OECD’nin Eðitim Raporu 2014

Bizim de üyesi olduðumuz OECD örgütü her sene çok önemli bir Eðitim Raporu yayýnlýyor, bu seneki de Eylül 2014’de yayýnlandý (Education at a Glance 2014).

Bu raporlarýn hepsi çok önemli, hepsi çok öðretici ama bu seneki rapor, benim ilk gözlemlerim böyle, geçen seneki raporlara oranla daha detaylý ve geçen seneler daha üstün körü geçilmiþ bazý konulara, özellikle eðitimin ekonomik getirileri konularýna bu sene daha detaylý girilmiþ.

OECD’nin temel iþlevi kalkýnma, muhtemelen de bu nedenden, eðitim-kalkýnma/büyüme iliþkisi daha da belirgin, daha da önemli hale geldikçe, büyüme modellerinde eðitim öne çýktýkça OECD’nin Eðitim Raporlarý daha da nitelikli hale geliyorlar zira eðitim daha belirleyici oluyor.

Önümüzdeki haftalarda, araya zorunlu konular girmediði müddetçe, bu raporda ele alýnan ve bendenizin çok belirleyici bulduðum alanlarý sizlerle tartýþmaya açmak istiyorum. 

Bugünkü yazýmda kýsa bir tanýtýmla yetineceðim ama baþlamadan da yine uzun bir süredir yazdýðým ülkemizin istatistik sistemine yönelik bir eleþtiriyi tekrarlayacaðým.

OECD’nin Eðitim Raporlarý çok önemli zira ülkelere bu alanda mukayeseli bir analiz imkaný tanýyor.

Raporda 34 OECD üyesi ülkenin, baþta da Brezilya ve Rusya olmak üzere bazý partöner ülkelerin istatistikleri yer alýyor; unutmayalým, Türkiye üye 34 ülkeden biri.

Ancak, çok kapsamlý ve çok önemli söz konusu mukayeseli istatistiklerin önemli bir bölümünde ülkemize iliþkin istatistikler yer almýyor.

Ya listeye Türkiye’yi istatistik veri yetersizliðinden almýyorlar ya da listede Türkiye bölümünde m (missing data-veri yok) notu yer alýyor.

Eðitim istatistiklerinde Türkiye’nin yeri zaten çok parmak deðil ama kanýmca daha da önemlisi Türkiye’nin hala bu istatistiki bilgiyi yeterince üretemiyor olmasý.

Milli Eðitim Bakanlýðý ve YÖK istatistik yayýnlama konusunda çok kötü deðiller, bir de iþini yapan bir TUÝK’imiz (Türkiye Ýstatistik Kurumu) var, ama bu kurumlara raðmen hala OECD istatistiklerinde mukayeseli analizlere yarayacak verilerde Türkiye’nin verilerinin önemli bir bölümünün karþýsýnda (ulaþýlamadý) diye yazýyor ise, bu durumun üzerinde düþünmek lazým.

Benim ilk aklýma gelen neden ülkemizin kurumlarýnýn istatistik üretirken kendi kafalarýna göre takýldýklarý, uluslararasý kurumlarýn sistematiklerine pek uymadýklarý, uymaya da pek hevesli olmadýklarý.

Benzer yazýlarý geçmiþte de yazdým ama durumun pek deðiþmediðini de gözlemliyorum.

Yukarýda MEB, YÖK, TUÝK gibi devlet kurumlarýn saydým ama bir de üniversitelerin bünyesinde çok sayýda Eðitim Fakültesi var, bu fakültelerde neden araþtýrmalarda, tezlerde bu datalarýn üretimi konusunda bir mesafe alýnamýyor, bunu da anlamak kolay deðil.

Zaten, bizim Eðitim Fakültelerimizin de ne yaptýðýný anlamakta zorlanmýþýmdýr hep, bu kurumlar hep öðretmenlik/pedagoji üzerinde yoðunlaþýrlar ama bu alanlarda da ne kadar baþarýlý olduklarý kuþkulu, sonuçlar pek parlak gözükmüyor.

Ýþin ilginç yaný Eðitim Fakültelerinin eðitime yönelik araþtýrmalarýnýn hep ikinci planda kalmasý; kanýt istiyorsanýz, OECD’nin son Eðitim Raporunda yanýnda m (veri yok) notlarýna bir göz atabilirsiniz.

OECD Raporu’nun baþlangýç bölümünde de bu Rapor’un yazýlmasýna katkýda bulunan uzmanlarýn, dýþarýdan analitik destek veren kiþilerin isimleri var, aralarýnda hiç Ahmet, Mehmet, Ayþe, Fatma gibi bir isme rastlamadým.

Rapor doðal olarak 34 üye ülke hükümetlerine teþekkür ediyor, bizim Hükümet de mutlaka önemli katkýlarda bulunmuþtur ama Rapor’un yazým aþamasýnda bir Türk eðitim uzmanýna da rastlamak isterdim doðrusu, eðitim fakültelerimizin bu durumu da düþünmelerinde yarar olabilir.

Konu uzadý, Rapor’un genel tanýtýmý ve detay konular baþka yazýlara kaldý galiba.