Okuyucularla Hasbihal: ‘15 Temmuz Darbe Hýyaneti', Yeniçeriliðin hortlamasýydý; liderin þecaatini gören halkýmýz da daha bir korkusuz davrandý..


Erzurum'dan Mahmûd Sâlikoðlu isimli tarih öðretmeni okuyucum uzun mesajýnda diyor ki: 'Bir yazýnýzda, 'Kontrol edilemeyen güç, güç deðildir, önüne geleni yýkan bir sel olur..' diye, buna örnek olarak 'Osmanlý Devletinin elinde yüzyýllarca emsalsiz denecek derecede bir savaþ gücü olan Yeniçeriliðin, Devlet'in zayýfladýðý zamanlarda toplum için bir kanserli hücre haline geldiðini ve nihayet 1826'da, Yeniçeri Ocaklarý'nýn topa tutularak yok edildiðini ve yakalanan yeniçerilerin Sultanahmed Meydaný'nda aðaç dallarýnda sallandýrýlarak öldürüldüðünü ve bu durumun halk arasýnda 'Vak'a'y-ý Hayriye' (hayýrlý Vak'a) olarak isimlendirildiðini' belirtmiþ ve sonra da, 'Evet, Yeniçerilik Ocaðý söndürülüp tarihin dehlizlerine gönderilmiþti ama Yeniçerilik zihniyeti yok olmamýþtý' demiþtiniz.

Sahiden de Yeniçeriliðin kaldýrýlýþýnýn 200. yýlýna yaklaþýldýðý bugünlerde, geriye dönüp baktýðýmýzda elindeki silâhý, o silâhýn sahibine kendi milletine çevirip, 'kurtarýcýlýk' sýfatýna bile bürünenlerin, Müslüman halkýmýza ne zulümler yaptýklarýný, ne acýlar yaþattýklarýný görmezlikten gelemeyiz.. Sadece 1920'lerden sonraki bütün darbelerin de, 15 Temmuz 2016'daki kanlý darbe hýyaneti gibi, bir Yeniçerilik Kalkýþmasý ve onu yeniden hortlatma çabasý olarak görülmesi gerekiyor..

Aðabey, tesbitlerinize genel olarak katýlýyorum. Beni þaþýrtan, Yeniçerilik'in zihniyet olarak bütün darbelerde hortladýðýna dair tesbitinizi, nice çevreleriz göremeyip o isyanlarý ve hýyanetleri basit bir kalkýþma olarak görmesidir. 1923-50 arasýndaki 27 yýlýn hesabý ayrý; 27 Mayýs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylûl 1980, 28 Þubat 1997, ve -2007'deki baþarýsýz teþebbüsten sonra- 15 Temmuz 2016'daki hain ve en kanlý darbeyi de büyütmeyelim diyen ve hattâ 27 Mayýs 1960 Darbesi'ni darbe deðil, 'sosyal uyanýþ' olarak deðerlendiren laik güçler, ellerine fýrsat geçse yeni darbelerini de 'sosyal uyanýþ' olarak göstereceklerdir..

Ama 15 Temmuz 2016 Hýyaneti karþýsýnda bütün ülkenin 'Erzurum' oluþunun gördük elhamdulillah..

-Evet, bu Erzurumlu öðretmen arkadaþýn coþkulu yazýsýný bu kadar özetleyebildim. Ve tekrar edelim ki önceki bütün darbelerde, liderler sadece can korkusundan deðil; belki, 'Aman, ben zarar görsem de memleket zarar görmesin..' gerekçesiyle de, darbecilere karþýsýnda direnme yolunu sergileyemediler. Ve halk da çaresizce evlerine çekildi.. 10 yýllýk Baþbakanlýðý sýrasýnda arkasýndan halk kitlelerin sel gibi aktýðý Adnan Menderes'in idâmý karþýsýnda bile kimsenin sesinin çýkmamasý da üzerinde düþünülecek bir durumdur.

