Bir “matematik” ve “mantýk” harikasý olan Derya Sazak kardeþimiz, “10 HDP’li milletvekili tutuklu olmasaydý, AK Parti 330’u bulamazdý” dese de, AK Parti ve MHP cephesi 330’u buldu, hatta üstüne çýktý.
Derya Sazak için bir þeyler söylemek gerekir mi?
Kendi kendini rezil eden bu beyan karþýsýnda ne söylenebilir?
Bence býrakalým, düþünsün. HDP’lilerin varlýðý ya da yokluðuyla 330’un hiçbir þekilde etkilenmeyeceðini, bunun nasýl mümkün olabildiðini (dört iþlemi devreye sokarak) bulsun.
Bulabilirse, iyidir. Derya Sazak’ý kazanmýþ oluruz.
Bulamazsa salalým gitsin.
Bu mantýkla nasýlsa kendi kendini imha edecektir.
Gelelim “maðluplar” cephesine...
Hayýr, 7 Haziran seçiminden sonra, “Halk baþkanlýk sistemini gündeminden çýkarmýþtýr” diyen gizli maðluplardan söz etmiyorum. Erdoðan’a açýktan cephe alamadýklarý için, bir süre “Baþkanlýk sistemine taraftarmýþ gibi” yaptýlar ama yetkiyi ellerine geçirince yan çizdiler. Halkýn neye karþý ya da taraftar olduðunu referandumdan sonra anlayacaðýz.
Halk anayasa deðiþikliðine “evet” derse, onlardan istifa deðilse de bir “özür” bekleriz.
Konumuz, þimdilik, “açýk maðluplar...”
CHP’den ve HDP’densözediyorum.
HDP’nin varlýðý ya da yokluðu bir þey ifade etmeyeceðine ve pratikte de görüldüðü üzere etmediðine göre, bu yazýnýn muhatabý doðrudan CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlçdaroðlu’dur.
Kaybettiniz beyefendi...
Bir kez de büyük harfle yazalým: KAYBETTÝNÝZ!
Öyle böyle deðil, tarihinizin en aðýr ve en acý maðlubiyetini tattýnýz.
Halký mahalle mahalle, “taþlý sopalý direniþe” çaðýrdýnýz.
Bu anayasa deðiþikliðinin kan dökmeden mümkün olamayacaðýný söylediniz.
Bazen de yüksekten uçtunuz: “Yüzde 098’le de gelseler bu anayasayý deðiþtiremezler...”
Umudunuzu tüketince, yalanlara sarýldýnýz.
Utanmadan (evet, utanmadan), anayasa deðiþikliðinin, “rejim deðiþikliðini hedeflediðini”söylediniz. Ve grubunuzu teyakkuza geçirdiniz.
Peþinden, bacak ýsýrmak, milletvekili yumruklamak, kürsüyü iþgal etmek, oylamayý engellemek, grup önergeleriyle görüþmeleri kilitlemek, kürsüye kelepçelenmek gibi “kutlu eylemler” geldi.
Baþaramadýnýz.
Referanduma giden süreçte bir yol kazasý olmazsa (FETÖ’cü liberallerin belirttiði gibi “büyük bir altüst oluþ” yaþanmazsa, ki bütün mesainizi bu yönde sarf ettiðinizi biliyoruz), Nisan ayýnda sandýk halkýn önüne gidecek.
Muhtemel bir “evet” kararý, maðlubiyetinizi perçinleyecektir.
O zaman, bir saniye bile oturamayacaksýnýz o koltukta. Oturamazsýnýz!
Ýdari sistem deðiþecek...
Siyaset deðiþecek...
Siyasi partilerin yapýsý ve iþleyiþi deðiþecek.
Dolayýsýyla, CHP de deðiþecek.
Konjonktür öyle gerektirdiði için son dört seçimi “FETÖ’nün stepnesi” olarak geçirdiniz; halkýn önüne vaatlerle deðil, FETÖ tapeleriyle çýktýnýz. Türkiye’nin çýkarlarýný deðil, Türkiye’yle meselesi olan ülkelerin (ve güç merkezlerinin) çýkarlarýný önceldiniz.
Bu siyaset duvara tosladý.
Zaten kasetle gelmiþtiniz.
Hakkýný (fazlasýyla) verdiniz.
Bundan sonra sizin için gidecek bir yol kalmadý. Ya maðlubiyeti kabul edip “efendice” çekip gidersiniz, ya da referandumdan sonra parti ve delege kararýyla zorla gönderilirsiniz.
Siz seçin!
HAMÝÞ
Gizli maðluplarla ilgili düþüncelerimi (þimdilik) saklý tutuyorum. Referandumdan sonra nasýlsa konuþacak bol zamanýmýz ve enerjimiz olacak.