Benim kadar BDP’li milletvekillerine öfkelenen herhalde az bulunur; onlara çok önemli deðerler atfettim çünkü: BDP’den Meclis’e girenler ülkemin en ciddi sorununun ‘çözüm anahtarý’ konumundalar; temsil ettikleri kitlelerin arzu ve taleplerini siyasi alana taþýyarak demokrasi içerisinde çözüm üretilmesine büyük katký saðlayabilecek kiþiler...
Herhalde öfkemin sebebini anladýnýz: BDP’liler kendilerine atfettiðim bu deðer istikametinde davranmadýlar. Dahasý, býrakýn milliyetçilik damarý kabarýk olanlarý, ‘Kürt sorunu’ için her türlü desteði vermeye hazýr vatandaþlarý da ürküttüler, Kürtleri ise hayal kýrýklýðýna uðrattýlar...
Ýhtiyaçlarý olmadýðý halde münasebetsiz þovlar yapmalarý da cabasý...
Onlara kýzan tek ben deðilim; konuya ilgi duyan pek çok kiþinin benden farklý düþündüðünü sanmýyorum. Küçük politikalar, ayak oyunlarý, yakýþýksýz çýkýþlar yapanlarla dolu BDP’nin Meclis grubu...
Eh o halde, Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn zorladýðý gibi, münasebetsiz iþler yapan milletvekilleri için savcýlarýn baþlattýðý soruþturmalar istikametinde Meclis’e sevk edilen ‘fezleke’nin gereði yapýlsýn ve milletvekillerinin dokunulmazlýklarý kaldýrýlarak cezaevlerine gönderilmelerinin yolu mu açýlsýn?
Kýzanlarýn önemli bir bölümünün böyle düþündüðünü sanýyorum. ‘Dokunulmazlýk’ kalkar ve cezaevi yolu açýlýrsa buna sevinecekler hiç de az olmayacaktýr.
Ne kadar yanlýþ...
Yanlýþlýk þurada: BDP’lilerin þimdiye kadar tarihin sýrtlarýna yüklediði görevi yerine getirmemiþ olmalarý bundan böyle de getiremeyecekleri anlamýna gelmiyor. Sorunun çözümü yolunda adýmlar atýlacaksa BDP gibi bir partiye ihtiyaç olacaktýr; ‘gibi’sine gerek yok, BDP var zaten...
‘Dokunulmazlýk’ sanýldýðý gibi siyasetçiye tanýnmýþ bir imtiyaz deðildir; Meclis’e saðlanmýþ bir ayrýcalýktýr... Siyaset-dýþý odaklar Meclis’i yönlendirmesin istendiði için... ‘Dokunulmazlýk’ kalktýðýnda korumasýz kalan siyasetçi üzerinden Meclis’i etkilemek imkân dahiline giriyor. Bir defa kapý açýlmasýn, yargýnýn ardýndan baþkalarý da siyaseti ve Meclis çalýþmalarýný etkilemek üzere sýraya girecektir...
Geçmiþte aynen böyle oldu çünkü...
Hatýrlatayým...
Tansu Çiller, baþbakan olduktan sonra, ‘barýþçý çözüm’ arayýþlarýna girmiþ, ‘Bask modeli’ düþüncesini kamuoyuyla da paylaþmýþtý. Sonra nasýl olduysa oldu, en þahinlerden biri haline dönüþtü DYP lideri... Çiller’i ‘þahinleþtirme’ ameliyesini baþlatanlar o dönemin BDP’si olan DEP’i hedef gösterdiler ve bir süre sonra aðzýndan ‘dokunulmazlýk kaldýrma’ sözcükleri dökülüverdi.
Sonrasýný biliyorsunuz: On DEP milletvekili karga tulumba Meclis’ten çýkarýlýp cezaevine kondu. Çoðu on yýldan fazla cezalara çarptýrýldýlar.
Çarptýrýldýlar ne oldu? Terör daha da azdý. O günle bugün arasýnda onbinden fazla insanýmýzý daha kaybettik. Terörle mücadele için harcanan ve terör var diye gerçekleþemeyen ekonomik deðer olarak sokaða atýlan milli servet yüz milyarlarca dolarla ifade ediliyor.
Ýstenen, o günlerde yaþananlarýn günümüze de taþýnmasý ise seçilen yöntem doðrudur. Eðer gerçekten soruna çözüm bulunmasý isteniyorsa yapýlmasý gereken, öfkemizi içimize atýp tahammül sýnýrlarýmýzý mümkün olduðunca geniþ tutmaktýr. BDP’lileri cezaevlerine göndermek yerine görevlerini hatýrlatmak ve teþvik etmek daha akýllýca olur.
Atalarýmýz ‘’ Öfkeyle kalkan zararla oturur’’ sözünü boþuna dememiþ...