Öylesine sarsýcý bir dönemden geçiyoruz ki vesayet geleneðinin cemaat formundaki son kalkýþmasýnýn ardýndan bütün sektörlerin öyküsü; siyasetten ekonomiye, bürokrasiden medyaya yeniden yazýlacak. En baþta da medyanýn öyküsü... Yeni Türkiye böyle kurulacak...
Hepimiz pekala biliyoruz ki gazetecilerin, gazete patronlarýnýn, gazete yöneticilerinin telefonlarý cemaat tarafýndan dinlendi. Selam Terör Örgütü bahanesiyle Yusuf Ziya Cömert, Ýbrahim Karagül, Ýsmail Küçükkaya, Ertuðrul Özkök gibi isimlerle birlikte 40’ýn üzerinde gazetecinin dinlendiði ortaya çýktý. Haklarýnda tek bir dosya, tek bir iddia yok. Sadece dinlenmiþler... Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýsý’nýn yaptýðý açýklamaya göre dinlemeler ayný zamanda özel hayat takibini de içeriyor.
Daha önce Habertürk Yönetim Kurulu Baþkan Yardýmcýsý Fatih Saraç ve Habertürk Genel Yayýn Yönetmeni Fatih Altaylý ile bu gruptaki diðer bazý yöneticilerin de telefonlarý dinlendi, tapeler servis edildi.
Beraberinde yine Habertürk’ün patronu Turgay Ciner’le NTV-Star’ýn patronu Ferit Þahenk’in dinlendiði ve bütün konuþma kayýtlarýnýn dosyalandýðý anlaþýldý. Yine hiçbiri hakkýnda dava dosyasý ve iddia yok. Sadece dinlenmiþler ve konuþmalarý dosyalanmýþ...
Dün Milliyet Gazetesinde bir haber vardý... “Büyük kulak her yere uzanmýþ.” Haberin baþlýðý böyle. Ne diyor haber?
“2011 ile 2013 yýllarý arasýnda terör örgütlerinin içerisinde faaliyet gösteren þahýslarla irtibatlý olduklarý gerekçesiyle gazeteciler Hüsnü Mahalli, Nuray Mert, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar gibi isimler dinlendi.”
Haberde birçok baþka isim ve MHP yönetim kadrosunun da dinlendiði belirtiliyor ki bu da ayrý bir konu.
Cemaatin hiçbir kural, hukuk, ahlak gözetmeksiniz ülkenin önde gelen isimlerini ve bilhassa gazetecileri dinlediði ortaya çýkmýþ bulunuyor.
Böylesine vahim bir durumda ne beklenir?
Bütün medyanýn patronundan muhabirine kadar dinlenip bazýlarýnýn konuþmalarýnýn da ahlaksýzca servis edildiði ortamda ne beklenir?
“Aslýnda dinlenenlerin sayýsý 7 bin deðilmiþ, 6 bin 999’muþ. Telekulak haberi yalanmýþ” kabilinden acýnasý izahlarý sormuyorum...
Cemaatin polisleri, savcýlarý, hakimleri sadece ve sadece þantaj için bu kadar gazeteciyi dinlerken gazete meslek örgütleri susuyor, tek kelime etmiyor?
Patronlarý dinlenen medya kuruluþlarýnýn yazarlarý hiç olmazsa göstermelik de olsa tek satýr yazmýyor, konuþmuyor?
Daha iyi anlaþýlsýn diye sýrayla yazacaðým. Yazacaðým ki yarýn kimse “Ben orada deðildim” diyemesin...
Ankara ve Ýstanbul’daki Gazeteciler Cemiyeti neden cemaatin bu amansýz telekulak organizasyonuna karþý sessiz? Ayný organizasyondan hükümet aleyhine çýkan çýkmayan bütün cümlelere açýklama yaðdýran cemiyetin sessizliðini biri bize izah etsin.
Çaðdaþ Gazeteciler Derneði’nin de... Basýn Konseyi’nin de... Artýk içimizden birisi olan Sýnýr Tanýmayan Gazeteciler Örgütü’nün de... Neredeyse tek malzemeleri Türkiye basýný olan, IPI’ýn, CPJ’nin de...
Hani nerede tek kelime kýnama, kaygý, endiþe mesajý!
Belli ki bazýlarý içten içe “Ah keþke o telefonlarý cemaat deðil de hükümet dinliyor olsaydý” hayýflanmasý geçiriyorlar da mesleðin hiç mi haysiyeti yok?
Gazeteci arkadaþlarým...
Kendi patronu, yöneticileri dinlenen Habertürk’ün etik konusunda herkesi komplekse sokan kalemi Umur Talu neden tek kelime yazmadý?
PKK eylemlerinden içeride yatanlarý bile gazeteci istatistiðine sokup Türkiye’yi dünyaya rezil ettirme gayretine þahit olduðumuz gazetecilerin konu cemaat olunca sesleri neden çýkmaz?
Evet gazeteci arkadaþlar... Amberin Zaman, Aslý Aydýntaþbaþ, Ferai Týnç, Kadri Gürsel, Hasan Cemal, Cengiz Çandar vs.vs.
Sesiniz neden çýkmýyor meraktayýz. Yoksa hala, “Keþke o telefonlarý cemaat deðil de hükümet dinleseydi, ne güzel kükrerdik” noktasýnda mýsýnýz?
Veyahut da devir öyle bir devir ki “seçilmiþ” hükümetin iþine yarayan bir satýr sadýr olmasýn noktasýnda sabit mi duruyorsunuz?
Tam hükümet tepelenmek üzereyken, cemaat 10 yýldýr yapýlamayaný yapmak yolunda büyük adýmlar atmýþken bizi de dinlemiþ ne önemi var mý diyorsunuz?
Öyle ya da böyle ne diyorsunuz? Susarak geçmez, bir kaç kelam edeceksiniz. Edeceksiniz ki bu darbenin tarihi yazýlýrken size bir rol biçilebilsin... Yarýn gazetecilik etiði, basýn özgürlüðü konuþulurken kimi dikkate alacaðýmýz, kimi almayacaðýmýz anlaþýlsýn.
Bugün, medyayý kuþatan telekulak organizasyonuna ses çýkarmayanlar, cemaatin seçilmiþ hükümeti devirme planýna bir Stockholm Sendromu kývamýnda ve bir celladýna aþk tadýnda hayranlýk duyanlar yarýn sakýn karþýmýza geçip “basýn özgürlüðü” bahsi açmasýn.
17 Aralýk ve sonrasý yaþanan dinleme, tape, montaj vs rezaletleri sadece siyaset tarihine deðil ayný zamanda zaten pek iyi bir sicile sahip olmayan medya tarihine de kara bir leke olarak kaydedilecek.
Mesleðini bir siyasi nefret aracý olarak pervasýzca kullananlarýn öyküsünü kimse yazamazsa bu ülkenin yenilikçi, demokrat ve özgürlükçü medyasý yazacak, kimsenin þüphesi olmasýn...