23 Þubat 1979 Cuma günü Fatih Câmii'nde kýldýðý Cuma namazýndan çýktýðý sýrada kalabalýðýn içinden kimliði belirlenemeyen bir kiþinin sýktýðý bir kurþunla vurularak öldürülen (inþaallah þehîd olan) Metin Yüksel'in fâni hayattan ebedî hayata geçiþinin 44. yýldönümü dolayýsýyla, o vurulma noktasýnda bir anma toplantýsý yapýldý, dün.. Yaklaþýk 250-300 kadar gönüldaþlarýnýn katýlýmýyla..
(Ki soðuk bir kýþ günüydü. Cuma namazýndan gelmiþ, tirajý 40 bini aþan haftalýk 'Tevhîd' dergimizin Kumkapý civarýndaki bürosunda yeni sayýya son þekli vermekteydik. Bu arada arkadaþlarýn hazýrladýðý sýcak çorbayý da içerek ýsýnmaya çalýþýyorduk. (merhûm) Yýlmaz Yalçýner ve (merhûm) Sedat Yenigün ve diðer arkadaþlarla.. Tam o sýrada, (merhûm) Mehmed Ali Tekin gelmiþ ve 'Metin'in Fatih Camii'nden çýkýþta vurularak öldürüldüðünü' bildirivermiþti.. O günlerin hikâyesini o günlerdeki yazýlarýmda etraflýca anlattýðýmdan tekrarlamýyorum).
Önce son deprem felâketinde dünya hayatýna veda edenler için 'gýyabî cenaze namazý' kýlýndý ve rahmetli Metin için de dualar edildi. Daha sonra Metin'in tam vurulduðu ve kýrmýzý bir parkelerle iþaretli noktaya gelinerek programa orada devam olundu ve Kur'an-ý Kerîm okundu, konuþmalar yapýldý.
Yapýlan konuþmalarý dikkatle dinledim.
Bir genç arkadaþ, 44 yýl öncelerinin bir þemasýný çýkarmaya çalýþýyordu konuþmasýnda.. Ve ancak Metin'in 'katledilmesi'nin ardýnda Amerikan Gizli Ýstihbarat Teþkilatý CIA'in elinin olduðunu iddia etti. Kezâ 5 Temmuz 1980'de Fatih- Akþemseddin Caddesi'nde katledilen yakýn çalýþma arkadaþýmýz Sedat Yenigün'ün vurulmasýný da ayný odaklara baðladý ve o tarihten 2,5 ay kadar sonra sahnelenen '12 Eylül 1980 Askerî Darbesi'nin de bu katletmelerle direkt bir baðýnýn olduðu ifade edildi. Bu konuþmayý yapan arkadaþýn kim olduðunu sorduðumda, 'Erbakan'ýn oðlunun partisi YRP'nin gençlik teþkilatý sorumlularý'ndan birisi olduðu söylendi.
Bu iddia ne kadar doðruydu?
'Öyle bir etki asla yoktu..' denilemez, ama Ýslâmî camiayý daha bir sarsacak çapta olsa da sadece 2-3 kiþinin o katledilmesi hadiselerinde direkt CIA vs. gibi dünyaca çok ünlü bir karanlýk cinayet merkezlerinin zikredilmesini doðrusu soru iþaretiyle karþýladým. Çünkü böyle bir iddia genç nesillerin dikkatlerini arttýrmak için söylenmiþ olsa bile ortada net bir belge ve bilgiye sahip olanlar var mý bilmiyorum ama bunu söyleyenler kendilerinin bunu bildiklerini ýsrarla belirtiyorlardý..
Bu vesileyle hatýrlayalým ki, 1980 Askeri Darbesi öncesinde özellikle de 1977'lerden sonra o günlerde ülkede günlük olarak ortalama 25-30 kiþi öldürülüyordu. Her cenahtan ve özellikle de 'Solcu' ve 'Ülkücü' denilen kesimlerden olmak üzere.. Bu gibi yaygýn anarþi ve terör eylemlerinin dýþ mihraklarca yaptýrýlmýþ, en azýndan tahrik edilmiþ olmasý elbette mümkündü.
Ama unutmayalým iç mihraklar da daha az etkili deðillerdi. Nitekim 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi'nin yapýlmasýndan sonraki 2. Ordu Kumandaný Org. Bedrettin Demirel, daha sonra yayýnlanan hâtýrâtýnda, 'Aslýnda askerî müdahaleyi Temmuz-1979'un ilk haftasýnda gerçekleþtirmeye karar vermiþtik; ama halkýn askerî darbeye karþý çýkmak ihtimalini bertaraf etmek için halk kitlelerinin, 'Ordu nerede, niye müdahale etmiyor?' demek noktasýna getirilmesi için anarþi ve terör hadiselerinin arttýrýlmasýna karar vermiþtik ve bunun için o askerî müdahale ve darbe planýnýn uygulamaya konulmasýný 15 ay kadar ertelemiþtik..' þeklinde yazmýþtý özet olarak.. Ve o 15 ay içinde de yaklaþýk 5 bin kiþi daha anarþi ve terör hadiselerinde öldürülmüþtü. Ki, öldürülenlerin de geliþi güzel deðil iki tarafýn faaliyetleri içine yer alan veya etkili olanlar arasýndan seçildiði anlaþýlýyordu.
