Özel mi, devlet mi yoksa alternatif eðitim mi? Çocuðu okula yeni baþlayacak ya da kademe deðiþtirecek anne babalarýn gündemindeki sorular, ‘çaresiz’ hissettirebiliyor. Eðitime önem veren okulun kütüphanesinden belli olduðunu belirten uzmanlar anne babalara ‘Stres yapmayýn’ tavsiyesinde bulunuyor.
ðitim, özellikle þu günlerde çocuklarý okulla ilk kez tanýþacak olan anne babalarýn en önemli konusu. Devlet okuluna mý göndermeli, özel okul mu aramalý? Okula deðil, öðretmene mi bakýlmalý? Çocuðun yapýsý, ilgisi, okul tercihinde ne derece etkili olmalý? Devlet okullarýnýn yarým gün olmasý, çalýþan anneler için çocuða bakýcý bulmak sorununu beraberinde getiriyor. Bu da özel okul seçeneðinin zorlanmasý anlamýna gelebiliyor. Öte yandan alternatif eðitim baþlýðý altýnda toplanabilecek “Montessori, Waldorf, Reggio Emilia” gibi isimler de daha sýk duyuluyor. Bunun üzerine eðitim konusunda artan mailler ve arkadaþlarýmdan gelen telefonlar da eklenince, “Bir bakalým uzmanlar ne diyor?” dedim. Yýllarýný eðitime vermiþ, bu alanda belki de Türkiye’de ilk sayýlabilecek bir portal olan www.egitimpedia.com sitesini hizmete açmýþ ve hali hazýrda okullara danýþmanlýk yapan Ali Koç’a aktardým bu sorularý... Koç, okul seçiminde akýlda tutulmasý gereken üç noktayý ortaya koyuyor:
“Birincisi, evinize en yakýn okul en iyi okuldur. Çocuðunuzun okulda geçirdiði zaman kadar okul yolunda geçirdiði zaman da deðerlidir. Vazgeçemeyeceðiniz özelliklere sahip uzakta bir okul tercih ederseniz evinizi okula yakýn bir bölgeye taþýmayý düþünmelisiniz. Ýkincisi, okul, öðretmeni kadar büyüktür. Bir okul ne kadar büyük kampüs alanýna ve olanaklara sahip olursa olsun çocuðunuz zamanýnýn çoðunu sýnýfta ve öðretmeni ile geçirecektir. Son olarak da bir okulu özel yapan, felsefesidir. Tercihinizi özel okuldan yana yapacaksanýz okulun eðitim yaklaþýmýný araþtýrýn. Bir özel okulu, devlet okullarýndan daha temiz olmasý, sýnýf mevcutlarýnýn düþük olmasý ya da yemeðinin iyi olmasýna bakarak tercih edecekseniz en ucuzunu tercih edin. Þöyle bir ipucu verebilirim. Bir okulun eðitime yaklaþýmýný kütüphanesinden anlayabilirsiniz. Sürekli güncellenen zengin bir kütüphanesi olmayan bir okulda güçlü bir eðitim felsefesi de yoktur.”
MÜFREDAT ÖNEMLÝ
‘Klasik’ olarak sýnýflandýrabileceðimiz devlet ve özel okullarýn dýþýnda bir seçenecek arayan velilerin aklýna gelen ilk çözüm genellikle Montessori, Waldorf, Reggio Emilia gibi dünyada alternatif eðitim uygulayan okullar oluyor. Geliþmiþ ülkelerde özel okul tercihi yapan velilerin dikkat ettiði ilk noktanýn müfredat olduðunu dile getiren Koç, Türkiye’deki yasal kýsýtlamalar nedeniyle milli eðitim müfredatý dýþýna çýkmanýn mümkün olmadýðýný belirtiyor. Bir diðer nokta velilerin, alternatif eðitim veren kurumlarýn çocuklarý mevcut sýnav sistemine hazýrlayamayacaðýna dair korkusu. Bu da onlarý ‘klasik’ okullara yöneltiyor. Buna karþýn pek çok Avrupa ülkesinde alternatif lise hatta üniversite eðitim veren kurum olduðunu dile getiren Koç, “Alternatif eðitim yaklaþýmýnýn geliþmesi için en önemli engellerden biri de bu yaklaþým doðrultusunda eðitim almýþ öðretmen bulmakta yaþanan zorluklardýr. Her yaklaþým sonuç olarak uygulayýcý öðretmenler aracýlýðý ile gerçekleþtirilebilir” diyor.
Alternatif eðitim veren kurumlar, çocuklarýn öðrenme sürecini farklý alanlarda destekliyor. Kiminde bahçede sebze yetiþtiriliyor, kiminde o gün yenilecek yemekleri çocuklar yapýyor. Bazýlarýnda sýnýflar farklý yaþ gruplarýndan çocuklarý bir araya getiriyor ve eðitim yere oturarak yapýlýyor. Teknolojiden uzak durulan, ders müfredatýnda örgü örmenin bulunduðu kurumlar da var. Konuyu danýþtýðým Dr. Eylem Korkmaz, Türkiye’de alternatif eðitim konusunda akla gelen ilk isimlerden biri. Alternatif Eðitim Derneði’nin kurucusu, geçen yýl istifa etse de Baþka Bir Okul Mümkün yapýlanmasýnda büyük emek sahibi olan Korkmaz, geçen hafta anne babalarý ve kurumlarý ‘Karenin Dýþýna Çýkmak, Okul Öncesinde Alternatif Eðitim, Alternatif Okullar’ baþlýklý bir konferansta bir araya getirdi. Ücret nedeniyle çocuklarý özel okula göndermenin “pek kolay olmadýðýna” deðinen Korkmaz, “Aileler birleþip kooperatif okullar kurabilir” diyor.
ONLAR NASIL BAÞARDI?
Eðitim denince akla ilk gelen ülke, uluslararasý sýnavlardaki baþarýsý nedeniyle Finlandiya oluyor. Bu ülkenin uzun zamandýn tüm dünyanýn gündeminde olduðunu söyleyen Koç, diðer ülkelerin eðitim sistemleri hakkýnda da þu bilgileri veriyor: “Finlandiya modeli olarak tanýmlanan eðitim yaklaþýmý ile Finlilerin baþardýðý en önemli konular, okullar arasýnda kalite farklýlýðýný en aza indirmek, nitelikli öðretmen yetiþtirmek, öðretmene sýnýfta özerklik saðlamak ve sürekli geliþim. Singapur ve Güneydoðu Asya’da yaþanan büyük ekonomik geliþme ve eðitime yapýlan yatýrýmlar PISA (Uluslararasý Öðrenci Deðerlendirme Programý) sýnavlarýnýn sonuçlarýna da yansýyan parlak neticeler verdi. PISA’da en iyi sonuçlarý alan Finlandiya ile çok farklý eðitim yaklaþýmýna sahip olmalarýna raðmen baþarýlý olmalarýný saðlayan; kültürel, ekonomik ve tarihsel geçmiþlerine uygun bir yaklaþýmý dünyada eðitimde yaþanan geliþmelerden uzak kalmadan geliþtirmeleri oldu. ABD ise üniversite düzeyindeki liderliðini önceki kademelere hiçbir dönem yansýtamadý. Reform yapan ülkeleri baþarýlý kýlan ise ne yaptýklarý deðil, nasýl yaptýklarý.”