Obama, Suriye’ye girmek istemiyor

Suriye’de ölü sayısı 60 bini aştı, yaralıları sayan bile yok. Buna karşın ABD’nin Suriye karşısındaki akıl karışıklığı devam ediyor. İran ve Rusya tam hız Esad rejimini silahlandırırken, Batı dünyası hala muhaliflere güvenemiyor.

Bunun en son kanıtı geçtiğimiz hafta Senato oturumlarından birinde ortaya çıktı. Haberlere göre ABD Savunma Bakanı Panetta, Genelkurmay Başkanı Dempsey, Dışişleri Bakanı Clinton ve CIA Başkanı Petraeus geçen yıl Başkan Obama’ya Suriye’de muhalifleri silahlandırmayı önermiş, hatta bu konuda detaylı bir plan dahi sunmuş. Ancak Obama bu planları elinin tersiyle itmiş. Başka bir ifade ile son bir yıldır Suriye muhalefetine silah ve mühimmat Obama istemediği için gitmiyormuş, bu kararıyla Esad rejimine sadece Rusya ve İran değil, Obama da can veriyormuş.

Geçen yıl bu tür planlar hakkında somut bir kanıtımız yoktu, ancak bu sütunların okurları bilir, son bir yıldır ABD’nin akıl karışıklığından bahsediyoruz ve Suriye’deki iç savaşın uzamasının en önemli nedeni olarak ABD’nin çekimser desteğini gösteriyoruz. ABD, muhaliflere yeterli desteği sağlamayınca, diğer taraftan Rusya ve İran Esad’ın yanında yer alınca savaş uzadıkça uzuyor. Ölü ve yaralı sayısı da her geçen gün artıyor.

Başta McCain olmak üzere bazı Cumhuriyetçiler ABD’nin Suriye’ye derhal müdahale etmesini istiyor. Obama ise görünüşe göre aynı fikirde ısrarcı görünüyor. Obama, Suriye’ye müdahaleye karşı çıkma gerekçesi olarak iç savaşı derinleştirme ihtimalini gösteriyormuş. Silahlı müdahale veya muhaliflere silah vermek yerine diplomatik görüşmelere devam etmek gerekirmiş vs. Obama ne derse desin, ABD’nin Suriye’deki çekingenliğinin altında 3 temel neden var:

1) Eğer ABD silah gönderirse karşısında Rusya’yı ve müttefiklerini bulacak ve Suriye’deki çatışmaların sonu bir türlü gelmeyecek. Rusya’nın Suriye’deki sorunu bitirme gücü yoksa da, çatışmaları sonsuza dek sürdürme kapasitesi var.

2) ABD muhalifleri oluşturan bazı unsurları tehlikeli görüyor. ABD’ye göre özellikle Nusra grubu El Kaide ile aynı örgüt demek. ABD muhaliflere vereceği silahların Nusra gibi örgütler üzerinden yeniden kendisine yönelmesini ve Suriye’nin ‘İslamcılar’ın eline düşmesini istemiyor.

3) Obama muhalifler yerine kendi askerleriyle Suriye’ye doğrudan girmeyi ise hiç istemiyor, çünkü bu yeni bir Irak macerası anlamına gelebilir.

Bu tablo şüphesiz muhaliflerle birlikte en çok Türkiye’yi rahatsız ediyor. ABD bu şekilde bir 10 yıl daha bekleyebilir, sonuçta kaybolan canlar Suriyeli canı, yıkılan şehirler ABD’den binlerce km uzaklıkta. Ancak Suriye’deki ateş Türkiye’de çok sıcak bir şekilde hissediliyor. Suriye, Türkiye’de ekonomiden Kürt sorununa her alanı olumsuz yönde etkiliyor. Hatta Suriye krizi Türkiye’nin Ortadoğu politikalarını neredeyse alt üst ediyor.

Kriz boyunca şunu net bir şekilde gördük, bölge devletlerinin arasında tek başına Suriye krizini sona erdirebilecek bir ülke yok. Bölge devletleri, tıpkı Rusya gibi, sadece krizi derinleştirme ve yayma gücüne sahipler, ancak sona erdirme kudretleri mevcut değil. Bu durumda ABD’nin ve genel olarak dünyanın Suriye’ye dönük ilgisizliği devam eder ise iç savaşın daha uzun yıllar sürmesi mümkün.

Türkiye, bugüne kadar dünya kamuoyunu Suriye konusunda teyakkuzda tutmak için çok uğraştı. Ancak Mısır ve Tunus’ta iç karışıklıklar artmaya devam eder ise Suriye’yi gündemde tutabilmek eskisinden daha zor olabilir.