Ama o makamlara getirildiniz. Şimdi de sizi o makamlara getiren adam gibi adamın elini ısırıyorsunuz. Ayağına çelme takıyorsunuz. En fenası namertçe arkadan hançerliyorsunuz. Anladık adamlığınız bu kadarmış! Buraya kadarmış! Adamlığınız makam kadarmış! Yani geçiciymiş! Oysa adamlık bakidir. Makamlar fani.
Sakın ola ki bana “Kimsenin bırakamayacağı makamı bıraktım!” diyerek ne mütevazılık kisvesinde kibir sat ne de “davayı düşündüğüm için başkaldırıyorum!” diyerek “dava adamı” pozlarına yat! Sahi “dava” dediğiniz nedir sizin? Daha doğrusu “davanız ne” sizin? Sizi hiç de hak etmediğiniz o makamlara güvendiği için getiren liderinizi arkadan hançerlemek mi? AK Parti sosyolojisini paramparça edip birilerine yem etmek mi? Allah sizi bildiği gibi yapsın. Varsa üzerimizde bir hakkımız helal etmiyoruz. Kimsenin konuşma hakkına bir itirazımız yok. Sahi niye zor zamanlarda konuşmadınız hiç? FETÖ ile mücadele süreçlerinde liderinizi yalnız bırakmadınız mı? Dahası liderinizi tasfiye etmeye çalışan o FETÖ’cü alçaklarla “Erdoğansız AK Parti!” formülü çerçevesinde işbirliği yapmadınız mı? O FETÖ’cü hainlere kol-kanat germediniz mi? Gezi ve 17/25 Aralık süreçlerinde liderinizi yalnız bırakmanın ötesinde sırtından hançerlemeye kalkışmadınız mı? Yüce Divan oylamasında liderinizin ipini çekmek isteyen FETÖ’cü alçakların dümenine gelmediniz mi? Onların siyasi amaçları doğrultusunda tavır koymadınız mı? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi oylamasında liderinizi bir başına bırakmadınız mı?
Yahu siz parti içinde paralel unsurlar gibi davranıp partiyi liderden kopartmaya ve lideri de Külliye’nin dört duvarları arasına “vefa” adı altında hapsetmeye kalkışmadınız mı? Sahi o makamı niye bıraktınız siz? Siz mi bıraktınız yoksa bırakmak zorunda mı kaldınız? “Fitne olmasın!” diye bıraktığınız algısını oluşturarak oradan siyasi ve ahlaki bir güç devşirmeye kalkıştınız. Peki bugün yaptığınız ne? O makama tekrar gelmek içinse niye bıraktınız?
Makamların gözünüzde zerrece değeri olmadığını iddia ediyorsanız bu yaptığınıza fitne denmez mi? “Davam için, partim güçlü olsun diye!” demeyesin sakın! Öyle olsaydı seçimlerde yanı başımızda görürdük seni. Sahi nerdeydin kimlerleydin? Medyana bakılırsa kimlerle olduğun besbelli. Hem liderin/partinin arkasından kumpas çevirip hem de bugün sahip çıkıyormuş algısı üzerinden eleştiri getirmek sahi nasıl bir davranış türüdür?
Bunun adına ne denir söylememe gerek yok. İşinize gelince “içerden” konuşacaksınız. İşinize gelmeyince “dışarıdan”...
Lafı uzatmaya gerek yok. Diyeceğim o ki bir karar veriniz artık: İçerde misiniz dışarıda mı? İçerideyim diyorsanız bu yaptığınız siyasi ahlakla ve partililik aidiyetiyle bağdaşmaz. Dışarıdayım diyorsanız lütfen partinin yakasından düşünüz. Kuracaksanız kendi partinizi kurun da bitsin bu oyun. İçerde kalıp mücadele edeceğim diyorsanız o zaman sormazlar mı: O koltuğu niye bıraktınız? O gün “Ben de varım!” deyip niye mücadele etmediniz? Niyetiniz lidere “Partiyi bana teslim et! Sen Cumhurbaşkanı olarak kal! Ben ancak partiyi eski güçlü günlere döndürürüm!” mesajı vermekse, yani içerde kalıp mücadele vereceğim derken amacın buysa bilesin ki yanlış yoldasın. Ne lider buna izin verir ne de AK Parti sosyolojisi bu fırsatçı ve benmerkezci anlayışı kabul eder!
Tut ki lider razı oldu. Bilesin ki milletimiz kabul etmez ve bu maya asla tutmaz! Yol yakınken ya fitneye sebebiyet verecek davranışlardan kaçın ya da tez elden partini kur da görelim gücünü senin!
Liderin sayesinde, hiç hak etmediği bakanlık koltuğuna oturtulmuş eskilerden (eski CHP’li – eski AKP’li) biri de bilen kişi edasıyla bir yerlerden başını uzatmaya kalkışmış! Liderin en güçsüz olduğu bir dönemden geçtiğini söylemiş! Sizin tıynetiniz bu işte! Gücün ve güçlünün peşinden koşma! Bilesiniz ki lider gücünü gönlümüzden alıyor. Milyonların gönlünden... Siz ise gücünüzü ve itibarınızı makamlarınızdan...
Zira o makamlar gittiğinde gerçek yüzünüz de adamlığınız gibi ortaya çıkıyor.