diğer tarafta iki leşi görüp çil yavrusu gibi dağılan FETÖ’nün haşhaşileri.

Değil FETÖ’nün haşhaşileri, dünya bir araya gelse bu kahramanlar olduğu müddetçe istedikleri işgali gerçekleştiremezler.

Bu görüntüyü kayıtlara yazılı olarak da geçsin, köprüde masum halkı şehit ettikten sonra teslim olan 114 hainin, “tatbikata gidiyoruz” diyerek kandırılan diğer erattan farkları olduğu bilinsin diye yazdım.

İdam gelecekse bu 114 hainin asılması için gelmeli.

‘Üst akıl da neymiş?’

FETÖ, PDY denildiğinde “abartmayın artık”, “ayağınıza taş değse FETÖ’den biliyorsunuz”, “işin suyunu çıkardınız”, “Bu FETÖ terör örgütüyse nerede silahları?” diyenler görüyorum ki pişmanlık içinde. Kendini beyaz sanan Özkök bile “Bu FETÖ hakikaten çok tehlikeliymiş. Az bile söylemiş Erdoğan” dedi ya.

Hazır bunu darbe girişiminden sonra kavradı. Aynı burun kıvırma hareketini “Üst Akıl” dendiğinde de yapıyordu. İnşallah FETÖ’nün bir “Üst Akıl” tarafından yönetildiği gerçeğini bir başka darbe olmadan kavrama şansına sahip olur. Bu sözüm sadece Ertuğrul Özkök’e değil, FETÖ denilince yüzünü ekşiten bizim mahallenin ağabeylerine ablalarına da gelsin.