Dahasý baþta Ýsmet Ýnönü ve etrafýndaki, kendi iddialarýyla, -sözde- 'aydýn'lar olmak üzere, niceleri o alçakça cinayetler karþýsýnda bir de alkýþçý oldu.. Hattâ, Ýsmet Paþa'nýn damadý, M. Toker'in, henüz Adnan Menderes'in cesedi soðumamýþken, intikam duygusunu yatýþtýramayýp onun aleyhine dergisinde yayýnladýðý yazýsýnda kullandýðý çirkin hakaret sözlerini burada tekrarlayamam. O 'ulusal damad' koro baþý olunca, gerisini tahmin edebilirsiniz.. Ve diðer darbelerde de o þirretlikler gözleri korkuttu..

Ama 28 Nisan 2007'de gece yarýsý Genelkurmay Baþkaný B. Anýt'ýn TRT ve bütün radyo-tv organlarýndan yayýnlattýðý, 'askerî muhtýra' ile týpký öncekiler gibi Erdoðan'a da baþ eðdireceklerini sananlarýn alný sert kayaya çarpýnca, bu kez de 15 Temmuz 2016'da kesin çözüm elde edecekleri hayaliyle ve Pensilvanya'deki þeyh bozuntusunun, (Haçlýlar ülkenizi iþgal etse bile, size zarar vermez..' sözleriyle Haçlýlarla ve de laik darbecilerle iþbirliði yaparak sergilenen alçak ihanet karþýsýnda, Erdoðan canýný ortaya koyarak meydana çýkýnca; halkýmýz da korkusuz, cesur bir lider bulduðunu gördü ve ona sahib çýktý ve 15 Temmuz 2016'daki son 'Yeniçeri Ayaklanmasý' da, inþaallah bir daha tekrarlanmaya cesaret edilemeyecek þekilde tarihe gömüldü. O hýyanet karþýsýnda direnirken can veren 15 Temmuz'un bütün kurbanlarýna rahmet niyazlarýmla..

Ýstanbul'dan Subhî Serdâr isimli okuyucu diyor ki: 'Türkiye'de, Erdoðan'ýn zaferiyle noktalanan son seçimler öncesinde Muhalefet lideri Kýlýçdaroðlu'nun, 'Ýktidarda geldiðimizde Ukrayna- Rusya Savaþý'nda Ukrayna tarafýnda yer alacaðýz..' diye açýk söylemleri, Amerika ve özellikle Batý Avrupa'daki müttefiklerini, KK ve müttefiklerine büyük destek vermeye sevketmiþti.

Geçen hafta Baþkan Erdoðan'ýn, Ukrayna Devlet Baþkaný Zelenskiy'yle yaptýðý görüþme sonrasýnda yaptýðý resmî açýklamasýný dinlerken; Rusya'ya da, Amerika'ya da ve diðer emperyalist güç odaklarýna da ayný mesafede durup ve saðlýklý bir diplomasi sergilemesi dolayýsýyla, 'Elhamdulillah..' dedim.

Çünkü Rusya'nýn 10 yýl öncelerde Kýrým'ý ilhak ettiðini açýklamasýna o zamandan beri devamlý karþý çýkan Erdoðan, ayný söylemi dün de tekrarladý ve Ukrayna'nýn toprak bütünlüðünün korunmasý gerektiðine vurgu yaptý; böylece Putin'in Ukrayna'da askerî olarak ele geçirdiði yerlerin tanýmadýðýný da ifade etmiþ oldu.

Ayrýca Tayyip Erdoðan'ýn Ýsveç'te, üstelik mahkeme ve polis makamlarýnýn izniyle tekrarlanan, 'Kur'ân yakma' alçaklýðý baþta olmak üzere Ýslâm düþmanlýðý konularýnda seyirci kalmýyacaðýný Litvanya'daki NATO Zirvesi'nde de açýk açýk beyan ve Müslüman halkýmýzý hakkýyla temsil etmesine de teþekkürler..

