O kafa

O kafa, “Çocukların tek isteği ağaçlara sarılmak, çiçekleri koklamak, çimenlere hayran hayran bakmaktı; n’olmuş birileri kokteyl içmişse yani! Ne var bunda kardeşim! Bunlar zaten alkol hepten kalksın istiyor. N’olmuş çocuklar bi kaç tane kokteyl atmışsa. Biz de atmıyor muyuz? Cin tonik.. Meyve kokteyli... Bloody mary... Hem ne ki Molotof Kokteyli? Rus votkasıyla vermut değil mi!” der.

O kafa: “Çocukların ağaç, çiçek sevgisine bile tahammül edemediler. Kaç tanesini öldürüp cesetlerini denize attılar! Tıpkı 27 Mayıs’ta gençleri kıyma makinelerinde çektikleri gibi!” der.

O kafa: “Valla bi dahaki seçimlerde oyum TİS’e... Yok yok... TİB’e... Neydi be şu adamın partisi... Güney mi Kuzey mi? Batı mı Doğu mu? Yahu babası Adalet Partili’ydi hani! Her neyse ona işte!” der.

O kafa: “Şu Kılıçdaroğlu’na bayılıyorum! Beni çok güldürüyor. Hele aşağı inen yürüyen merdivenlere tırmanmaya çalışması yok mu! Yahu niye Gülse Birsel yeni dizisinde oynatmıyor onu!! Valla başbakan olsa nasıl eğleniriz kim bilir! Benim oyum ona. Neydi partisinin adı? Ha KK tamam!!” der.

O kafa: “Başbakan çok sinirli... Hep bağırıyor... Hep azarlıyor” diye ahkam keserken durur; “...Kesin ulan şu gürültüyü; yoksa kemeri çıkarıp gekiyorum lan yanınıza!!” diye bağırarak yürür çocuklarının odasına!

O kafa: “Ben üniversite mezunuyum nasıl olur da benim oyumla bizim  hizmetçi... Ay pardon yani... Benim yardımcımın ki bir sayılır? Yemek yapmayı ben öğrettim ona ayol! Kadehi, bardağı, bıçakların çatalların sofradaki yerlerini bile bilmiyordu bana geldiğinde... Didoş attığın o kağıt koz be! Oyuna dikkat etsene” der.

O kafa: “Bu THY nasıl olmuş da Avrupa’nın en iyi hava yolu seçilmiş! Valla anlamıyorum şekerim. Hadi türbanlılardan vazgeçtik, köylüler bile biniyor ayol!” der.

O kafa: “Aaa Mercedesimiz geçiyor... Direksiyonda kocamız var... Yanında da metresimiz!” der kanastacı arkadaşlarına dönüp!

O kafa: “Selim kötünün kötüsü bir adammış. Bütün Alevileri öldürmüş; böyle başbakan mı olur, mutlaka AKP’lidir” der.

O kafa: “Ne yani şimdi biz elin Kürt’üyle bir mi sayılacağız! Biz Selanikli’yiz oğlum; yedi göbekten özbeöz Türk’üz” der.

O kafa: “Bunların hepsi göbekli ve de kıllı! Ben epilasyon yaptırıp kıllarımı, liposuction yaptırırm yağlarımı aldırdım! Bunlar da yaptırsalar ya!” der.

O kafa: “Chez Pierre diye bir restoran açıldı Bebek’te yalnız Fransız mutfağı... Bayılırım şu adamların soslarına. Zaten dünyada yemek dendi mi Fransız’dan şaşmayacaksın! Tencere yemeğiniyse ağzına bile sürmeyeceksin!” der.

O kafa: CAS’ın (Spor Mahkemesi) vermediği bir kararı vermiş gibi açıklar kendi televizyonundan, borsada milyonları devşirir sonra da faiz lobisi diye bas bas bağırır!

O kafa: “Aman yaşasın Gezi Parkı eylemleri; borsa düşecek, ekonomi dibe vuracak bunlar da iktidardan gidecek” der; sonra da tweet atıp kocasının haşmetli göbeğini sıvazlar keyifle.

O kafa: “Bizim aslanlar yakayı ele verip tutuklanmasaydı bunların alayını sallandırmıştık şimdiye kadar!” der ve hüzünle başını sallar.

O kafa: “Ulan bir Mısır kadar olamadık” diye hayıflanır gün boyu.

O kafadır Abdülaziz Han’ı öldüren, O kafadır Abdülhamid Han’ı yaka paça tahttan indiren, O kafadır Dersim’de binlerce masum insanı kesen, O kafadır JİTEM’i kuran, O kafadır Özel Harp Dairesi’nin temellerini atıp dört bir yana dal budak salmasını sağlayan, O kafadır gençleri sağcı solcu diye ikiye ayırıp birbirine kırdıran, O kafadır işler istediği gibi gitmedi mi darbe yaptırtan. O kafadır 28 Şubat’ı tezgahlayan, O kafadır andıçlar hazırlatan, O kafadır AK Parti kapatılsın diye bir tarafını medyada yırtan! O kafa, demokrasinin karşısına dikilmiş en büyük tehlike! O kafa... Kuru kafa!