Halime Sürek KAHVECÝ
Halime Sürek KAHVECÝ
Tüm Yazýlarý

Okulu seven çocuk aranýyor

Ben zannediyordum ki okula ‘mesafeli’ yaklaþým sadece bizim evde. Oysa “Okuldan nefret ediyorum” cümlesiyle baþlayýp “Okula gitmesem olmaz mý?”, “Bugün okulun kaçýncý günü?” diye devam eden öðrenci yaklaþýmý hemen her evde yaþanýyormuþ. Kerem geçenlerde gözleri kocaman kocaman, “Anne biliyor musun, yaz tatili tam 90 günmüþ. Ýnanabiliyor musun, 90 gün?” deyince “Oðlum sen daha birinci sýnýftan baþladýysan yaz tatili yolu gözlemeye, önümüzdeki 20 yýlýn nasýl geçecek bilemiyorum” dedim. Öylece baktý. Oysa ona göre okuma bayramýndan sonra artýk ikinci sýnýfa devam ediyordu. Tam o sýrada aklýma Kerem’in okulun ilk günlerinde sarf ettiði “Okul düþündüðüm kadar eðlenceli bir yer deðilmiþ” cümlesi takýldý. Yapýlan her iþin, eðlenceli olmasý gerektiði konusundaki vurguyu biraz abartmýþ olabilir miyiz ebeveynler olarak? Bu soruya yine döneceðim.

OYUNCAK MEZARLIÐI

Geçenlerde Facebook’ta bir arkadaþýmýn “Kýzým, harçlýðýný ‘okula gitmesi için ona ödediðimiz maaþ’ olarak görüyor” diye yazýnca anladým ki bu sorun genel. Ýki örnekle genelleme mi yapýlýr? Yapýlmaz elbette. Bende örnek çok da yerim az! Bizim zamanýmýzda bir þeyler öðrenilen, yeni þeyleri keþfettiðimiz, farklý enstrümanlarla oyunlar kurduðumuz yer, okuldu. Þimdi öyle mi? Evler oyuncak mezarlýðý, hem de her türlüsünden. Peluþ oyuncaklar, teknolojinin son nimetleri, arabalar, uzaktan kumandalý vinçler.... Say say bitmiyor.

Bir pedagog arkadaþým, bir danýþanýndan bahsetmiþti, elbette isim vermeden. “Çocuk artýk hiçbir þeyden zevk almýyor. Çünkü odasý, büyükçe bir oyuncak maðazasý gibi” demiþti. Tüketmiþ her þeyi artýk. Bu kadar olmasa da, üç aþaðý beþ yukarý bu durum birçok evde yaþanýyor. Bu nedenle çocuklar evin daha eðlenceli olduðunu düþünüyor. Çizgi film, televizyon ve bilgisayar oyunlarýný saymýyorum bile.

ASLINDA VAY HALÝMÝZE

Þimdi kelimelerini her zamankinden daha dikkatli seçiyorum. Çünkü söyleyeceklerim yanlýþ anlaþýlabilir. Anneler çocuklarýyla daha yakýndan ilgilenip onlarýn hoþlarýna giden oyunlarý daha çok oynadýklarý için çocuklar ayný ilgiyi okulda da bekliyor gibi geliyor bana. Birebir ilginin olmamasý, okulun önceki yýllarda devam edilen kreþlerden farklý olarak okullarýn kendine has (ders, teneffüs gibi) kurallarý olmasý zorluyor çocuklarý. Öðrenmenin keyfine de varamadýysa, vay haline. Aslýnda vay halimize...

Bu kadar karamsar olmak çözüm deðil elbette. Çocuklarýmýzýn okula gitmezsem, evde daha güzel vakit geçiririm düþüncesini yýkmak gerekiyor. Geçenlerde Kerem’e “Sen okula gitmezsen evde kalýp televizyon izleyeceðini zannediyorsun sanýrým” dedim. “Evet” deyince, benden gelen “Yok öyle yaðma!” çýkýþý karþýsýnda diyebildiði tek þey “Yaaaa!” oldu. Yaaaa...

ANNENÝN AJANDASI

Doðuþtan yüzücüler

YENÝ doðan bebeklerden dört yaþa kadar çocuklara yüzmeyi öðreten Aquababies programý, bebeklerin gücünü, dayanýklýlýðýný ve becerilerini geliþtirirken ayný zamanda bebek ve ebeveyn arasýndaki baðý güçlendiriyor. Aquababies ile bebekler suya düþtüklerinde kendi kendilerine rahatça kenara gidebilecek kadar yüzme öðreniyor. Aquababies bebeklerin doðduklarýnda dalma refleksini kullanarak suyun altýnda nefeslerini tutabilmelerinden yola çýkýlarak geliþtirilmiþ. Uygulama, programý Türkiye’ye ilk kez getiren Ayþe Natalie Akcan ile DoubleTree by Hilton Istanbul’da gerçekleþtiriliyor.

Bayram bitmedi

GEÇEN hafta birçok etkinlik önerisinde bulunmuþtuk 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý ile ilgili. Bayramýnýzý yeniden kutluyorum. Listeye iþitme engelli çocuklarýmýz için bir etkinlik daha ilave ediyorum. Çocuklarýn kültürel ve kiþisel     geliþimlerine katký saðlamak amacýyla kurulan ETÝ Çocuk Tiyatrosu, yeni oyunu Çizmeli Kedi ile 23 Nisan’da Fatih-Mimar Sinan Ýþitme Engelliler Ýlköðretim Okulu öðrencileri için özel bir gösterim gerçekleþtirecek. Oyun sýrasýnda replikler sahnenin iki yanýndan iþaret diliyle çocuklara öðretmenleri tarafýndan aktarýlacak.