O

“Başını bir gayeye satmış kahraman”, yanında, “Cumhuriyet sonrası kavruk nesiller içinde ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesi eseri”ni veren Gençle Büyük Doğu mecmuasından eve revan olurken sorar: “Büyük Doğu İdeolocyasına Ek… Onun mânâsını çok iyi anlaman lâzım… Beğendin değil mi?”

Arabayı kullanan Genç, iltifat devşirmenin değil de dava aşkının ve onu esirgemenin insiyakıyla cevap verir: “Efendim, İslâmı Yenilemek deyince, ‘kaynaktan yapacağız’ tekerlemecileri sanki reform gibi anlayabilirler…”

Bu söz üzerine arabada olanları ve sonrasını Genç’ten dinleyelim: “Üstadım birden sinirleniyor ve benzgin bir hâle geçiyor… Sanki anlamayan benim… Kelimeler dökülüyor dudaklarından:

- İslâmı yenilemek deyince, anlayışı yenilemek…

Bu onun zaten 40 bin yerde izâh ettiği bir dava… Ama 40 bin yerin 40 yerine bile gözü değmemiş ve gözü değse bile 4 yerini hafızasına almamış leşler?...

Üstadım’ın geri aldığı daktiloya çekilmiş yazısı ve o yazı üzerinde el yazısıyla yaptığı ekler… Ekler şunlar:

- İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerek… Anlayış mı, nurun ayndaki aksi; aynayı yenilemek… Güneş yenilenmez. Göz yenilenir.

Ve sözkonusu ekleri yaptıktan sonra, Büyük Doğu İdarehânesinde soruyor:

- İstediğin oldu mu? Beğendin mi?”

“Başını bir gayeye satmış kahraman” mezkûr yazıyı, “Onlar benim ardımdan gelmeyecek, ben onların arkasından koşacağım” dediği Genç’e ve onun kadrosuna ithaf eder!

***

“Yeni” ve “yenilenmek” kelimelerinin istikbâle dair umutlandıran tedaileri var. Evet, yenilenmek güzel de nasıl yenileneceğiz? Neye göre yenileneceğiz? Nisbetimiz ne olmalı?

Yarın ve ertesi gün, doğumunun ve perde arkasına geçişinin sene-i devriyesi olan “Başını bir gayeye satmış kahraman” Üstad Necip Fazıl Kısakürek ömrü boyunca işte bu sorulara Müslümanca cevap vermenin mücadelesini etti.

Allah Resûlü ve ümmetin yapı taşı olan Sahabe-i Kirâm Hazeratından başka örnek tanımadan, “Ben yaptım oldu” demeden, Kâinatın Efendisi’nden bugüne gelen bâtın nispetine sımsıkı sarılarak Büyük Doğu fikriyatını kurdu.

Müslümanlar’da kaybolanın aşk ve vecd olduğunu tespit ettikten sonra bu aşk ve vecdin tekrar nasıl kazanılacağının yol haritasını önümüze koydu.

Üstad’ın “Cumhuriyet sonrası kavruk nesiller içinde ilk ciddi fikir sesi ve ilk çileli nefs murakabesi eserini veren Genç” diye vasıflandırdığı Salih Mirzabeyoğlu’nun ifâdesiyle, “Beş asırlık tarih dilimimizle birlikte çağımızın nabzını yakalayan ve ideali aramayla toprağa bağlanma arasındaki bir berzahta kıvranan insanoğlunun oluş ıstırabını hakikatin hakikatine nisbetle heykelleştiren adam”dır Necip Fazıl Kısakürek!

O, yenilenmenin nasılını ve niçinini gösterendir!..

O, küfrü faka bastırandır!..

O, Anadolu’yu ayağa kaldırandır!..

O, Necip Fazıl Kısakürek’tir!..