Baþbakan Erdoðan’la yaptýðý görüþme sonrasý ABD Baþkaný Obama’nýn golf sopalý pozu Beyaz Saray’ýn internet sayfasýna konduðunda, bizim aklý evveller hemen üzerine atlamýþlar, Obama’nýn sopasýndan bile medet ummuþlardý.
Gerçi PKK’nýn omzundan iktidara ateþ edenlerin veya Esad’ýn çarkýnda siyaset üretmeye çalýþanlarýn, Obama’nýn sopasýna sýmsýký sarýlmalarýnda sürpriz bir yan yoktur.
Neyse...
ABD Dýþiþleri Bakaný Hillary Clinton’ýn Türkiye ziyareti, o görüþmenin sonucudur. Bayan Clinton’ý Türkiye’ye baþbakan istemedi, ancak Obama göndermek zorunda kalmýþtýr.
Zira, baþbakan, Suriye’deki geliþmeleri özetledikten sonra sorunun çözümüne dair ABD’nin daha aktif tutum almasýný aksi halde Türkiye’nin gerekirse tek baþýna inisiyatif üstleneceðini ifade etmiþtir.
“Etmiþtir” diyorum, kulise deðil bilgiye dayalý yazýyorum.
Konuþmanýn tercümesi þudur: Burada bir insanlýk dramý var, giderek tehdit týrmanýyor, ya beraber çözeriz ya ben çözerim!
Baþka bir ifadeyle: Ya elinizi taþýn altýna koyun ya çekilin!
Çünkü dünyanýn Suriye sorununa kör kalýþýnýn yarattýðý sancýlar giderek artmakta, ateþ topu Türkiye’yi tehdit etmektedir!
Obama’nýn apar topar Clinton’u göndermesinin nedeni, Türkiye’nin bu konudaki kesin tavrýdýr. O golf sopasýnýn sýrrý da aslýnda bu telefonda gizli, “Artýk sözün bittiði yerdeyiz, yanýnýzdayýz” mesajýdýr.
Bayan Clinton’ýn Dýþiþleri Heyeti, Baþbakan ve Cumhurbaþkaný ile yaptýðý görüþmelerde izlediði tutum ve sergilediði kararlýlýk da Türkiye’nin diplomatik baþarýsýdýr.
Gelinen nokta, sözün bittiði andýr. Artýk eylem (operasyon) zamanýdýr.
Varýlan mutabakat gereði; iki ülke arasýnda istihbarat ve askeri çalýþma gruplarý oluþturulacak, Esad rejiminin sonunu birlikte planlayacaklar.
Baþka ülkeler de ekibe katýlmak isterse, kapý açýk...
Bu Cuma Fransa Dýþiþleri Bakaný da Türkiye’ye geliyor. Tunus, Libya ve Mýsýr’da etkin rol oynayan Fransa’nýn Türkiye’ye çýkarma yapma ihtiyacý, önemlidir.
Operasyon Planý
Türkiye’nin öncelikli hedefleri bellidir:
1-Halkýný katleden Esad rejimi gidecek, yerine Libya’da olduðu gibi geçiþ hükümeti kurulacak, yönetime halkýn kendisi karar verecek.
2-Suriye’nin toprak bütünlüðü korunacak.
3-PKK’nýn Suriye’de devlet kurmasýna izin verilmeyecek.
Peki nasýl olacak?
Malum Esad, bazý bölgeleri PKK’ya teslim ederken çok miktarda aðýr silah ve mühimmat transferini de beraberinde gerçekleþtirdi.
Diðer taraftan elinde kimyasal silahlar var.
Savaþtan kaçan on binler panik vaziyette. Türkiye’de mülteci sayýsý 50 bini geçti, Ürdün’de 140 bine ulaþtý. Çatýþma derinleþirse bu sayý milyonu bulabilir.
Ýþte iki ülke arasýnda kurulmasý planlanan bu komisyon, olasý sorunlar karþýsýnda nasýl pozisyon alýnacaðýný belirleyecek.
Yoðun mülteci akýný doðarsa Suriye topraklarýnda tampon bölge oluþturulmasý, masadaki seçeneklerden biridir. Böyle bir karar, uçuþa yasak bölge oluþturulmasý anlamýna geliyor. Bunun için BM kararý mý alýnacak yoksa Bosna ve Kosova’da olduðu gibi BM kararý olmadan ortak tavýr mý konacak?
Esad milisleri veya Suriye’nin kuzeyine konuþlanan PKK’lýlar kimyasal silah kullanmaya kalkarsa, nasýl bir tedbir alýnacak?
Süreç baþladý...
Clinton sürprizi
Artýk ABD, Türkiye’nin bu konuda ne kadar kararlý olduðunu, kenarda izlemeye devam ederse devre dýþý kalabileceðini veya sürecin arzu etmediði komplikasyonlara yol açabileceðini hissetti. Bu yönüyle bakýldýðýnda son ziyaret, ABD’nin Suriye sorununa iliþkin tavrýnýn deðiþmesinde önemli bir evredir.
Görüþmelerde alýnan operasyon kararý ve bu kararýn teknik alt yapýsýný oluþturmak üzere komisyon kurma iradesi, Türkiye’nin baþarýsýdýr.
Bayan Clinton, Dýþiþleri’ndeki heyetler arasý görüþmede bunu açýkça ifade etmiþtir. Davutoðlu, Myanmar ziyareti hakkýnda kýsa bilgi verdikten sonra Suriye’ye iliþkin genel bir çerçeve çizip sözü kendine býraktýðýnda Bayan Clinton, Türkiye’nin bu konudaki tüm hassasiyetlerine katýldýðýný ifade ediyor.
Clinton þöyle diyor: “Bak Ahmet, söylediklerine aynen katýlýyorum.”
Bu ifade, masada bir anlýk þaþkýnlýkla karýþýk tebessüme yol açýyor. Uzunca süredir yoðun diplomatik trafik nedeniyle aralarýnda samimiyet nedeniyle birbirlerine ön isimleriyle hitap ediyorlar. Ama çoðu zaman sert tartýþmalara kapýlýyorlar.
Ýsrail’in Mavi Marmara baskýnýndan sonra Davutoðlu’nun telefonda Clinton’a söylediklerini bilen bilir. Özellikle toplantýya katýlanlar...
Davutoðlu, baskýna uðrayan gemi tahliye edilmez, þehitler verilmez, yaralýlar salýnmazsa Türkiye’nin harekete geçeceðini söyleyip “süre” vermiþti. Clinton, Doðu Akdeniz’de savaþ tamtamlarýnýn çalýndýðý o gece çok zor anlar yaþamýþtý.
Clinton, Türkiye’nin tezlerine katýldýðýný bu þekilde söyleyince, masadaki þaþkýnlýðý daðýtmak için ardýndan espriyi patlatýyor: “Þimdi bunu söylüyorum, ama baþka zaman söylemem...”
Bir anda heyet kahkahaya boðuluyor.
Evet...
ABD’nin tribünden sahaya indirilmesi, diplomatik baþarýdýr. Diðer aktörlerin tavrý da buna göre þekillenecektir.
Ancak, karþýmýzdakinin ABD olduðunu unutmamak gerek. Masadaki sözler, yarýn sahaya nasýl yansýr bunu görmeliyiz.
Türkiye, Suriye’deki geliþmelerin kontrol dýþýna çýkmasýný önlemek için canhýraþ gayret gösterirken, ABD’nin kaçak güreþme riskini de bertaraf etmek zorundadýr.
Dilerim, yeni yýlda yeni dönem baþlar.