Eðitimde Program Geliþtirme tasarýmlarý üç farklý ana baþlýkta ele alýnýr. Konu merkezli, Birey merkezli ve Sorun merkezli olarak. Birey merkezli tasarýmlar günümüz çaðdaþ eðitimin temelini oluþturan ilerlemeci eðitim felsefesinden etkilenen tasarýmlardýr. Birey merkezli tasarýmlarýn içerisinde yer alan Hümanistik tasarým her bireyin özel, her bireyin tek olduðunu öne sürerek her bireyin ilgi ve ihtiyaçlarýnýn ayrý ayrý belirlenerek bireye özel olarak yapýlan eðitim programlarýnýn geçerliliðini savunur. Takdir edilir ki ülkemizde öðrenci sayýsýnýn fazlalýðýndan tutalým da birçok faktöre kadar bu tasarýmý eðitim sistemimizde gerçekleþtirmek imkânsýz desek yanlýþ olmaz.
2005’den sonra müfredatlarda çaðdaþ anlayýþla ilerlemeci eðitim felsefesini ele alan yeni programlar yapýlsa da halen ülkemizde merkezde tek bir yerden yapýlarak ülke genelinde uygulanan programlar mevcut. Þu an þartlar itibariyle de zaten her öðretmenin kendi sýnýfýnýn programýný yapmasý çok da uygun durmuyor. Daha çok ders içi etkinlikleri ve sürecini ele alacak þekilde uygulamayý amaçladýðýmýz bir ilerlemeci eðitim anlayýþýný kullanmaya çalýþýyoruz diyebiliriz.
Bu durumun zamanla öðretmenin etkinliðini azaltýp öðrencinin merkeze alýnmasýný eðitim süreçleri içinde gerçekleþtireceðimizi düþünerek uygulamayý amaçlasak da bazý yanlýþ anlaþýlmalara sebebiyet vermedi demek yanlýþ olur. Öðretmenin öðrencinin geliþiminde söz sahibi olmasýna yönelik düþünceden öðretmen her þeye karýþmamalý düþüncesine yaklaþarak nesiller üzerinde öðretmenin belirgin aðýrlýðýnýn azalmasýna yol açtýk diyebiliriz. Öðretmen artýk öðrencilere ödev vermemeli veya ne kadar çok ödev veriyor düþüncesine ise bu süreçten sonra savrulmaya baþladýk.
Eðitimci Prof. Ziya Selçuk’un bir TV kanalýnda ödevin bilimsel araþtýrmalarda öðrenci üzerinde çok da belirgin bir faydasýnýn olmadýðý görülüyor sözlerinden sonra olay biraz daha karmaþýk hale gelmedi deðil. Tabi bu bilimsel araþtýrmalar mutlaka dikkate alýnýp gerekli deðerlendirmeler yapýlmalý ama bu zamana dek öðrencinin öðrendiklerini tekrar, pekiþtirme ve tamamlanma gibi ödevin önemli iþlevler edindiðini gösteren araþtýrmalar ve sonuçlarý da bir kenara atmak anlamýna da gelmemeli. Ödevlerin öðrenciye sorumluluk ve iþbirliðini geliþtirici etkisinin yanýnda araþtýrma becerisini kazandýrmaya yönelik olumlu sonuçlarý gösteren binlerce çalýþma mevcut. Bunlarý burada paylaþmanýn gereksizliðinin yanýnda her verilen ödevin öðrenciye faydasý olmayacak gibi zamanla ebeveynleri ve öðrencileri bu yanýlgýya düþürecek söylemlerden kaçmanýn da gerekliliði bilinmeli diyebiliriz.
2005’ten sonra eðitimde güzel uygulamalara imza atmanýn yanýnda öðretmenin zamanla ebeveynlere ve öðrencilere karþý daha ikinci planda kalmasýna yönelik uygulamalara aðýrlýk vermenin sonucu olarak maalesef ebeveynlerine ve öðretmenine karþý ‘sen bana karýþmazsýn’ söylemini diline pelesenk eden nesillerle karþý karþýyayýz. Çaðdaþ ve birey merkezli eðitimden anlaþýlanýn farklý uygulamaya dökülenin ise daha farklý olduðunu maalesef yaþayarak görüyoruz.
Ülkemizin coðrafi þartlarýnýn yanýnda birçok sebepten dolayý eðitim programlarýnýn sýnýf öðretmenlerince yapýlamayacaðýný yazýmýzýn baþýnda söylemiþtik. Bundan dolayý Hümanistik tasarýmý uygulamamýzýn þu an çok zor olduðunu da ifade ettik. Ama her sýnýfý öðretmenine emanet ederek eðitsel konuda öðretmene güvenmenin de o kadar da zor olmadýðýný söyleyebiliriz. Sýnýf içi etkinliklerde çaðdaþ eðitimi uygulamaya çalýþmanýn mücadelesini verirken ödev verelim mi vermeyelim mi tartýþmasýný yapmanýn velilerden veya toplumdan gelen bir baský ile mi oluþtuðunu; yoksa gerçekten bilimsel anlamda ülkemizin öðrencilerini ilgilendiren bir çalýþma sonucunda mý tartýþmaya açýldý merak etmiyor deðilim. Her öðretmen dersine girdiði öðrencilerin ödeve ihtiyacý olup olmadýðýný bilmiyor mu ki böyle bir tartýþma baþladý bu da ayrý bir konu. Sorumluluk bilincini kazanmýþ öðrencilerin ödev verilmese de kendi geliþimine yönelik çalýþmalarý ailelerin desteði ile yapmaya devam ederken ödevin verilmemesine yönelik yapýlan açýklamalar sorumluluk bilinci geliþmemiþ veya geliþmekte olan öðrenciler tarafýndan yanlýþ anlaþýlacaðý konusu düþündürmüyor deðil. ‘Sen bana karýþamazsýn söyleminden, öðrenirim öðrenmem sana ne!’ Söylemini edinecek nesillerin yetiþmesinden de ürkmüyor deðiliz.
Bu konuda öðretmenlere kararýn býrakýlmasý yerinde olacakken öðretmenlerin her öðrencisinin ilgi ve ihtiyaçlarýna yönelik sorumluluklarý tatilde olsa bile vermesi her ne kadar kliþe gibi de dursa da yerinde olacak bir uygulama olduðunu söylenebilir. Dönem sonunu %90 baþarý ile tamamlayan bir öðrenciye verilmesi gereken bir ödev olmayabilecekken, % 45 baþarý ile dönemi bitiren bir öðrenciyi ayný kefeye koymanýn bilimsel bir izahý var mýdýr? Tartýþýlýr.
Burada ödev konusunda asýl dikkate alýnmasý ve hizmet içi eðitimden geçirilmesi gereken kiþilerin öðretmenler olduðu açýkken ‘artýk ödev de tarihe karýþtý’ diye öðrencilerin sosyal medya paylaþýmlarýný görmek de eðitimcileri üzmüyor deðil. ‘Ödev verelim mi? Vermeyelim mi?’ tartýþmasýnýn düðümünü çözecek noktanýn ‘ben bilmem öðretmeni bilir’cevabýnda olmasý saðlýklý olanýdýr diye ifade ederek yazýmýzý bitirebiliriz.