Okuyucularla Hasbihal: ‘Darbe ve dâraðaçlarýyla hükmetmek hastalýðý, þifâsýzdýr

Bu haftaki 'Okuyucularla Hasbihal'e, Çanakkale'den Zâkir Keleþ'ýn mesajýyla baþlayalým. Okuyucumuz, mesajýnda: 'Gecenin üçünde yine telefon çalsýn, darbe oluyor desinler ayaða kalkar fýrlarým, kim yaptýðýyla ilgilenmem. Ama derlerse ki 'gençler yapýyor, bütün partilerdeki gençler, 40 yaþýn üzerindeki bütün siyasiler tasfiye olacak.' Ben o darbeye teslim olurum. Ben böyle bir darbeye razýyým.' diyen ve resmen darbe tarafdarý ve anarþizm heveslisi olduðunu en net þekilde ortaya koyan kiþinin, ülkemizin en büyük Muhalefet Partisinin lideri 'ÖÖ'olmasý, bu ülke için büyük talihsizliktir. Bu kadarýna da 'Yuhh!..' olsun.' diyor.

-- Evet, bu okuyucunun tesbiti böyle. 'Baþtan bozuk olan, zamanla düzelmez.' deyip geçelim.

*Washington'dan Mustafa Remzi Kanlýcalý diyor ki: 'Amerika'da, 5 Kasým 2024 günü, yani, 7,5 ay kadar sonralarda yapýlacak olan 'Baþkanlýk seçimine Cumhuriyetçi Parti'den aday gösterileceði neredeyse kesinleþen (79 yaþýndaki) eski Baþkan Trump, 'Seçimi kaybedersem, Amerika kan banyosuna girer.' tehdidini savurdu, geçen hafta...

Nasýl bir 'gücetapar' olduðu bilinen Trump'ýn o sözünden hemen sonra, Türkiye'deki Muhalefet lideri, 'ÖÖ' de Türkiye'de yeni darbelerin peþin alkýþçýlýðýný yapýyor.

--...

*Bingöl'den Barýþ Kaymakçý ise ilginç bir hatýrlatma yapýyor ve diyor ki: 'Bu günlerde, siyasî konuþmalarda 'dem' kelimesi çokça kullanýlýyor da, bu 'dem' kelimesinin 'kan' mânasýna geldiðini düþünen pek yok. Halbuki, hem 50-100 yýl öncelerdeki edebiyatýmýzda ve hukuk metinlerinde, hele de ceza hukukunda 'hakk-ý dem' (kan hakký) deyiminin çok kullanýldýðýný görürüz de, bir siyasî partinin kendisine, Arabça, Farsça ve Kürdçede ortak mânada , 'dem' / kan kelimesini isim olarak almasýna niye dikkat edilmez?

--Evet, bu okuyucumuzun dikkati çektiði nokta, sahiden de önemsiz midir?

*Bir okuyucu ise, Prof. Ö. Ercan'ýn Ýskeçe'ye yaptýðý bir geziden bazý noktalarý aktarmýþ. Buna göre; '17 Mart-Ýskeçe Festivali'ni görmeye gitmiþler, bir gezi programý çerçevesinde. Yunan güvenlik güçleri, Türkiye'den gelen araçlarý Ýskeçe'ye sokmamýþ.

17 Mart festivali, 1821'de Baþpiskopos Germanos liderliðindeki Hristiyan Rum halkýnýn Osmanlý Müslüman halkýna karþý kanlý bir isyaný baþlattýðý gün için yapýlýyor. O isyanda 70 bin kadar Osmanlý vatandaþý Müslüman katledilmiþtir.

Ýsyan güçlükle bastýrýlýr, Germanos, Ýstanbul'a getirilir ve Fener Patrikhanesi'nin ünlü Orta Kapýsý önünde asýlýr. Ve o kapý hâlâ da kapalýdýr, orada bir Müslüman lider asýlmadýkça açýlmayacakmýþ.

1828'de Rusya'ya yenildiðimiz bir savaþ sonunda, Edirne Andlaþmasý'nda Rusya'nýn dayatmasýyla Mora Yarýmadasýnda Yunan Krallýðý kurulur ve kral yapýlacak kimse bulamadýklarýndan, Almanya'dan Bavyera Prensi Otto getirilir, Kral yapýlýr, o da Atina'ya büyük törenlerle girer.

Ve bizim halktan da niceleri, cedlerimizin öldürülmesi þerefine tertip olunan festivallere katýlmak için gider festivali görmeye, bu tarihî arka plânýný düþünmeden.

--..

*Ferhat Karasari isimli okuyucumuz da uzuuun mesajýný özetle þöyle diyor temennilerini de dile getirerek:

Selahaddin bey kardeþim, Devlet Bahçeli beyin ýrkçýlýk ve soy üstünlüðü gibi iddialara karþý çýkan ve üstünlüðün ancak taqvâ ile olduðuna dair sözlerini aktarmýþsýn; Devlet Bey'i tebrik ederim. Ama yetmez, fiiliyata da geçirmeli ve sözlerini tekrar tekrar her yerde dile getirmeli. (...)her türlü ýrkçýlýk ve kavmiyetçiliðin hepsine de açýkça, karþý çýkmalýdýr...

--...

*Ahmed Altýndað isimli okuyucu da Bahçeli'nin Erdoðan'a yaptýðý 'milleti yalnýz býrakma.' çaðrýsý üzerine özetle þöyle diyor: 'Bence Tayyib Bey, Türkiye'nin yönetim mekanizmasýnýn baþýnda ve ülke tam baðýmsýz olana kadar kalmalý.'

--..

*Nazmi Uçkan isimli okuyucu da, 'CHP zâhiren hiçbir seçimde kazanmadý,

ama, hiç kaybetmiyor!. Çünkü, onlarýn kurduðu düzen devam ediyor.' diyor, özetle.

*Ali Diyarbekrî isimli okuyucu da 'Biraz sokaklara inseniz de asgarî ücretle geçinenlerin hallerine bir baksanýz...' diyor, özetle.

--Muhterem kardeþim, bu kardeþiniz sizin zannettiðiniz gibi halkýn dýþýnda deðil ki, halka içine inen birisi olsun.. Ve bahsettiðiniz noktalara Tayyib Bey'in gözünü kapadýðýný söylemek de haksýzlýk olur. Ve 14-15 milyonun yaþadýðý bölge korkunç bir depremle sosyo-ekonomik açýdan mahvolunca ve 700 bin mesken yýkýlýnca, fakirleþme olmayacak mýydý? O faciayý unuttuk, neredeyse hatýrlamýyoruz bile.

*S. Carolina'dan Prof. Necati Bey, þöyle yazýyor, özetle: Gazze konusunda buradaki Müslümanlar çok þey bekliyorlardý, Tayyib Bey'den.

*Necati Hoca, bu konuda, 22 Mart akþamý Ýstanbul'da Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan'ýn STK temsilcilerinden 40-50 kadar davetliye verdiði iftarda, bu satýrlarýn sahibi de bulundu. 2 saati aþkýn bir süre boyunca yapýlan deðerlendirmeleri yarýnki yazýmda özetlemeye çalýþayým, inþaallah...

*