ABD’de düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi, dünyayý her zamankinden daha fazla tehdit eden, ancak küresel boyutlarýyla da ülkemizi özellikle hedef alan terör gündemiyle eþgüdümlü olarak toplandý.
Dördüncüsü düzenlenen bu zirve ayný zamanda ABD Baþkaný Barack Obama’nýn jübilesi niteliðinde bir toplantý da oldu diyebiliriz. Obama bir süredir devlet adamlýðý yörüngesinden çýkmýþ bir siyasetçi izlenimi veriyor. Dünya gündeminden çok kendi gündemiyle ilgileniyor.
Küba’yý ziyaret edip, farklý bir ABD Baþkan’ý fotoðrafý vermeye çalýþýyor. Che posterinin önünde poz veriyor, Raul Castro’nun vücut diliyle ABD hegemonyasýna itirazý fotoðraf karelerine yansýyor. Obama, bu resimden þikayetçi görünmüyor. Ýran ile uzlaþýyor, ortak bir Ýran-ABD zemini oluþturmaya çalýþýyor. Ýran Lideri Hasan Ruhani’nin PR çalýþmasýný sanki bizzat yürütüyor. Suriye’deki diktatörün survive etmesi pahasýna Rusya ile gerilim istemiyor. “Ne olursa olsun, aman aðzýmýzýn tasý bozulmasýn Ali Rýza Bey” diyen bir Hayriye Haným izledik sanki son aylarda... Obama, þimdiden emeklilik moduna girmiþ bir siyasetçi olarak anýlarýna karikatürize anekdotlar oluþturma çabasýnda gibi görünüyor.
Provokatif aktörler kimin oyuncaðý?
Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ýn gezisi öncesi ve sýrasýnda yapýlan provokasyonlara da burada deðinmek boynumuzun borcu. Aslýnda Brookings Enstitüsü kapýsýnda yaþanan olaylarda baþrol oynayan “gazeteciler”, yazýlmýþ bir senaryoyu sahnelemek üzere orada bulunan aktör ve aktrislerden baþka bir iþleve sahip deðillerdi. Gezi öncesi ikili görüþme olacaðýný bile bile bir kriz havasý yaratmaya çalýþan gazetecilerin çabalarý, tüm dikkatleri Erdoðan-Obama buluþmasýna çevirmiþti. Görüþme olmayacaðýný iddia eden ve bunu manþetlere taþýyan gazeteciler, söz konusu görüþmenin olacaðýný ilk andan itibaren biliyorlardý. Diplomasinin abece’sine aþina olanlar, ev sahibi bir ülkenin liderinin uluslararasý toplantýlarda tüm konuklarýyla mutlaka ama mutlaka biraraya geleceðini elbette bilirler. Ama ortalýðý bulandýrmaya çalýþan bir elin olduðu da aþikardý. Seyahat öncesi ve sonrasý ortalýðý bulandýrma çabalarý bitmek bilmedi... Sonuçta, program planlandýðý þekilde devam etti.
Önceden yazýlmýþ senaryoyu sahnelemek üzere sahneye koþan zavallýlar da karelere yansýdý.
Kimin, kime piyonluk yaptýðý ve küresel bir operasyonun neresinde yer aldýðý bir kez daha ortaya çýktý. “Yerli” ve “milli” itirazlarýmýza da hangi “yerli” ve “milli” merhemlerin ilaç olacaðýný da bir kez daha anlamýþ olduk. Bu önemli seyahatin önemli sonuçlarýndan birisi de küresel piyonlar listesinin bir kez daha güncellenmesi oldu.