“Bilesin ki Allah bir kulunun hayrýný isterse ona ayýplarýný gösterir. Basireti açýk olana kendi ayýplarý da gizli kalmaz. Ayýplarýný bilirse tedavisi mümkün olur. Fakat insanlarýn çoðu kendi ayýplarýný bilmezler. Kardeþinin gözündeki samaný görür ama kendi gözündeki merteði görmez.
Kendi ayýplarýný görmek isteyenin önünde dört yol vardýr.
Birincisi, nefsin ayýplarýna vâkýf, afetlerin gizliliklerine muttali olan, nefsine hâkim ve onunla mücadele yollarýný bilen bir kâmil mürþidin kapýsýný çalmaktýr. Müridin mürþidiyle, öðrencinin hocasýyla iliþki durumu.. Öðrenci hocasýna, mürid mürþidine kendi kusurlarýný anlatýr onlar da tedavi yollarýný öðretir.
Zamanýmýzda böylesi mürþid-i kâmil üstatlar çok azdýr.
Ýkincisi, dürüst, öngörülü ve dindar bir dost edinip ondan kendisini gözetmesini istemektir. Ondan hallerine ve fiillerine dikkat etmesini, ahlakýnýn ve fiillerinin hoþ olmayanlarý ve gizli açýk tüm kusurlarý konusunda kendisini uyarmasýný istemektir.
Zarafet ehlinin ve din ulularýnýn takip ettiði yol budur.
Hz. Ömer, ’Bana ayýbýmý gösterenden Allah razý olsun.’ derdi. (…)
Mevkii yüksek ama akýllý olanlar kendini az beðenip nefsini çok aþaðýlayanlardýr.
Ne var ki yalakalýðý ve çekememezliði býrakýp kusurlarýný haber veren bu tür dostlar da çok azaldý.
Çekememezlik yapan veya ayýp olmayan bir þeyi ayýp olarak niteleyen beklenti sahibi yahut da senin kusurunu gizleyen yaðcý dostlardan tamamen de kurtulamazsýn.
Ýþte bunun için Davudu Tâî inzivaya çekildiðinde sordular, ‘Niye insanlara karýþmýyorsun?’ Cevap: ’Benim ayýplarýmý gizleyen söylemeyen insanlarý ben ne yapayým?!’
Hakiki dindarlar baþkalarýnýn uyarýlarýyla kendi kusurlarýný görmeyi arzularlardý.
Maalesef zamanýmýzda bizi ikaz eden ve bize ayýplarýmýzý söyleyenler, insanlarýn en kötüsü oldu. Bu durum iman zafiyetini gösterir. Çünkü kötü ahlak yýlandýr ve akreptir. Biri elbisemizin altýnda bir akrep olduðunu söylese ona minnet duyarýz, seviniriz ve o akrebi uzaklaþtýrmaya ve öldürmeye gayret ederiz. Hâlbuki akrebin zararý bedenedir ve acýsý birkaç saat sürer. Kötü ahlakýn zararý ise doðrudan kalbedir ve kötü ahlak binlerce sene devam eder.
Durum böyle olmasýna raðmen bizi ikaz edeni sevmeyiz, o kötü ahlaký gidermeye çalýþmayýz. Aksine bizi uyarana misliyle mukabele eder, ‘sen de þöyle þöyle yapýyorsun.’ deriz. Onun ikazýndan faydalanmak yerine ona düþmanlýk ederiz. Bu da günahlarýn ürettiði kalb katýlýðýna benzer ki hepsi iman zafiyetidir.
Allah’dan niyazýmýz odur ki, bize akýl versin, kusurlarýmýzý göstersin, onlarý gidermemize güç versin, bize kusurlarýmýzý hatýrlatanlara ve gösterenlere teþekkür etmeyi nasip etsin.
Üçüncüsü, kiþinin kendi ayýbýný ve kusurunu bulma konusunda düþmanlarýn sözlerinden faydalanmasýdýr. Çünkü öfke ile bakan göz kötülükleri açýða çýkarýr. Belki de kiþinin ayýplarýný sayýp döken düþmanýn faydasý kendisine övgüler dizen ve kusurlarýný gizleyen yalakalardan daha fazladýr. Ancak ne var ki kiþinin tabiatý düþmaný yalanlamak üzere veya söylediklerini çekememezliðe yormak üzere yaratýlmýþtýr. Fakat basýretli olan kiþi düþmanlarýnýn sözlerinden faydalanmayý bilen kiþidir. Çünkü kötülükleri düþmanlarýnýn dilinden düþmeyecek yaygýnlaþacaktýr.
Dördüncüsü, insanlarýn arasýna karýþmaktýr. Halk arasýnda kötü olarak gördüðü her þeyi yapmaktan kaçýnmaktýr. Zira mümin müminin aynasýdýr. Baþkasýnýn kusurlarýnda kendi kusurunu görebilir. (…)
Kiþi kendini kontrol etmeli ve baþkasýnda görmekten hoþlanmadýðý her þeyden kendisi de arýnmalý hatta tedavi olmalýdýr.(…)
Hz. Ýsa’ya, ‘Seni kim eðitti?’ diye sordular. ‘Beni kimse eðitmedi, cahilin aptallýðýný gördüm ve o aptallýktan kaçýndým.’ buyurdu.
Ýþte bütün bu saydýklarýmýz ârif, zeki, basiretli, müþfik, dini konularda uyarýcý, kâmil bir mürþid bulamamýþ kimselerin çýkýþ yollarýdýr.” (Ýmam Gazzali, Ýhya,Beyrut c.3, sh.64-65)