-Evet, bu dinleyicimiz de böyle dile getirmiþ duygu ve düþüncelerini.. Müslüman halkýn inançlarýna saldýrýlmasý karþýsýnda, Türkiye'den uluslararasý platformlarda Özal, Erbakan merhûmlarla Erdoðan dýþýnda böylesine samimî þekilde tavýr sergileyen birilerini görmemiþti millletimiz, 100 yýldýr.. (Hatýrlayalým ki Ýsveç'in bu konularda çok özgürlükçü olduðunu iddia etmesine raðmen, ayný Ýsveç makamlarý Tevrat yakmak için Ýsveç Polisi'ne müracaat eden bir provokatöre, kýþkýrtýcýya ayný izni vermemiþlerdir.)

Konya'dan Ali Silleli isimli okuyucu diyor ki: 'Dar gelirli kesimleri hayat pahalýlýðýna ezdirmemek' cümlesinden olmak üzere, iþçi ve memurlara ve son olarak da emeklilere verile 'ücret veya maaþ artýrýmý'nda kullanýlan 'seyyânen..' yapýlan düzenlemelerin ne olduðu tam olarak anlaþýlmasa bile yine de iyi bir þey olduðu anlaþýlýyor. Ama bu 'seyyânen' yapýlacak ve 'refah payý' olarak da anýlan ek yardýmlarýn emeklilere de tanýnmasý gerekmez mi? Ve en azýndan o 'seyyânen' denilen ek yardýmlardan emekli memurlar da mahrum býrakýlmasak, olmaz mý? Kaldý ki bu yardýmlar henüz vatandaþýn eline geçmeden piyasada o zamlarý aþan mikdarda fiyat artýþýna gidildi. Herkes gibi ben de 'Bu fiyat artýþlarý önlenmeli..' diyorum, ama bunun nasýl olacaðýný bilmiyorum. Ayrýca ben de dükkan sahibi olsam, artan fiyatlarý dengelemek adýna ayný çareye baþvururum herhalde.. Ne dersiniz?'

--'Seyyânen..' kelimesi, 'eþit olarak..' mânasýnda bir terim..

Dar gelirlilere gerçekten de faydalý bir uygulama.. Çünkü bütün maaþlara, farz-ý muhal, yüzde 20 zam yapýlsa, 30 bin lira maaþý olanýn parasý 6 bin lira artýyor, 10 bin lira olanýn maaþýnda ise 2 bin lira artýþ oluyor. Yani maaþý yüksek olanýn eline yüksek, düþük olanýn eline ise düþük mikdar para geçiyor.

'Seyyânen'de ise.. Zam mikdarýna ek olarak, 'Seyyânen 8 bin lira' verildiðinde ise; bu para, 30 bin lira maaþý olan için de 8 bin lira artýyor, 10 bin lira maaþý olan için de 8 bin lira.. Yani maaþý yüksek olanda az, maaþý düþük olanlarda ise neredeyse, maaþýna yakýn bir artýþ..

Ýþbu 'Seyyânen..' uygulamasý, emeklilere memurlar için de evet, düþünülmeli..

Fiyat artýþlarýný kontrol edilmesi isteðiyse, evet umumî bir istek; ama nasýl olacaðýný kim söyleyebilir? Herhalde en iyi çare, herkesin harcamalarýný üçte bir kadar azaltmasý.. O zaman mallarýn elde kalacaðý korkusu fiyatlarý daha etkili þekilde düzenleyecektir..

Bir okuyucu da, bir yazýmda niçin Elazýð deðil de 'El'aziz' diye yazdýðýmý soruyor?

- Doðrusu o da, onun için.. Çünkü tarihen o þehir, 1860'larda Sultan Aziz zamanýnda kurulduðundan, 'Mâmûre-t-ul'aziz' ismi verilmiþti ve kýsaca, 'El'Aziz' deniliyordu. Ama 1930'lu yýllarda ise Elazýð denildi ama nereden geliyor ve ne demekti; bilmiyorum.