Yargýtay 16. Ceza Dairesi Ergenekon kararýný bozdu.
Þimdi sorular art arda sýralanýyor:
Karar ‘aslýnda Ergenekon diye bir þey yoktu’ anlamýna mý geliyor?
Bütün olaylar ve sanýklar bir göz boyama mýydý?
Ümraniye’deki gecekonduda bulunan el bombalarý da mý yalandý?
Bu kadar bomba, silah, mafyatik profil, emekli-muvazzaf asker, tutarsýz açýklamalar, suçluluk psikolojisinin açýk yansýmalarýnýn arkasýnda hakikaten hiçbirþey yok mu?
Bir suç organizasyonu var ise maddi çýkarlara dayalý bir organize suç örgütü mü, yoksa siyasi hedefleri olan bir ‘derin’ organizasyon mu?
Balyoz davasý da bozulduðuna göre ortada bir darbe planý ve darbeye hazýrlýk için kaos ortamý oluþturma projesi olduðuna dair senaryo tamamen çöktü mü?
Uzatabiliriz...
Benim kanaatim, ‘þimdilik’ kaydýyla söylüyorum;
Balyoz davasýnda, ‘iþ baþa düþüyor’ diyen bir subay grubu komuta kademesini darbeye zorladý, ancak ikna edemedi. Bu sýrada yapýlan çalýþmalar daha sonra ‘ciddi eklemeler yapýlarak’ darbe planlarý olarak kullanýldý.
Adý Ergenekon mudur bilmiyoruz, ancak mafyatik gruplar ve çeþitli suç örgütlerini de gerektiðinde kullanan bir yapý hep oldu. Bu yapý, mafya liderleri, suç örgütleri ve bazý ekonomik kaynaklar ile ‘muvazzaf’ yüksek bürokrasi kademeleri ve bazý siyasi odaklar arasýnda köprü mahiyetindedir. Devlet ve derin yapý, normal dönemlerde bu organizasyonu suç odaklarýný takip, istihbarat ve gerektiðinde dengeleme amacýyla kullanýr. Ancak, böyle bir organizasyon siyasete ayar vermekte, gerekirse darbe þartlarýnýn olgunlaþmasýnda ‘kaos çýkarmak’ amacýyla da kullanýlýr, kullanýlmýþtýr da.
Paralel yapýnýn ‘Ergenekon’ adýný koyarak önümüze koyduðu senaryo, böyle bir organizasyonun bütün unsurlarýný taþýyor. Emekli generaller, suça bulaþmýþ veya eðilimli eski askerler, mafya liderleri, silahlar, bombalar, planlar...
Ancak önümüze konulan ‘deliller’e bakýldýðýnda, sanki, bu tür organizasyonlarýn -kendilerine göre- sýradan iliþkileri, ‘derin devlet’ görünümü ve güç gösterisi için bulundurduklarý silah ve mühimmat manipüle edilerek ‘darbe amaçlý kaos organizasyonu’ görünümü verilmiþ; bunun ikna edici olmayacaðý görülünce ‘üretilmiþ deliller’ de eklenmiþ.
Aslýnda bunlar da ‘doðal hakim, savcý, polis’i ikna etmeye yetmeyeceði için, polis de, savcý da, hakim de doðal olmayan yöntemlerle önceden planlanmýþ...
Yargýtay 16. Ceza Dairesi, bu ‘planlama’nýn en son aþamada bile nasýl yapýldýðýna dair önemli bir karar da verdi.
Baþkan Eyüp Yeþil dedi ki;
“Aðýr ceza mahkemeleri yasal olarak 3 kiþiden teþkil eder, bir baþkan 2 üye. Ancak, özellikle kararýn tefhim aþamasýnda 6 hakimin tefhimde bulunduðunu, kendileri basýna yaptýklarý açýklamalar ve ön sözde de müzakerenin, bu tüm hakimlerin katýlýmýyla yapýldýðýný ifade ettiler. Halbuki, hakimlerin tamamen her þeyden baðýmsýz, tarafsýz ve etkilenmeden kendi vicdani kanaatlerine göre karar vermeleri gerekir. Buna riayet edilmeksizin verilen hükümlerin CMK gereðince bozulmasý gerektiði sonucuna varýlmýþtýr.”
Yetkisizler, son aþamada bile yetkililere ‘mukayyet olma’ gereði mi duymuþtu?
Yetkili hakimler ve yetkisizler kimdi?
Ergenekon Davasý’na bakan Ýstanbul 13. Aðýr Ceza Mahkemesi Baþkaný Hasan Hüseyin Özese ile üye hakimler Sedat Sami Haþýloðlu ve Hüsnü Çalmuk kararýn gerekçesini yazmýþtý. Ancak bu üyelerin yaný sýra, gerekçeli kararýn yazýmýna hakimler Mehmet Fatih Uslu, Nihat Topal ve Ercan Fýrat da katýlmýþtý. Sanýk avukatlarý da onlarý HSYK’ya þikayet etmiþti.
Dava yeniden görülürken, bu hakimlerin ‘görevleri’ konusu da aydýnlanacak.