ODTÜ’ye Cami, Adana’ya Raký Festivali, Ýnsana Empati

2015 biterken bu yýl içinde bilim dünyasýný heyecanlandýran geliþmelere bir göz atalým.

Bilim adamlarý kuraklýk sýrasýnda su tasarrufu için "gölge toplarý" icat etti.Bu toplar sayesinde küresel ýsýnma barajlardaki su miktarýný etkileyemeyecek.

Bilim adamlarý "Susamýþ betonu" icat etti. Suyu emen bu beton sayesinde yollarda su taþkýnlarý olsa bile bu su emilecek, araçlarýn kaygan zeminden dolayý kaza yapmasý engellenecek.

Doktorlar, yaralanmalarda ve iç kanama durumlarýnda hayatý kurtarabilecek devrimci "travma köpük"ü icat etti. Böylece yaralanmalarda organ travma köpüðü ile kaplanarak kanama yapmasý ya da kanamadan etkilenmesi ihtimali ortadan kaldýrýlýyor ve hastaya 3 saat gibi bir ciddi zaman kazandýrýyor.

NASA Mars'ta su buldu. Ýnsanoðlunun Mars'a taþýnma hayalleri canlandý, elbette Mars'ta yaþamanýn ilk talipleri, dünyadaki kaynaklarýn büyük bir kýsmýný tek baþýna tüketmiþ olan Amerikalýlar oldu.

NASA, Dünyaya çok benzeyen bir gezegen buldu, adýný "Dünya 2.0" koydu. Kýsacasý bilim insanlarý mevcut dünyamýzdan çoktan umudu kesti, yerine alternatifini ya da alternatiflerini koymaya çalýþýyor.

Dünya çalýþýyorken biz ne ile uðraþýyoruz?

ODTÜ’ye cami yapýlsýn mý, yapýlmasýn mý?

Çýrpýnýyorlar ODTÜ’lüler, “Camiyi yaptýrmayýz” diye.

Bir de diyorlar ki “Mescitler var, gerek yok o camiye”.

Örnek verelim mesela, çok acýkmýþým mesela, gitmiþim bir restauranta, tam sipariþ vereceðim esnada bir adam yaklaþýyor. Ben “þundan þundan getir” diyorum, adam araya giriyor “Yok, ondan yeme, zaten çok aç deðilsin, çorba iç sadece”.

Ýyi de adam sen kimsin diyorum? Ben de bu restaurantýn bir müþterisiyim diyor.

Yediðimin parasýný sen mi vereceksin? Hayýr.

Yediðim senin yiyeceðinden mi eksilecek? Hayýr.

Ben ne sipariþ verirsem, aynýsýndan sen de mi yemek zorunda kalacaksýn? O da hayýr.

Yani ODTÜ’ye cami yapýlýnca seni zorla mý götürecekler o camiye? Elbette hayýr.

O zaman hangi hakla karýþýyorsunuz, karýþmayý býraktým hangi hakla fikir beyan ediyorsunuz ki bu konuda? Yani “Sana ne kardeþim” dendiðinde ne cevap vereceksiniz ezber sloganlarýnýz dýþýnda.

Aslolan taleptir ve bu talebin baþka insanlarýn hakkýna engel olup olmadýðýdýr. Namaz kýlmak isteyen gençler yer tahsisi istiyorsa onlara yer ayrýlmalýdýr. NOKTA.

Sizin onlarýn camisinin yapýlmasýna engel olmaya çalýþmanýz, onlarýn sizin namaz kýlmadan dolaþmanýza engel olmaya çalýþmasýna benziyor.

Zorla camiye götürülseniz, namaz kýlmak zorunda kalsanýz ne hissederdiniz?

Biraz empati…

Ha bir de;

Ben gencecik insanlarýn bu kadar empatiden uzak olabileceðine ihtimal veremiyorum, en taze dimaðlara sahip olmalarý gerektiði yaþlarda böyle faþizan bakabileceklerine ikna olamýyorum.

