Genç bir arkadaþ; “...benim hayatým kayýp abi” deyince üzüldüm.
“Neden böyle söylersin?” dedim. “Ailem bana mühendislik okuttu. Ben hiç sevmedim ama ‘Hele bitir gerisi gelir’ dediler, güç bela mezun oldum. Þimdi mesleðimi sevmiyorum. Yeniden üniversite okuyup akademik kariyer yapacaðým.” dedi.
Ne olursa olsun genç bir insanýn hayatýna “kayýp” demesi üzücü.
Ailesini suçlamak, “...çocuða istediði bölümü okutmamýþlar...” demek biraz kolaycýlýk olur. Ailesi de eminim ne hayaller, umutlarla yavrumuz okusun, mühendis olsun istemiþlerdir.
Ama iþte hem ailenin istediði hem gencin heves ettiði bölümü bulmak zor. Gençlerin hevesleri ile hayatýn þartlarý arasýnda denge tutturmak her babayiðidin harcý deðil.
Okullarýn rehber danýþmanlarý, psikologlar veya aile deðil de gençler akranlarýnýn, arkadaþlarýnýn dediðini yapýyorlar. Elbette arkadaþlar da samimi olabilirler ama rasyonel olacaklarý garanti deðil.
Bir ahbabýmýn oðlu da “...iþletme fakültesini 3. sýnýfýnda býrakýp iletiþim okuyup yönetmen olacaðým...” demiþ. Babasý çaresiz kalmýþ. Sonunda bana geldi. “Sen bilirsin biz ne edelim bu çocuða bir akýl ver” dedi. “Kelin ilacý olsa baþýna sürer bende aklý ne gezer...” desem de dinletemedim. Çocuk zaten “akýl” verilmesini deðil “huzur” verilmesini istiyordu. Dilim döndüðünce anlattým. Epeyce dil döktüm sonunda çocuk fakültede kalmaya razý oldu. Ailesi mutlu ama çocuk ne yapar, nasýl eder meçhul.
Anlatmaya çalýþtýðým þey bu meselenin pek zor oluþudur. Çocuk nereyi tercih etsin, ailesi nereyi ister, öðretmenleri ne der bunlar hep büyük sorular.
Mesele büyük ama bizden evvelkilerin tecrübeleri var. O tecrübeler ýþýðýnda kararlar almak lazýmdýr.
Neymiþ o tecrübeler?
Mesela edebiyat, müzik, sinema gibi alanlara bel baðlamak ülkemiz þartlarýnda hayalcilik olur. Ama kiþi geçim kaynaðý olarak deðil nefes aldýðý bir alan olarak sanatla uðraþmayý seçebilir. Yani geçinecek bir iþ bulur sonra sanatýna devam eder.
Bir baþka mesele akademik kariyer düþünen yani mastýr, doktora falan yapmak isteyenler bu durumu ana babasýyla konuþmalý ve onlardan maddi desteklerini sürdürmelerini istemelidir. Çünkü çay simit yiyerek doktora yapýlmaz.
Meslek tercihleri ne olursa olsun bir yabancý dili öðrenmeleri þarttýr. Ben yabancý dil sayesinde ekmek yemiþ bir kardeþiniz olarak tecrübemle biliyorum ki yabancý dil insaný aç býrakmaz.
Yabancý dil öðrenmek için yola çýkan öðrencilerin çoðu býrakýyor. Sebepleri türlü çeþit olsa da sabýr edememeleri en büyük býrakma sebebidir.
Dil çalýþmak, sabýr, ister tuðla tuðla üstüne koyarak bir duvar inþa etmek gibi bir iþtir. Öðrenciler sabýr isteyen her iþte “uff -puff” ettikleri için bu iþte de baþarýlý olaný azdýr.
Ama dil öðrenmenin zevkine bir varsalar sýkýlmalarý geçecektir. Bizim yabancý dil öðretme metotlarýmýz da sýkýntýlýdýr ya orasý baþka bir yazý konusudur.
Gençlerin üniversite tercihinde bir baþka tecrübemiz de gençler aile yanýnda okumayý tercih etsinler derim. Örneðin týp fakültesini kazanmýþ bir çocuk fakülte hayatý boyunca kapalý mekanlarda ders çalýþarak veya hastane koridorlarýnda uygulama yaparak ömür geçirecektir. Onun bu kadar yoðun bir talebelikte bir de barýnma, yeme-içme, ulaþým derdiyle uðraþmasýna gerek yoktur. Ailesinin yanýnda sýcak yuvasýnda fakültesini okumasý en güzelidir.
Bazýlarý der ki çocuk fakülteyi aileden uzakta okusun ki hayatý öðrensin. Ben bu söze katýlmýyorum. Hazýr çorba makarna ile beslenip, bodrum katlarda çile doldurmak çocuðu ne iyi bir talebe yapar, ne de hayata hazýrlar. Çocuðun esas iþi fakültedir, derstir, diðer meseleler fakültenin önüne geçmemelidir. Maalesef öðrencilerin çoðu türlü meselelerle uðraþmaktan derslere vakit ayýramamaktadýr. Ve güya hayatý öðrendiði gurbet köþelerinde sürünmektedir vesselam...
Geçen hafta da üniversiteden bahis açmýþ idik bu hafta da devam etmiþ olduk, umarým istifade olunur.
Kalýn saðlýcakla...