Öðretmen yetiþtirme ve dikkat eksikliði

Bu köþe için yazý kaleme alýrken, eksantrik ve sýrf yeni olduðu için merak uyandýran fikirlerin arayýþýnda olmadým. Aksine, eðitim gibi hemen herkesin az ya da çok bilgi sahibi olduðu ve dolayýsýyla farklý görüþleri olduðu bir alanda ortak aklý oluþturmaya katký sunacaðýný düþündüðüm þekilde yazmaya çalýþtým. 

Bu çerçevede, geçen yazýmda da belirttiðim gibi, zaman zaman okuyucularýmdan gelen ciddi yorumlara da yer vermek istiyorum. Son yazým üzerine üç bilim insanýndan mektup aldým. Ýkisini bu yazýmda sizlerle paylaþmak istiyorum.

(Emekli Mimarlýk Profesörü Aygen Toruner’in mektubunu, kendisiyle yazýþtýktan sonra bilahare deðerlendirmek istiyorum. Hocanýn e-posta adresinin çalýþmadýðýný buradan kendisine duyurmak isterim.)

Bu ve bundan sonraki yazýlarý paylaþmam, yazýlarda ifade edilen bütün görüþlere katýldýðým anlamýna gelmiyor. Amacým, bazý önemli konularda farkýndalýk oluþturmak ve ciddi tartýþmalarý kolaylaþtýrarak ortak aklýn oluþmasýna bir nebze olsun katký vermek.

Pedagojik formasyon uygulamasý

Akdeniz Üniversitesi Öðretim Üyesi ve ayný zamanda Eðitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Selçuk Uygun, daha önce yerel bir gazetede de yayýmlanan iki yazýsýnda, YÖK’ün yýl baþýnda baþlattýðý yoðunlaþtýrýlmýþ ve sýkýþtýrýlmýþ pedagojik formasyon uygulamasýný kapsamlý bir eleþtiriye tabi tutuyor. 

Selçuk Bey’in yazýlarýnda dile getirilen þu sorularýný aktarmak istiyorum: “Öðretmen eðitimi programlarý üzerinden neden bu kadar çok deðiþikliðe gidiliyor? Öðretmen eðitimi programlarýný düzenleme yetkisi, diðer fakülteler gibi, neden eðitim fakültesinin uhdesine býrakýlmaz? YÖK, eðitim tarihimizdeki öðretmen yetiþtirmeye iliþkin baþarýlý deneyimleri neden dikkate almaz?”

Son derece haklý sorular. Eðitim fakülteleri öðretim programlarýnýn daha çeþitli olmasý yönündeki vurgu ise özellikle dikkat çekici. Umarým YÖK, bu konudaki talepleri dikkate alýr.

DEHB

Ordu Üniversitesi Öðretim Üyesi Ömer Karaman’ýn mesajýný olduðu gibi aktarýyorum:

“Eðitimde devasa iki probleme dikkat çekmek istiyorum.

1) Dikkat eksikliði ve hiperaktivite bozukluðunun (DEHB) görülme oraný %3-5 arasýndadýr. Ülkemizde görülme sýklýðýný belirlemeye yönelik geniþ çaplý bir araþtýrma yapýlmamýþtýr. Okullarda taný almýþ DEBH’li öðrenci oraný, yaptýðým çalýþmada sadece %0,28’dir. DEHB’li öðrencinin eðitim yaþantýsý tedavi görmediði sürece hem kendisi hem ailesi hem de öðrenim gördüðü sýnýfý için katlanýlamaz sorunlarla doludur. Buna raðmen eðitim sistemimizin DEHB’li öðrencilere yönelik tanýlama amaçlý tarama çalýþmalarý, tedavileri, okul ve ailelerine yönelik destek hizmetleri ve profesyonel rehabilitasyon çalýþmalarý bulunmamaktadýr. Bu nedenle her yýl binlerce öðrenci heba olmakta, diðer öðrenciler sýkýntý yaþamakta, öðretmenlerin iþ doyumlarý ve verimlilikleri olumsuz etkilenmektedir.

2) Davraným bozukluðunun görülme oraný %3-8 arasýndadýr. Fakat ülkemizde oraný belirlemeye yönelik geniþ çaplý bir araþtýrma yapýlmamýþtýr. Her yýl binlerce öðrenci devamsýzlýk yaparak, þiddet uygulayarak, okul iklimini bozarak, çeþitli adli suçlara karýþarak ve ciddi akademik baþarýsýzlýklarla eðitim yaþantýsýný devam ettirmektedir. Bu problemde de yine eðitim sistemimizin çözüme yönelik hiçbir çalýþmasý bulunmamaktadýr.”

Ömer Bey, iki problemin çözümü için yapýlmasý gerekenleri dört maddede özetliyor:

“- Tarama çalýþmalarýnýn yapýlmasý,

- Farkýndalýk eðitimlerine baþlanmasý,

- Tedavi süreçlerinin takip edilmesi,

- Okullarda destek hizmetleri ile profesyonel yardýmýn yapýlmasýna yönelik hizmet-içi eðitimlerin gerçekleþtirilmesi”

Ömer Bey’in dikkat çektiði bu konu, oldukça önemli. Öðretmenler, bu konulardan son derece muzdariptir. Ancak özellikle çocuklara iliþkin neyin normal neyin anormal olduðunu tanýmlarken, oldukça hassas olmak gerekir diye düþünüyorum.

Bu konular, Batý bilim ve felsefe literatüründe de oldukça tartýþmalý olduðu için, tarama çalýþmalarýndan önce, kavramsal ve etik tartýþmalar yapýlmalý. Tartýþmalara psikoloji, rehberlik/danýþmanlýk, eðitim, sosyoloji, felsefe, ilahiyat, týp, iktisat ve diðer ilgili alanlardan (ve her bir alandaki farklý ekollerin temsil edildiði) katýlýmýn olmasý, daha isabetli görüþleri ortaya çýkaracaktýr.