OECD’den bakýnca Türkiye

OECD yani Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma Örgütü’nün Bir Bakýþta Eðitim 2014 adlý raporu, Eylül ayýnda yayýmlandý. Yýllýk yayýmlanan rapor, dünyada kamu politikalarýna ýþýk tutabilecek kapsamlý uluslararasý veriler sunuyor. Karar alýcýlar, akademisyenler, analistler ve eðitime ilgi duyanlarýn sýk baþvurmasý gereken bir kaynak. Bu yýlki raporda öne çýkan bazý hususlara deðinmek istiyorum.

Yükseköðretime Eriþim: 2005 ile 2012 yýllarý arasýnda, 15-29 yaþ arasý genç nüfusun yükseköðretime katýlým oranlarýnýn artmasýyla birlikte ne eðitimde ne de iþte olan yani atýl durumdaki genç oraný %44’ten %29’a kadar azalmýþtýr. Ancak, Türkiye’deki atýl durumdaki genç oraný, OECD ülkeleri içerisindeki en yüksek oranlardan biridir. Yani, 10 gençten 3 tanesi hala atýl durumdadýr; bu oran, kadýnlar için 10 kiþiden 4’tür.

Bu; MEB, YÖK, Gençlik ve Spor Bakanlýðý, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlýðý gibi eðitim, gençlik ve kadýn politikalarýyla ilgilenen resmi kurumlar ile ilgili STK’larýn üzerinde durmasý gereken ve tedbirler almasý gereken önemli bir konu.

Öte yandan, 25 yaþ üstü nüfusa ait hemen her göstergede, Türkiye, OECD ülkeleri arasýnda sonlarda yer almaktadýr. Hatta, 15-19 yaþ arasý gençlerin eðitim oranlarýna bakýldýðýnda bile, Türkiye, OECD ülkeleri arasýnda sonlarda yer almaktadýr.

15-19 yaþ aralýðýnýn eðitim oranlarý, 4+4+4 yani zorunlu 12 yýllýk eðitim sayesinde artacaktýr. Ancak yine de bu yaþ aralýðýndaki bütün gençlerin hemen lise bitireceklerini beklemek, asla gerçekçi deðildir. MEB’in izleme yapmasý ve yeni müdahale politikalarý geliþtirmesi son derece önemlidir.

Öte yandan, 25 yaþ üstü nüfusun eðitim düzeyini artýrmanýn kolay bir yolu yoktur. Ancak açýköðretim, uzaktan eðitim ve yüzyüze esnek eðitim programlarýnýn bu yaþ grubuna hitap edebilmesi ve onlarýn ihtiyaçlarýný karþýlayabilmesi önem arz etmektedir.

Yükseköðretimin Deðeri: Türkiye’de yükseköðretim mezunlarý, yükseköðretim mezunu olmayanlara göre %91 daha fazla para kazanýyorlar. Bu oran, OECD ortalamasýndan (%59) oldukça yüksek. Yani, Türkiye’de yükseköðretime talep olmasýnýn son derece makul bir ekonomik temeli var. Dahasý, Türkiye’de yükseköðretim mezunu olmanýn ekonomik avantajý, kadýnlar için daha fazla.

Kadýnlar Her Alanda: OECD 2014 raporuna göre, Türkiye’de fen bilimlerinde okuyanlarýn %54’ü kadýn iken, bu oranýn OECD ortalamasý %41. Aslýnda bu durum, yeni de deðil. Eskiden beri, Türkiye’de fen bilimleri, mühendislik ve matematik gibi alanlarda okuyan kadýnlarýn oraný, çoðu Batý ülkesine göre çok daha iyi durumda. (2010 yýlýnda ODTÜ’den S. Bulut ve Montana Üniversitesinden B. Sriraman ile birlikte yazdýðýmýz makalede, Türkiye’de bu durumun, merkezi sýnavlarýn toplumdaki cinsiyetçi rollerin etkisini azaltmasýyla ilgili olduðunu savunmuþtuk. Ulusal merkezi sýnavlar, her zaman olumsuz olarak çalýþmýyor!)

Eðitime Kaynak: Türkiye, AK Parti hükümetleri döneminde eðitime olan kaynaklarý sürekli artýrdý. Bu konuda, Recep Tayyip Erdoðan’ýn yýllarca süren desteði her türlü övgüyü hak ediyor. Ahmet Davutoðlu’nun Baþbakanlýðý devralýr almaz öðretim elemanlarýnýn maaþlarýndaki erimeyi telafi etmeye giriþmesi ve böylece mesleði daha cazip hale getirmesi de, akademisyenler tarafýndan büyük bir memnuniyetle karþýlandý. Ancak gelinen noktada, OECD verileri, harcamalarý artýrmamýz gerektiðini ortaya koyuyor.

Maliye Bakanlýðýnýn bürokratlarýna söyleyecek sözüm yok, onlar her þeyi çok iyi biliyorlar. Ancak, OECD’nin verilerine göre, Türkiye’nin eðitime yaptýðý kamu harcamalarýnýn GSMH içindeki payý, OECD ülkeleri içerisindeki en düþük ülkelerden biridir. Daha önemlisi ve bence hükümetin asýl dikkat etmesi gereken husus, Türkiye’nin kamu harcamalarýndan eðitime ayýrdýðý payýn oranýnýn (%10,9), OECD ülkeleri ortalamasýndan (%12,9) düþük olmasýdýr.

Genç nüfusa sahip Türkiye’nin demokrasisinin ve ekonomisinin güçlenmesi için nitelikli bir insan kaynaðýna ihtiyacý var. Bundan dolayý da, eðitime ayýrdýðý kaynaklarý artýrmasý ve yönetimi iyileþtirmesi þart.