Ahmet Kaya yaşasaydı, “Gezi eylemlerine” katıldığı için “şu an”içeride mi olurdu?
Kemal Kılıçdaroğlu böyle diyor...
Bu iddiayı, içinde bol miktarda “adamsan” sözcüğünün geçtiği grup konuşmasında ortaya attı...
Bilebildiğimiz kadarıyla, Ahmet Kaya, halkın değer tercihleriyle kavgalı “çapulcu” takımıyla niza halindeydi. “Kürt” olduğunu söylemekle kalmamış, başörtüsüne de sahip çıkmıştı.
Bu yüzden “şerefsiz” ilan edildi.
Bu yüzden ülkesinden kovuldu.
Dolayısıyla, Koç-Boyner destekli “yığınların” (kendi ifadeleriyle, çapulcuların) “hükümet devirmece oyununa” dönüştürdükleri o aptalca nümayişin içinde yer almazdı.
İçeride bulunmasına da, ayrıca, imkân yok... Çünkü “şu an” Gezi olaylarından dolayı içeride bulunan kimse yok.
Kemal Bey, içinde bol miktarda “adamsan” sözcüğünün geçtiği konuşmasında, “barışa” vurgu yapan Başbakan Erdoğan’a da tebriklerini sunmuş...
Bir sağcı ve muhafazakâr lider ilk kez barış diyormuş...
Bu da bir aşamaymış...
Bravoymuş...
Başbakan’ınki aşamaysa, Kemal Bey’in “barışa” vurgu yapanları takdir etmesi de “daha da büyük” bir aşama...
Çünkü, o zaman “Bir solcu ve sosyal demokrat lider olarak sen barış konusunda ne yaptın?” sorusunu soracaklar ve ikna edici bir cevap alamayacaklar.
Bu sorunun cevabı yok...
Bir solcu ve sosyal demokrat lider olarak Kemal Kılıçdaroğlu, “barış” konusunda bir şey yapmadı çünkü.
Bir şey yapmak isteyenleri de “Cumhuriyetin kazanımlarını” gerekçe göstererek susturdu.
Daha da yakıcı olay şu:
Bugün devamı olmakla övündükleri “sol yapı”, 1989 yılında, Baykal’ın riyasetinde bir “Kürt Raporu” yayınlamıştı. Raporda, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin birtakım öneriler sıralanıyordu.
Bu öneriler, kısmen de olsa, mevcut “sağcı ve muhafazakâr” iktidar döneminde hayata geçirildi.
Raporun sahibi olan parti ise (yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisi), sadece “engelleyici rol” üstlendi.
Kendisini “ilerici, solcu, devrimci, sosyal demokrat” diye taltif eden Kemal Bey şu sorulara cevap versin:
Nasıl oldu da, 1989 yılında yayınladığınız raporun gerisinde kaldınız?
Niçin anadilde savunma hakkı yasalaşırken komisyonda rezalet çıkardınız?
Niçin “özgürlükler” bahsinde, önceliği muhafazakâr partilere kaptırdınız?
Niçin Perinçek’in ve İşçi Partisi’nin kuyruğuna takıldınız?
Madem içinde bol miktarda “adamsan” sözcüğü geçen duygusal ve manidar konuşmalar yapıp rakibinizi “adamlık” konusunda köşeye sıkıştırıyorsunuz, aynı durumun kendiniz için de geçerli olduğunu kabul edip, kamuoyunun kafasını meşgul eden mezkûr sorulara açık, anlaşılabilir ve net cevaplar verin...
Bilelim farkınızı...
Mahmut Esat Bozkurt zihniyetiyle ne ölçüde ayrıştığınızı bilelim...
İstiklal Mahkemesi, Takrir-i Sükûn, Varlık Vergisi, Dersim uygulamalarıyla gündeme gelen CHP’den farkınızı bilelim...
HAMİŞ:
Kemal Kılıçdaroğlu, “Ahmet Kaya yaşasaydı Gezi olaylarına katıldığı için şu an içeride olurdu” diyor.
Konuyla ilgisi yok ama ben de diyorum ki, “Oğuz Atay yaşasaydı, Gezi olaylarına katılmadığı için bazı ahmaklar tarafından mahalle baskısına tabi tutulurdu.”
Hatta daha da ileri gidiyorum: “Oğuz Atay yaşasaydı AK Parti’li olurdu.”
Bunu da Cihangir’in entelleri çıkarsın.