Biz de okuduk böyle þeyler; örgün eðitimin torna tasfiye iþlevi gördüðü, herkesi bir kalýba döktüðü ve böylece kiþilerin biricikliðini yok ettiði üzerine entelektüel metinler...
Yanlýþ da deðildi hiçbiri.
Ama öyle günler geldi ki en idealist ebeveynler için bile ismiyle cismiyle, sýrasýyla, binasýyla okul, vazgeçilmezmiþ anladýk.
Pandeminin ilk evresinde, daha iþin nereye varacaðý bilinmiyorken, ha bitti ha bitecek dediðimiz günlerde bile “evde okul mu olur” noktasýna gelmiþti aileler. Ama geçici bir dönem diyerek durumu idare ettiler.
Yaz tatilleri zaten bizde epey uzundur. Yazýn sonuna doðru çocuklar arkadaþlarýný özler, anne babalar da okulun baþlamasýný iple çeker.
Bu sefer tatil de uzadýkça uzadý. Tam tamýna altý ay oldu, Martta kapanan okullar Eylül bitti hala açýlmadý.
Sýnava hazýrlanacaklarý için 8. ve 12. sýnýflar istisna tutuldu. Ara sýnýflar ise Eylül itibariyle online eðitime baþladý.
Herkes biliyor ki online eðitim, “hiç yoktan iyidir”; fazlasý deðil. Olmak zorunda mýydý? Evet! Ama ebeveynleri geçtik çocuklar için bile tahta sýralar, ders zili falan özlenesi hale geldi. Öðretmenler boþluða ders anlatýyor, öðrencilerin çoðunluðu online ders deðil online teneffüs yapýyor.
“Okulsuz toplum” ideali, “düzene uygun kafalar” aforizmasý falan iþ yapmaz artýk. Pandemi vesilesiyle, bize dayatýlan modern kurumsallýklarýn ve alýþkanlýklarýn hayatýn tadý tuzu olduðunu düþünmeye baþladýk.
Ulus devletin vatandaþ tornasý olan okul düzeni ayný zamanda toplumsal rehabilitasyon aracýymýþ. Okullar kapanýnca çocuklarýyla her anýný dip dibe geçiren anneler antidepresana baþladý. Çalýþan annenin acýklý halini ise hiç konu etmeyeyim. Anlayýþ görüp evden çalýþmaya devam edenin çilesi ayrý, çocuklarýný saða sola taþýyýp fiziksel olarak iþe devam edeninki ayrý.
Çocuklar derseniz eskisinden daha çok can sýkýntýsý yaþýyorlar. Tablet baðýmlýlýðý görünür þekilde arttý. Tablet zaten caný sýkýlan çocuðun ilacý.
Bu sonuçlar üzerinden ebeveynlerin ne kadar tahammülsüz olduklarýný, çocuklarýný okula göndererek baþlarýndan attýklarýný söyleyenler de çýkacaktýr. Haklýlýk payý da yok deðil. Ama asýl olan þu ki yaþadýðýmýz hayat bizi birbirimize yük haline getiriyor. Dolayýsýyla birbirimize tahammülümüzü de azaltýyor.
Daha doðrusu insan iliþkilerininde bir kere ‘tahammül’ girdi mi devreye -sonuçta sýnýrsýz bir þey deðil bu- haliyle azalýyor ve bitebiliyor.
Ýkincil iliþkilerde tahammül, düzenleyici bir kavram olabilir. Ancak aile söz konusu olduðunda iliþkileri düzenleyen tahammül deðildir. Olmamalýdýr. Ne var ki mevcut yaþam biçimlerimiz, evlerimizin mimarisi, iþ ve evlerimiz arasýndaki mesafe, iþ bölümümüz, mesai kavramýmýz, yaptýðýmýz iþin niteliði, 24 saate sýðdýrmak zorunda olduðumuz aktivite, tükettiðimiz besinler, birbirimizden beklentilerimiz… Liste uzar gider…. Tüm bunlar ancak tahammül ile idare edilebilecek bir düzen kuruyor. Dolayýsýyla en ufak bir aksaklýk, birbirine her zamankinden fazla maruz kalma durumu tahammülü zorluyor.
Çocuklarýn büyüklere, büyüklerin çocuklara karþý rollerinin aþýndýðý bir ‘tamammül düzeni’nde yaþýyoruz.
Okullarýn açýlacak olmasý bayram havasý yarattý. Ebeveynler sonuna kadar haklý. Lise ve üniversiteler de açýlmalý.
Bir müddet “ben çocuðumu göndermeyi düþünmüyorum” diyen olacaktýr.Göndermeyecekler için için online eðitim devam etmeli. Ama emin olun okullarýn açýlmasý vaka sayýsýný artýrmayacaðý gibi genel toplum saðlýðýna olumlu katký yapacaktýr.
Pandemi dolayýsýyla devam eden yasaklarýn rasyonalitesi ayrýca tartýþýlýr ama çocuklarýn, kafelerde, parklarda, AVM’lerde dolaþýp okula gitmemesi hiç mantýklý deðil.
Madem talim terbiye diyoruz eðitime, pandemi kurallarýnýn bilfiil uygulandýðý bir okul düzeni kuralým.