Öyle bir tarih ki; Türkiye, yüz yýllardýr Ýslam dünyasýna bayraktarlýk etmeye neden layýk görüldüðünü tekrar dünyaya hatýrlattý.
Þerefli Türk Ordusu içerisine, 1980’lerden itibaren yerleþtirilen Fethullah Gülen Terör Örgütü’ne biat etmiþ ve ciddiye alýnacak güçte asker elbiseli çetenin giriþimiyle, halkýn iradesi 15 Temmuz gecesi hiçe sayýlmak istendi. Çünkü halkýn iradesinin göstereceði tepkinin bu denli olacaðýný hesaba katmadýlar. Kimse bunu sadece FETÖ’ye baðlý ve sadece yerel unsurlarla süslenmiþ bir ayaklanma olarak algýlamasýn. Çünkü bunun basit bir kalkýþma olmadýðýný; gerek TBMM’ne atýlan bombalarla, gerekse Ankara ve Ýstanbul semalarýnda jetlerin alçak uçuþ yapmak suretiyle insanlara korku salmaya çalýþmalarýyla ispat ettiler. “ Türkiye’yi teslim alma operasyonu”, tarihe yazýlan kara bir gün olarak hatýrlanacak. Türk milleti; demokrasiye ve vatanýna nasýl sahip çýktýðýný, üstüne basa basa göstermiþ oldu.
Lakin gördüðüm kadarýyla ABD, Ýngiliz, Alman, Rus ve Ýran basýný, bu olayý ýsrarla önce darbeyi savunmaya yaklaþan cümlelerle, daha sonra baþarýlý olmayacaðýný anlayýnca ise, bunun Erdoðan tarafýndan dizayn edilen bir operasyon olduðunu ima etmeye baþladý. Bu yorumlar ve atýlan manþetler bile, Türkiye’yi teslim alma operasyonunun, dýþ mihraklý ve yabancý istihbarat örgütlerince desteklendiðini anlatan bir olay olduðunu göstermiþ oldu.
Türkiye’nin, Erdoðan’la birlikte geldiði baþarý noktasý, uzun zamandýr etrafta bazýlarýný rahatsýz ettiði ortadadýr. Biz bunu; Gezi olaylarýnda da, 17-25 Aralýk darbe operasyonunda da çok net anladýk.
Türkiye’nin kazanýmlarý, tüm Ýslam alemi için yeni bir umut örneðidir. Böyle bir Türkiye; mazlumluða itilmiþ toplumlarýn “bizde baþarýrýz” diyerek uyanmasýný tetikledi.
Yüz yýldýr bunu unutturmaya gayret eden güçler, böyle bir dirilmenin sonucunun kendilerince felaket olacaðýný yorumlamakta. Dikkat ederseniz, bu konuda birbirine ters düþenler bile, ayný noktada birleþebildi.
Cuma günü Türkiye’de yapýlan askeri görünümlü operasyon, darbenin kodlarýný daha derinlerde aramamýzý zorunlu kýlmýþtýr.
O gece; Ýstanbul ve Ankara’da, devletini elinden almak isteyenlerin farkýna varan necip bir MÝLLET gördüm. Erdoðan’ýn çaðrýsýna, 15. dakikadan itibaren sokaklarý doldurarak cevap vererek sahip çýkan bir MÝLLET gördüm... Ýþte hesaba katamadýklarý, uzun yýllardýr Çanakkale’de zafer kazanan ruhu unutan zihniyet, tekrar gördü.
Bunu yazarken, unutmamamýz gereken bir hususu da üstüne basa basa hatýrlatmak isterim. Her þey bitti ve bundan sonra, buna benzer bir darbe giriþimi olmayacaðý kanaati, aldatýcý olabilir. Çünkü 1980’lerden itibaren her yere sýzmýþ bu sinsi gücün, daha nerelere kadar kangren yaptýðýný bir anda anlamamýz, mevcut devlet içerisindeki rejim sýkýntýlarý nedeniyle derhal görebilmemiz, görsek bile müdahale etmemiz, birilerinin “ her yere baský var” yaygarasýyla bizi karþýlaþtýracaðýný tahmin edebiliyoruz. Lakin anlaþýlan o ki; bu metastaz vermiþ irinin, kökünden yok edilmeyene kadar, bizim yani bu milletin rahat yüzü görmesi sözkonusu deðildir.
Türkiye; o gün, “tek yürek” olabildi. Lakin, yeni hamlelere kalkýþýlmayacaðý anlamýna gelmez. Çünkü Türkiye hedeflerinden vazgeçmeyecek. Bu olmadýðý sürece de, Türkiye’nin önünü kesme operasyonlarý, kýlýf, kimlik ve kiþi deðiþimleriyle devam edecek gibi. Dolayýsý ile Türkiye her alanýna tekrar bakmak zorunda. Bir çeteleþmenin, yapýlanmanýn yerine, farklý görünümlü diðer yapýlanmalara kapý açmadan, bu sýzmalarý kökünden kazýmalýdýr. Aksi taktirde ellerine geçirdikleri her fýrsatta, taze giriþimlere yeni kapýlar açýlmýþ olacaktýr.
Türkiye; milleti ve kurumlarýyla, medyasý, siyasi parti baþkanlarý, polisi, emniyeti ile hükümeti ve elbette Cumhurbaþkanýyla birlikte, nasýl bir milli irade sergilediðini, dosta ve düþmana gösterebilmiþtir... O gün; ileride tarih kitaplarýnda, gelecek nesle “bir millet kendi iradesine nasýl sahip çýkar?” sorusuna, dolu dolu cevaplar miras býrakmýþtýr. Ýþte kilit ve anahtar burasý...!