Mübarek Ramazan'ýn bu ilk 'Okuyucu Hasbihali'nde birkaç okuyucunun yazdýklarýný paylaþalým. *Ýstanbul'dan Lâtif Yaylalý isimli okuyucu diyor ki: 'Evvelki gün, yani 15 Mart Cuma günü Ýstanbul- Fatih'te Cuma namazýna gittim. Cami týklým týklým doluydu ve hutbede de Müslümanlarýn temel meselelerine deðinildi. Ama birileri, o kalabalýk cemaati fýrsatýný kaçýrmak istemeyen 10 -200 kiþi kadar bir topluluk, Camiin ana giriþ-çýkýþ kapýsýnýn önünde Gazze Faciasý' konusunda seslerini yükseltmeye çaðýrýyorlardý, sadece siyah-beyazlý 'Tevhîd' bayraklarýyla. Bu yapýlana sadece saygý duyulur elbette. Ancak, bu grubun hedefi, Gazze'yi vesile yaparak, Tayyib Erdoðan'a darbe vurmaktý. Yüksek gerilimli konuþmacý arkadaþ, 'Gazze'de olup bitenler karþýsýnda kýlýný kýpýrdatmayanlar, bir oy fazla alabilmek için bütün ülkeyi köþe-bucak dolaþýp duruyorlar.' gibi bir cümle kuruyor ve hedefin kim olduðunu anlamayanlar olursa dercesine, bir pankartta da, kocaman harflerle, 'Erdoðan sana sesleniyoruz.' yazýsý göze çarpýyordu.
Ve bunlarýn kim olduðunu anlamaya çalýþýrken, isimleri (Hizb-üt... ' diye baþlayan -sözüm ona, radikal- bir cemaat) adýna açýklama yaptýklarýný iþitince, oradan hemen ayrýldým.
Bu kesimi biliyorum. Bu gibileri ikna ve ikaz için nasýl bir usûl tavsiye edersiniz?
-- Evet bu okuyucunun sorusuna cevap vermek kolay deðil. Bazý kiþi ve gruplar vardýr ki, onlara her ne söylesen kolayca deðiþmezler ve mesajlarýný iletebilmek için, 'Siz en iyisini yapmýþsýnýz, tartýþmadan, orayý terk etmiþsiniz. Tayyib Erdoðan, Gazze ve Filistin konusundan ayrý olarak, Keþmir, Doðu Türkistan veya Arakan Müslümanlarýnýn mâruz kaldýklarý zulüm gören Müslümanlarýn ve hattâ baþka mazlum halklarýn da seslerini yükselten nâdir liderlerdendir, dünyada. Sözünü ettiðiniz grup ise, kendilerinin Gazze Müslümanlarý için mücadele verdiklerini söylerken, Gazze Müslümanlarý konusunda, Tayyib Bey'i Gazze konusunda hiç bir þey yapmamakla suçluyorlar. Evet, Hz. Peygamber (S) , 'Bir haksýzlýk ve zulüm karþýsýnda Müslümanlarý, o haksýzlýklara karþý fiilen, olmazsa, lisanen; onu da yapamazlarsa, en azýndan kalben buðz etsinler' mealinde bir yol gösteriyor.
Tayyib Bey bunlarýn en azýndan kalbî buðz ve lisanen itiraz þýklarýný dünya diplomasi sahnesinde en açýk þekilde izhar ediyor. Ama askerî müdahale konusunda, muhatabýnýz sadece Siyonist haydutlar çetesi Ýsrail rejimi deðil, baþta Amerikan emperyalizmi olmak üzere bütün bir mâlum dünyadýr. O Siyonist çete de sýrf bu yüzden cür'etlenerek yapýyor o barbarlýklarýný. Sýrtýnda yumurta küfesi olmayanlar atýp tutabilirler, ama tedbir ve yöntemleri var mý ve varsa söyleyebiliyorlar mý?
*Sakarya'dan Ýhsan Tuncer diyor ki: 'Bir merhûm liderin oðlu olmaktan baþka hiç bir özelliði olmayan bir arkadaþýn arkasýndan giden bir kýsýn safdil kimseler var, seçimde, kendi gruplarýnýn adaylarýnýn kazanmasý ihtimal dahilinde olmadýðý halde, sýrf, Tayyib Erdoðan'ý seçimde yenilgiye uðratmak için, mâlûm laik muhalefetin hazýrladýðý tuz çorbasýna, bir tuz de bizden olsun.' dercesine tuz serpmeye çalýþýyorlar. Ve 'Ahh, bizim liderimiz iktidarda olsaydý, orduyu hemen savaþa sokardý.' diyorlar. Onlardan birisiyle sâkin-sakîn konuþmaya çalýþtýysam da, muhatabým hâlâ atýp tutmaya devam edince, 'Kardeþim, o kadar güçlü liderlerden hangisi, darbecilere karþý durabildiler?' demekten kendimi alamadým.
--Siz siz olun, muhterem kardeþim, sabredin, tahrik edici sözlere ayný þekilde karþýlýk vermekten sakýnýn derim.
*Almanya'dan Kerime Erkiletli isimli haným okuyucu diyor ki: 'Son zamanlarda Yemen'de 'Husîler.' denilen bir taifenin adýný, özellikle Kýzýl Deniz'i Hind Okyanusu'na baðlayan Bâb'ul-Mendeb Boðazýndan geçen gemilere fýrlattýklarý füzelerle sýk sýk duyuyoruz. Kim bunlar ve hangi mezhebdendirler ve gerçekten de Müslüman dünyasýna düþmanlýk yapanlara, çaðdaþ Haçlý veya Moðol Ýstilacýlarý'na karþý baþarýlý olabilirler mi?'
--Bu haným kardeþime belirteyim ki, baþarýlý olmak veya olmamak konusu ince bir konudur. Önemli olan, aklen alýnmasý gereken tedbirleri aldýktan sonra, haklý olunduðuna inanýlarak verilen bir mücadeleye atýlanlarýn, haklý çizgiden uzaða düþmeden mücadele etmeleridir.
Husîler, Yemen'in en sarp, daðlýk yörelerinde yaþayan bir taifedir ve onlarýn hayatýnda savaþmak, gülük hayatýn vazgeçilmezidir. Husî demek, Hus bölgesinden, veya Hus kabilesinden olmak mânasýndandýr: bir kimseye, Maraþlý, Adanalý, Yozgatlý demek gibi bir isimlendirmedir.
Husî'ler Ýslam'ýn Þia yorumunun '5 Ýmam mezhebi'ne, Zeydiye mezhebine baðlýdýrlar. (Bir de Ýslam'ýn Þiî yorumunun '7 Ýmam inancý'na sahib olan Þiî Müslümanlar vardýr ki, onlar da Ýsmailiye diye anýlýrlar. Onlar da daha çok Pakistan ve Hindistan'da ve biraz da Afrika'da yaþarlar.)
500 sene öncelerde Þah Ýsmail'in çabalarýyla ve hattâ aðýr baskýlarýyla halkýn büyük ekseriyeti þiîleþtirilen Ýran'da, hâkim olan þiî Ýslam yorumu ise, 12 Ýmam Mezhebidir ve '5 ve 7 Ýmam mezheblerini sapkýnlýk' olarak deðerlendirmektedirler.
*