Her geliþme, her politik atraksiyon ve aþaðý yukarý medya malzemesi olan irili ufaklý her þey artýk tek bir hedefi vuruyor. Bizim Yeni Türkiye olarak adlandýrdýðýmýz büyük tarihi deðiþim süreci tam olarak hedeftedir.
Gezi partisi, Okmeydaný, yoksulluk, zenginlik, 17 Aralýk vs. hepsi bir araçtýr. Elinde silah deðiþim ve deðiþim sembollerini görünce ateþ atmaya hazýr siyasal þuurunu tamamen yitirmiþ bir kesim var. Kah askerin peþine düþüyor, kah Gülenciler’in... Bir gözü silah patlatsýn diye PKK’yý bekliyor, öteki gözü de Amerika hükümete bir tokat aþketsin diye seyiriyor.
Ne Kürtler umurunda, ne Aleviler, ne de Soma’da hayatýný kaybeden ‘AK Partililer’. Ne Lice’nin yolunu bilirlerdi, ne Okmeydaný’nýn arka sokaklarýný ne de Soma madeninin kapýsýný... Toz bulutu indiðinde, yarýn da bilmeyecekler, þüpheniz olmasýn.
Ama öfke var, nefret sokaklara taþýyor ve bu yolda bütün materyaller kullanýlýyor diye ayný öfke ve mantýkla karþý çýkmak olmaz. Þartlar ne olursa olsun, demokrasi düþmanlarý ne kadar provokatif olursa olsun demokrat pozisyonda kalabilmek gerekir. Bu tavýr, demokrasinin devamlýlýðý ve kalýcýlýðý için temel þarttýr.
Sonuçta karþý karþýya bulunduðumuz zihin yapýsý ve zeka seviyesi “Seçimleri boykot edelim de baþýmýzdaki adama bütün dünyada diktatör yaftasý yapýþtýralým” önerisine kadar gerilemiþ durumdadýr. Ya da “Soma’da ölenler AK Partili’ydi. Onlara müstehaktýr” seviyesine kadar.
Sertlik bir yere kadar ama öfke ve nefret siyasi aklý geriletiyor. Yoksa böyle þaþýlasý öneriler ve cümleler üretilmezdi.
Yine de çaresi ayný dilden mukabele deðildir. Belli ki artýk militaný olduðu partiye itimadý kalmamýþ, askerden hiç medet umamaz hale gelmiþ, paralelden de umduðunu bulamamýþ acýnasý halet-i ruhiyeyle karþý karþýyayýz. Normaldir. Demokrasi bir hayat tarzý deðil, sadece bir araçtan ibaretse, umut biter öfke böyle kabarýr. Fýrsat bulsa kendisinden baþkasýna aman vermeyecek diktatörya arzusu da karþýndakine diktatör yaftasý yapýþtýrmak fikriyle dýþa vurulur.
Bu ruh halini anlamalýyýz. Kýzmadan ve bilhassa da ezmeden... Karþýda zekaca gerilemiþ bir siyasal öfke nöbeti grubu var diye verilen her pasý kaleye göndermek bizim meslek için belki kolay ve cazip bir yoldur ama ülkenin hayrýna deðildir.
Demokrat olanýn, Yeni Türkiye isteyenin; o duyguyu anlamak, o nefretle yüzleþmek ve sabýrla daha fazla demokrasi telkin etmek gibi bir sorumluluðu vardýr.
Büyük deðiþimlerde yönetilmesi en zor sorun; geleneksel olarak imtiyaz ve imkan sahibi olan sýnýflara doðumdan itibaren gelen meþruiyetlerinin kaybolmakta olduðunu anlatabilmektir. Siyasal ve toplumsal meþruiyet ünitelerinin deðiþtiðini, yeni katýlýmlara açýldýðýný kabul ettirebilmek, deðiþim kararýndan daha güçtür. Türkiye tecrübesi bunu apaçýk göstermektedir.
Paylaþým ve bütün sýnýflarýn eþit eriþimi prensibine tümden itiraz eden kesimlerin psikolojisini yönetmek zorundayýz. Ýktidara, ekonomiye, sosyal hayata vb. garantili eriþim üstünlüklerini adil bir þekilde paylaþmadýklarý müddetçe bir demokrasiden söz edilemeyeceðini anlatmak, mesele budur.
Mesela, sandýða ve seçim hakkýna saygý...
Mesela, medyada çok seslilik...
Mesela sivil toplum örgütlenmesinin gerçekten sivil olmasý...
Mesela, toplumu oluþturan farklý kimlik ve fikirlerin farklý referanslarý olduðu gerçeði...
Anlatmak zorundayýz.
Ülke yýkýlsýn ama iktidar bizde kalsýn coþkusuyla öfke nöbetine tutulmuþ olanlara bile bunlarý anlatmak zorundayýz.
Zira temel mesele, en az hasar ve en az gerilimle ülkenin rotasýný demokrasi istikametinde tutabilmektir.