Obama ve Putin’le ‘derin diplomasi’

 -NEW YORK- 

Birleşmiş Milletler 70.Genel Kurul çalışmaları nedeniyle New York’da bulunan liderlerin yoğun diplomasi trafiği, ABD Başkanı Barack Obama’nın heyet başkanlarına verdiği resepsiyonda yaşandı. Resepsiyona eşi Sare Davutoğlu ile birlikte katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, daha bir-kaç saat önce bir araya gelmiş ve Suriye konusunda anlaşamadan ayrılmış Başkan Obama ve Rus lider Putin’le ayrı ayrı görüşmesi, yalnız Türk diplomasisi için değil, gelişmeleri yakından izleyen küresel diplomasi açısından da önemliydi. Görüşmelerin Türkiye açısından başlangıç seyrini, görgü tanığı bir Türk diplomatın şu sözleri yeterince ortaya koyuyor: Resepsiyonda Davutoğlu, herkesle normal diplomatik nezaket çerçevesinde sohbet ediyordu, önce Putin, baş başa görüşme talebiyle geldi, devamında Obama benzer şekilde Başbakan’ın yanındaydı.” 

Ruslarla temas sürecek

Davutoğlu-Putin görüşmesinde, Türkiye, Suriye topraklarında artan Rus askeri varlığından rahatsızlığını, özellikle Beşar Esed’li geçiş dönemi formüllerine karşı olduğunu muhataplarına bir kez daha aktarma fırsatı buldu. Türk tarafının önemle not ettiği nokta ise, Ruslar’ın, İranlılar’ın aksine, Ankara ile Suriye bağlantılı her konuyu konuşmakta kararlı olduklarıydı. Putin’in yaklaşımı, Ruslar’ın, Suriye’deki askeri varlıklarının, bu ülkede, 80’li yıllarda Sovyetler’in Afganistan’da yaşadığı trajediye bir kez daha izin vermeyecekleri işaretini verdi. Bu çerçevede, Rusya, farklı cephelerde yer alsalar da Türkiye’nin bölgesel desteğine ihtiyaç duyduğunu aktardı. Bu nedenle, Putin’in Davutoğlu ile görüşmesinde cevabını aradığı asıl soru, “Birlikte ne yapabiliriz?” oldu. Bir Türk diplomat, görüşmenin önemini şöyle özetledi: Putin Türkiye’yi dışlayan formüllerin peyinde olmadığını aktarmaya çalışıyor, bu önemli, tutumu, İranlılar’ın tam tersi, çünkü, artık İran’a bu konuda laf anlatamıyoruz. 

ABD Ankara’ya güven vermedi

Davutoğlu-Obama görüşmesinde ise Amerikan Başkanı’nın, DAEŞ’le mücadelede kurulan koalisyon, bu arada, İncirlik’in devreye girmesinin rahatlığını sergilemesi dikkat çekti. Beşar Esed için “tiran” diyen ve “mutlaka gitmesi gerektiğini” savunan Obama’nın, “Ama sorunu sonunda biz değil, Suriyeliler çözecek” demesi ise Türk tarafından Suriye’ye dönük Amerikan stratejisine dönük çok ciddi güvensizlik yaratmış durumda. Görüşmeyi yakından takip eden bir Türk diplomat, “Rusya’nın sahaya asker indirdiği, Suriye’nin belli bir arsasını artık kendisine aldığı bir dönemde, Amerikan yönetiminin kendi ayaklarını bir birine dolaştıran bir hali var. Bize göre, Esed gitmeli edebiyatı bitmeli, yerini Suriye’nin geleceğinde bir koalisyon olarak ne yapacağımızı konuşmalıyız. Obama işin o safhasında beklenilen kararlılığı bir türlü gösteremiyor, bunu, buluşmada da fark ettik” yönündeki sözleri önemli. 

Davutoğlu’nun mülteci stratejisi

Başbakan Davutoğlu’nun diğer görüşmelerinde olduğu gibi Putin ve Obama görüşmelerinde de Suriye bağlantılı “mülteci krizi” konusunu öne çıkardığı dikkat çekti. Türkiye, “mülteci krizi”nin Suriye Savaşı’nın en çarpıcı sonucu olduğunu, bunun önlenmesi için Suriye’de güvenlikli bölge kurulması gerektiğini ısrarla vurgulayan bir strateji yürütüyor. Bu stratejinin net sonuçları da alınmaya başlandı, öncelikle, Avrupalı müttefikler, (Almanya ve Fransa) bu görüşe çok yaklaştı. Görüşmelerde Putin’e aynı konuda açıldığında Rus liderin, Suriye kaynaklı bu vahim insani trajedinin tüm sorumluluğunun bir gün kendi omuzlarına yüklenmesinden çok endişe ettiği anlaşıldı. Obama’ya ise, “Suriye’den bu ölçüde uzak durduğun sürece, mülteci krizi ile doğan insani sorunun utancı yalnız Rusya’ya yüklenmez, bir gün Amerika’nın da üzerine sıçrar” mesajı verildi. 

Büyük koalisyon kurulabilir mi?

Suriye’de çatışmaların durmasını, Esed’in gitmesini ve insani yardımların başlamasını öngören herkesin içinde yer alacağı bir büyük koalisyon kurulabilir mi? Başbakan’ın New York temaslarından ortaya çıkan netice bunun hayli zor olduğunu gösteriyor.  Rus ve Amerikan liderlerin Suriye krizini, bir “Beşar gitsin mi, kalsın mı” tartışmasına dönüştürmeleri ise Türkiye’yi rahatsız ediyor. Davutoğlu’nun Obama ve Putin başta tüm muhataplarına verdiği ana mesaj şu: Suriye’de artık Esed sonrası için ne yapmalıyız? Ülkesinde hiçbir varlığı kalmamış bir insanın gidip-gitmeme tartışmasıyla vakit kaybetmeden, alternatifleri konuşalım.

Koalisyonda son durum

New York açıklamalarından ortaya çıkan son durum, ABD-Fransa-Türkiye koalisyonunun şekillendiği yönünde. Güvenlikli bölge konusunda buna Almanya’nın da katılması bekleniyor. 2003 Irak işgali sırasında yaşanılan acı tecrübeler ve iç politikasındaki sıkışıklık nedeniyle İngiltere’nin durumu ortada. Oysa İngiltere Ortadoğu satrancında önemli bir ülke. Londra’nın nihai durumunu, Davutoğlu’nun, İngiltere Başbakanı David Cameron ve eski Başbakan Tony Blair ile yapacağı görüşmelerden sonra daha net görebileceğiz.