Samsun’da Tütün Ýskelesi’nden verilen birlik beraberlik fotoðrafý son derece kýymetli. Erdoðan’ýn cumhurbaþkaný olarak, ülkenin bütün kesimlerini temsil eden siyasi hareketlerin liderlerini, her þeyin baþladýðý yerde Samsun’da bir araya toplamasý bütün oyunlarý bozdu. Ýstenen; müdahale edilebilir, kamplaþmýþ, birbirine düþmüþ bir ülkeydi çünkü. Þimdi ise siyaseten farklý yollarý olsa da yüreði bu topraklar için çarpan herkesin bir arada olacaðý bir Türkiye ittifakýnýn arifesindeyiz. Fotoðraf önemli. Ama eksik. Gönül isterdi ki Meral Akþener de olsaydý. Fakat çaðrýlý olduðu halde bu kareye girmemeyi tercih etti. Keþke olsaydý. Ama olmadý. Pek çok kesimden “Keþke HDP de olsaydý” diye bir serzeniþ de geldi… Olsaydý, ama nasýl?Þiddeti politika olarak benimsemekten vazgeçmiþ, terörle arasýna mesafe koymuþ, her ne istiyorsa bunu siyaseten meþru zeminler içinde isteyen bir siyasi hareket olarak HDP’nin bu fotoðrafa girmesinden daha doðal ne olabilirdi ki?! Ama HDP bunu tercih etmedi. Kendisine verilen, ‘Türkiye Partisi’ olma fýrsatýný tepti ve terörle arasýna mesafe koymak yerine teröre lojistik saðlayan bir mekanizmaya dönüþtü. Ama asýl bütün bunlardan önemlisi ise þu. Bu fotoðraf, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusal kurtuluþ mücadelesini baþlattýðý yerde 100 sene sonra verilirken özellikle emperyalizme güçlü bir mesajdý. Oysa HDP ne acýdýr ki bugün bu topraklarda emperyalistlerin maþasý olmuþ durumda. Peki bu kareye hiç mi giremeyecekler? Mevcut halde bu ülkede siyaset yapmalarýnýn önünde zaten herhangi bir yasal engel yok. Legalitede sorun yok yani. Sorun meþruiyette. HDP için, meþruiyeti saðlamak da bu saatten sonra kendi ellerinde. ‘Samsun Ruhu’nu yansýtan o fotoðrafa, emperyalistlerin uþaðý olmak dýþýnda baþka bir iþlevi olmayanlar haricinde kimsenin itirazýnýn olmamasýný lütfen doðru okuyun.
Kemalizm denilen hastalýklý ideolojinin bu topluma verdiði hasarýn faturasýný ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Temel olarak bu hastalýk, Atatürk’e raðmen Atatürk adýna toplumu þekillendirme gayesiydi. Kemalist ideolojinin uygulamalarýna bakýldýðýnda,‘Atatürk hayatta olsa asla böyle yapmazdý’ denilen pek çok þeyin yapýldýðýný görürdünüz. Samsun Tütün Ýskelesi fotoðrafýný, sosyal medyada saðý solu kýrpýlmýþ halde gördüðümde aklýma tam da bu geldi. Birileri, fotoðrafýn sað tarafýný kesip, MHP, BBP ve DSP baþkanlarýný Erdoðan’ýn yanýnda býrakmýþ. Altýna da ‘böyle daha güzel oldu’ yazmýþlar. Ýþte bu çok tehlikeli. Hareketin lideri olarak Erdoðan yanýna 7 ismi alarak fotoðraf çektirmiþ. Oysa birileri diyor ki, ‘hayýr 3 kiþi yeter.’ Yarýn bir gün bu tiplerin, Erdoðan’ý yeterince “Erdoðancý” bulmadýklarýný gördüðünüzde þaþýrmayýn diye not düþüyorum.
28 Þubat’ýn zalim baský yýllarýnda en aðýr faturayý ödeyenlerin baþýnda kuþkusuz ‘terörist’ olarak yaftalanan Büyük Doðu ekibi geliyordu. Salih Mirzabeyoðlu ve arkadaþlarý akýl almaz iþkencelerden geçirildikleri bitmek bilmez bir zulmün içinde buldular kendilerini. O yýllarda Akýncý Yol dergisini çýkaran Þükrü Sak da o imtihaný verenler arasýndaydý. Þükrü Sak, Seneler sonra kendisine ‘ne yaþadýðý’ sorulduðunda, ‘gözaltýnda iþkence bir devlet politikasýydý’ diyecekti. Usta gazeteci, ebedi aleme intikalinin birinci ölüm yýldönümünde, özel bir eserle anýyor Salih Mirzabeyoðlu’nu. “Ölüm odasýndan intibalar…” Önemle tavsiye ediyorum. Hâlâ bile belli çevrelerin þüpheyle yaklaþtýðý bir büyük ismi daha yakýndan tanýmamýza vesile oluyor.