ODTÜ Yönetimi ve hocalarý, öðrencilerinize teknik bilgi ile birlikte EMPATÝ ve ÝNSAN HAKLARI dersleri verseydiniz, vicdan ve adaletten bahsetseydiniz bütün bunlar olmayacaktý belki.

*    *    *

ADANA’da RAKI FESTÝVALÝ MESELESÝ

Bir eposta geldi, “Ömer Abi, Adana’da Raký Festivali Meselesi’ne karþý kampanya baþlattýk, destekler misiniz?”

Cevap verdim; Hayýr desteklemem.

Raký içmeyenlerin  rakýsverlerin bir araya gelip de birlikte içmesine engel olmaya çalýþmasý, ODTÜ’de camiye karþý çýkanlardan bir farký yok.

Ben içmiyorum diye, içmek isteyenlerin buluþmasýný, hep beraber içmek istemelerini istememek gibi bir hakkým olabilir mi? OLMAMALI. En fazla desteklemeyebilirim ki desteklemiyorum da. Ama gidene, içmek isteyene “Hayýr gidemezsin, içemezsin” diyemeyiz. Böyle bir hakkýmýz yok.

Kaldý ki, böyle yasaklamalar çok daha fazla karþý tepkinin birikmesini, sonra da düdüklü tencere gibi bir patlamayý doðuruyor. Yasaklamalar ve yasakçý zihniyet sonuçlarý itibariyle de fayda getirmiyor.

Ha, alkol olayýnýn bir þerhi var; o da gençlere yönelik özendirici olmamasý, yani alkol tüketmenin propogandasýný yapmýyor olmasý. Bu kuralý da denetleyecek ya da uygulayacak olan devlettir, sen-ben deðil. Kanunlar çerçevesinde alkolün özendirici biçimde tanýtýmý yapýlýyor mu yoksa sadece birlikte oturup içmek isteyenler bir festival mi düzenliyor, buna bakýlýr.

*     *    *

BÝRLÝK VAKFI’nýn 30. kuruluþ yýldönümü etkinliklerine katýldým.

Sahnede iki cumhurbaþkaný, bir meclis baþkaný vardý. Bir vakýf için ne büyük gurur ki bu, o yapýdan Üstat Necip Fazýl’lar geçmiþti, cumhurbaþkanlarý, meclis baþkanlarý çýkarmýþtý o yapý. Ýmrendim doðrusu.

Ýsmail Kahraman, yani þimdiki TBMM Baþkaný hala MTTB’ye, Birlik Vakfý’na aðabeyliðini býrakmamýþ, býrakmaya da niyetli görünmüyordu. Protokol gidip de genel kurul için Birlik Vakfý ailesi özel oturumla salona girdiðinde ben de sessizce oturdum bir koltuða. Kimse de görüp müdahale etmeyince kaynadým herhalde araya.

Ne mücadeleler vermiþler, ne çetin yollardan geçmiþler, bir bir anlattýlar.

Üstat Necip Fazýl’ýn þiirlerini okuduðu, hitap ettiði o salonda, bu sefer Genç Birlik Ankara Baþkaný Ömer Faruk Kýlýç muhteþem bir Sakarya Türküsü okudu. Tüylerimiz diken diken oldu.

Ýsmail Kahraman’ýn þu ahir ömürde bir konuþmasýna denk gelirseniz mutlaka gidin, dinleyin. Yaþayan tarih, yaþayan mücadele insaný, ayaklý kütüphane, tam bir dava adamý. Her cümlesinde rahmetli Erbakan hocayý anýmsýyor, görür gibi oluyor insan.

Birlik Vakfý ailesine, Milli Türk Talebe Birliði’ne, Genç Birlik’in tüm Türkiye’deki yüce gönüllü gençlerine 30. kuruluþ yýlý hayýrlý, uðurlu, bereketli ve mübarek olsun.