Abdullah Gül geniþ mutabakat aramýþ.. Kimle aramýþ?.. Kendi partisiyle deðil.. Baþka bir partinin lideriyle.. Kime karþý aramýþ?.. Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’a karþý.. Soru þu?.. Bu mutabakatý kim istedi?.. Toplumsal bir mutabakat var zaten.. 55 milyon seçmenin 25 milyonunun oyunu alan bir lider var ülkenin baþýnda.. 2002’den beri hiç seçim kaybetmemiþ ve oylarýný her seferinde daha da arttýrarak gücünü, iktidarýný tahkim etmiþ bir parti var.. Üzerinde ‘toplumsal mutabakat’ olmasaydý muhtemelen 2002 seçimlerinde tarihe karýþan Ecevit’ler gibi Çiller’ler gibi yok olup giderdi.. Mutabakat olup olmadýðýna öyle kapalý kapýlar arkasýnda masa baþýnda yapýlan hesaplarla kitaplarla karar verilmez.. Mutabakatý millet kendi seçtiði adamla yapar, biter gider.. Asýl acý olan ne biliyor musunuz?.. Erdoðan’ýn ‘Kardeþim’ dediði Abdullah Gül’ün, küresel finans çevrelerinin “Erdoðan’sýz Türkiye” projesine baþ aktör olmayý kabul etmesi.. Bu çok ciddi bir sorun. Bu, bugün sorun olduðu gibi bundan önceki her meselenin de yeniden dönüp geçmiþe tek tek deðerlendirilmesini gerektiren çok ama çok büyük bir sorun.. Ýlk kapýsý çalýndýðý gün, elinin tersiyle itip, “siz neden bahsediyorsunuz, Erdoðan benim yol arkadaþým” demedi ya.. Bu saatten sonra ne dese boþ.. Mutabakat, kapalý kapýlar arkasýnda, gizli pazarlýklarla, küçük hesaplar üzere aranmaz.. Milletle, milletin içinde aranýr. Sayýn Gül bir faninin elde edebileceði bütün makamlara geldiðini söylüyor, haklýdýr.. Fakat bu makamlara hiçbir zaman milletin doðrudan teveccühü ile gelmedi. Bilmemesi ondan herhalde..
- Saadet Partisi kaybetti. 17/25 Aralýk sürecinde Mustafa Kamalak ciddi ciddi FETÖ’nün emrine vermiþti partiyi.. Ne yalan söyleyeyim, Temel Karamollaoðlu gelip de partiyi ‘Kayyum’dan teslim alýnca biraz ümitlenmiþtim.. Fakat nereden bilebilirdik ki, Amerika’dan devraldýklarý partiyi Ýngilizler’e vereceklerini...
- Gül medyasý kaybetti. Onlar da hazýrlýksýz yakalandý elbette.. Daha televizyon kuracaklardý.. Para arayýþlarý devam ediyordu. FETÖ ayrýþmasý sonrasý hükümete yakýn medyadan uzaklaþan eski liberaller, sürekli Erdoðan’ý suçlayýcý bir tavýrla yazmaya devam eden eski AK Partili kalemler dönüþ hazýrlýðý yapýyordu. Onlar da kaybetti.
- Yerleþik düzen kaybetti. Son dönem sessizce Erdoðan’a yakýn bir profil çizseler de gizliden gizliye, ‘artýk bu þekilde devam etmesi zor’ diyen müesses nizamýn planlarý da suya düþtü..
- AKP’liler kaybetti.. Abdullah Gül ile, bu ‘geniþ’ mutabakat arayýþý sýrasýnda, bir yandan Erdoðan’a yakýn görünüp de bir yandan da, ‘ne olur ne olmaz’ diyerek Gül’e gidip gelen AKP’liler var.. Bunlarýn kim olduklarý da biliniyor. Neþeli Günler’deki ‘Ziya’ gibi her tarafý idare etmeye çalýþanlar da kaybetti.
Cumhurbaþkanlýðý sözcüsü Büyükelçi Prof. Dr. Ýbrahim Kalýn’ý çok yönlü kiþiliðiyle herkes biliyor.. Özellikle türkülere olan tutkusunu bilmeyen yok. Öyle ki, dünyanýn bir ucundan bir önemli dýþ temastan ülkeye döndüðünde bile, bazen gecenin bir vakti stüdyo açtýrýp vurur sazýn tellerine.. Hakkýný da verir Allah için.. Þimdi de Yavuz Bingöl ile birlikte muhteþem bir türkü yapmýþ.. Afrin kahramanlarý için, bütün milletin duasýna mazhar olmuþ vatan evlatlarý için.. ‘Size milletin duasý yeter’ diyen o muhteþem türküyü dinleyip dinleyip aðlýyorum.. “Mehmedim cephede vurur / Düþmana dünyayý dar eder / Düþmesin gönlüne keder / Milletin duasý yeter...”
O ne muazzam bir iþtir öyle.. Sadece Ýbrahim Kalýn ve Yavuz Bingöl mü?.. Ýbrahim Tatlýses mesela, seneler sonra ilk kez mikrofon baþýna kahraman Mehmetlerimiz için geçmiþ. Nasýl da özlemiþiz sesini.. Sibel Can öyle yürekten, Aliþan öyle duygulu, Seda Sayan öyle içli, Cengiz Kurtoðlu öyle mükemmel okumuþ ki.. Hepsi ama istisnasýz hepsine bin selam olsun. Ne güzel bir iþ yapmýþsýnýz ya hu..