Benzer tesbitler '12 Eylül Darbesi'nin lideri Org. Kenan Evren'in hâtýrâtýnda da vardýr ve o da, ordunun da kavganýn içine çekilmemesi için; o terör eylemlerinin 'Solcu ve Ülkücü' taraflar arasýnda cereyan etmesini kontrollü olarak, 'bir soldan- bir saðdan ..' þeklinde kurulan bir kan dengesini gözetlediklerini ancak daha sonra devreye, 'Ýslâmî eðilimli olanlarýn girmekte olduðunu da görünce, duruma müdahale etmek kararý aldýklarý..' kabilinden görüþler yazmýþtý..
Hâlbuki o dönemde genel olarak 'Akýncýlar' olarak nitelenen ve Ýslâmî talepleri olan genç kesimin o kanlý terör eylemleri içinde yoðun bir þekilde yer aldýklarý söylenemez. 'Akýncýlar'ýn o kanlý terör eylemlerine katýlmamasý için merhûm Erbakan'ýn kesin emirler verdiðine bizzat þahid olmuþuzdur.. Ve þimdi 40 yýlý aþkýn bir zamandan geriye bakýldýðýnda merhûm Erbakan'ýn o dikkat ve hizmetini þükranla anmak gerekir.. Ki, o sýrada bazý Müslüman gençler diðer eylemlere katýlan taraflarca tahkir ediliyor, 'korkaklar' olarak niteleniyorlar ve bu gibi tahriklerden etkilenen bazý gençler, o zamanki büyük kargaþa, kaos, anarþi ve kan ortamýna cevval bir þekilde katýlmak istediklerinde bile merhûm Erbakan Hoca'nýn kesin 'hayýr'ýyla karþýlanýyorlardý.
Rahmetli Metin'in anma toplantýsýndan sonra birçok kadîm âþina simâlarla bir araya gelmek, uzunca sohbet etmek imkâný da oldu..
Bunlardan bazýlarý da Fatih Erbakan'ýn YRP'sinin bazý birimlerde baþkanlýk derecesinde siyasî faaliyetler yapan arkadaþlardý. Onlarla da daha bir uzunca sohbetler ettik..
Bu çizgideki arkadaþlardan birisi, '29 Ekim 2023 tarihinin çok önemli olduðunu' söyledi.. 'Nasýl yani?' dediðimde, o zaman, 'M. Kemal'in ýslak imzalý vasiyetnamesindeki isteðe göre, bu 100 yýllýk uygulamanýn sürdürülmesi için 'Meclis'de yeni bir oylama yapýlmasýnýn istendiði' gibi bir iddianýn, ciddî imiþ gibi anlatýldýðýný hayretle müþahede ettim.. 'Son 100 yýlý az çok tetkik eden birisi olarak böyle bir iddiaya asla ciddiyetle bakamam..' dediysem de, onlar inandýrýlmýþlardý.. Üstelik bu iddialarý söyleyen arkadaþ, dünya görmüþ, belli yüksek tahsil merhalelerinden geçmiþti. Sonra birisi, 'Abi, bu iddialarý Ýslâmî konularda marksist yorumlar yapan birileri var ya, o üretiyor..' deyivermiþti..
Bu arkadaþlardan bazýlarýyla dünlerde camiamýz arasýnda saygý duyulan Karamollaoðlu, Davudoðlu ve Babacan gibilerin bugün bulunduklarý, durduklarý noktalara da deðindik. Onlar da, onlarýn Müslüman halký hayal kýrýklýðýna uðrattýklarýný belirtiyorlardý. Birlikte hayýflandýk, hem kendi geçmiþteki þahsiyetlerine beslenen saygý için, hem de basitin basiti siyasî hýrslarýný tatmin için girdikleri entrikalara..
Ama o arkadaþlardan birisi, bu arada, Fatih Erbakan'ýn da C.Baþkanlýðý'na aday olup seçime katýlacaðýný söyledi. 270 bini aþan bir üyelerinin olduðuna göre, gerekli olan noter tasdikli 100 bin imzanýn bulunmasýnýn zor olmayacaðýný ifade etti. 'Kazanacak mýsýnýz?' dedim; 'Yok elbette, ama seçimin ikinci merhalesinde tarafýmýzý belli ederiz, gücümüzü de objektif olarak ortaya koyarýz..' dediler.
'Ýyi de, Karamollaoðlu ve ötekilere kýzdýðýnýza göre, sizin hareket de ayný olumsuzluklara hizmet etmeyecek mi?' dedim ama konuþmayý sürdürmekte bir fayda da yoktu..