Öcalan ‘adamlarýna’ konuþuyor, nabýz yokluyor

Ýmralý’da yapýlan görüþmeler açýk þekilde BDP kanadýndan sýzýyor, sýzdýrýlýyor. Elbette gazeteciler de herkes de görüþmelerin, mektuplarýn içeriðini merak ediyor. Ancak sürecin baþýndan beri vurgulanan en önemli husus, silah býrakmasý gereken terör örgütünü de, silahlarýn bugüne kadar hedef aldýðý sivil halký ve Türkiye kamuoyunu da umutsuzluða, ‘eyvah’ demeye yöneltecek bir ‘algý yönlendirmesi’ yapýlmamasý hassasiyeti var. BDP zorla da olsa buna destek verdi. Ancak Öcalan’la yapýlan görüþmeye dair parti içinde bilgilendirme notlarýnýn sýzdýrýlmasý BDP’nin hassasiyeti konusunda soru iþaretleri yarattý.

Öncelikle þunu vurgulamak gerekiyor; Öcalan görüþmede ‘adamlarýna’ hitap ediyor. Yani kendi koyduðu ‘jargonla’ konuþuyor. Cümlelerini ‘devlet Önderliði ele geçirdi’ þeklinde okumak ne kadar yanlýþsa, ‘Öcalan devleti kullanýyor’ þeklinde okumak da o kadar yanlýþ olur.

Anlaþýlacaðý üzere Öcalan hem örgütüne ‘örgüt diliyle’ mesaj veriyor, hem de aslýnda bir ‘yoklama’ yapýyor. Mesajlarý; silahlý mücadelenin bittiði, demokratikleþmenin saðlayacaðý hak ve özgürlüklerle Türkiye’nin toplumsal barýþý yakalayacaðý, Türkiye’den baþka devletleri olmadýðý, olmayacaðý; silahlý yapýnýn bu süreçte nasýl tasfiye edileceðine kafa yorulmasý þeklinde özetlenebilir.

Öte yandan, kendisine vehmettiði birtakým müdahaleler ve analizlerin de yine ‘sadece’ kendisiyle örgüt arasýnda bir karþýlýðý olduðunu vurgulamak gerekiyor. Bu konular, MÝT’le yapýlan görüþmelerde üzerinde ‘uzlaþýlan’ bir ‘mutabakat’ þeklinde anlaþýlmamalý.

Öcalan’ýn örgütünün ‘nabzýný yokladýðýný’ söyledik; bu önemli. Çünkü Öcalan, Ýmralý’da bulunduðu süre içinde örgütünün nereye gittiðini yeterince izleyemedi; yöneticilerin iliþkilerini, baðlantýlarýný bilmiyor. Ancak örgütün kodlarýný kendisi yazdý ve o kodlardan hareketle örgütünü analiz edebiliyor. Bu nedenle ‘yoklama’ ihtiyacý hissediyor. Nihai çözüm mesajlarýný/talimatlarýný, bu yoklamaya gelecek cevaplara/tepkilere göre vereceðini de açýkça söylüyor.

Peki, örgüt Öcalan’ýn arzu ettiði ‘çözüm’ yönünde adým atmakta direnir, zaman kazanmak istediði izlenimi verirse Öcalan geri adým atar mý?

Bu soru, sürecin akýbetini etkileyecek önemde.

Yaygýn görüþ, Öcalan’ýn, çözüme yanaþmamasý halinde örgüt liderlerine raðmen çözüm yönünde tavýr alacaðý ve mesajlarýný da bu yönde vereceði. Yani bir anlamda Öcalan’ýn mektuplarý, “Çözüme destek verin ve talimatlarýmý bekleyin. Direnmeniz veya beni yok saymanýz halinde bile kararým deðiþmeyecek” þeklinde okunabilir. Ancak Kandil’in ve bir ölçüde BDP’nin yaklaþýmý, Öcalan’a ‘dýþarýdaki iklimi’ okumasý bakýmýndan çok deðerli bir anket niteliði taþýyor. Öcalan bu anketi deðerlendirdiðinde, olasýlýklardan biri, ‘yeni bir sivil siyasi yapýlanma’ veya ‘sivil siyasi yapýlanmanýn revizyonu’nu da gündeme getirebilir.

 

BDP’nin bu süreçte Kandil ile Öcalan arasýnda, doðrusu ‘silahlý güç’ ile ‘tam siyaset’ arasýnda karar vermesi gerekiyor. Bunun için Ýmralý’dan Nevruz’a kadar, yani 21 Mart’a kadar süre aldýlar. Önceki yazýlarýmdan birinde, “2013 Nevruz’unu gerçek bir bahar gibi kutlayabiliriz” demiþtim. Oraya doðru gidiyor. Bakarsýnýz 21 Mart’taki ‘resmi’ Nevruz kutlamalarýnda devlet erkanýnýn arasýnda BDP’li belediye baþkanlarýný, parti yöneticilerini de görürüz. Bu fotoðraf bir ‘Türkiye partisi’nin de doðuþu olacak. Ancak BDP’lilerin not tutma, bunu metne dönüþtürme dili ve kamuoyuna sýzdýrma konusundaki ‘hassasiyeti’ bu yönde umut verici deðil.