Okuyucularla Pazar Hasbihali… Halkýnýn sadece aslî deðerlerine deðil; günlük hayatýna da bu kadar yabancý liderlerin ‘traji-komik' gösterisi!'

Ýstanbul'dan Ýhsan Kömürcü, 6 Ocak günü Ýstanbul'da yaþanan ve haklý olarak 'traji-komik' diye nitelediði ve 'Büyük bir 'sosyal facia'dan söz etmek istiyorum.' diye yazdýðý uzun yazýsýnda, 'Ýnanýnýz, eleþtirmek için yazmýyorum. Bir faciadan haber vermek istiyorum.' diyor þöyle devam ediyor:

'Ýstanbul'da, 'Üsküdar-Çekmeköy 'arasýnda yaklaþýk 4-5 yýldýr çalýþan bir 'sürücüsüz' ve bir elektronik merkezden idare olunan, tam otomatik bir metro hattý var. Biz Ümraniye, Sancaktepe, Dudullu ve Çekmeköy mýntýkalarýnda yaþayan yüzbinler, belki milyonlar, her akþam eve dönmek için, Üsküdar Meydaný'nda kýþta-kýyamette, yaðmurda, soðukta, minibüs ve otobüs kuyruklarýnda saatlerce beklerdik. Bu metro hattý açýldý da rahata kavuþtuk.

Son üç sene boyunca da, Alibeyköy- Eyyub Sultan-Haliç -Unkapaný arasýnda da bir diðer 'sürücüsüz' metro hattý daha devreye girmiþti. Yüzbinler milyonlar da o hattan istifade ediyorlar.

Ve bu 'sürücüsüz' metro modeli, Kore, Japonya gibi Uzak Doðu ülkelerinde ve Avrupa'da da duyduðuma göre Ýspanya ve bizde vardý.

Bir de Dudullu- Bostancý arasýnda, AK Parti'li Belediye döneminde yüzde 75 kadarý tamamlanmýþ olan metro hattý'nýn geride kalan kýsmý, yeni Belediye idaresinin nihayet tamamlanabildi ve 6 Ocak günü törenle açýldý.. Ýstanbul Beld. Baþk. Ýmamoðlu'nun , bu hattýn açýlýþýna davet ettiði 'siyasî oyuncu'lardan Kýlýçdaroðlu, Meral Akþener ve A. Davudoðlu, bu 'sürücüsüz' metroya hayran kaldýlar. Bu elektronik -otomatik 'sürücüsüz' metronun kendiliðinden, Ýmamoðlu, nasýl çalýþtýðýný, duraklarda kendiliðinden nasýl durduðunu, kapýlarýn nasýl açýldýðýný, kapandýðýný KK Bey ve Meral Haným'a anlatýyor ve onlar da, milyonlarca insanýn yýllardýr bildiði bu yüksek teknolojiden habersiz olduklarýndan, hayret ve hayranlýk içinde hayretler içinde devamlý soruyorlar; 'Þimdi duracak mýyýz. Nasýl duruyor. Nasýl kendiliðinden nasýl hareket ediyor.' gibi komik sorularla bilgilerini arttýrýyorlardý. Demek ki, daha önce o konuda hiç bilgileri olmamýþ. Onlarýn, 'Aaa, çok güzeeel.' diye derin hayranlýk ifadeleriyle, ÝBB Baþkaný'na da bakýþlarý, söz ve mimikleri gerçekten de görülmeye deðerdi. Daha komiði ise, Meral Haným'ýn, hayranlýkta geri kalmamak için takdir duygularýný ve övgülerini belirtirken, 'Aaa. Aynen Paris gibi!' demesiydi.

Halbuki, -þimdi var mý bilmiyorum, ama-, daha geçen seneye kadar Paris'te yoktu, böyle bir sistem..

Benim söylemek istediðin, onlarýn bu hususlarda ilgisiz kalmalarý veya bilgisiz olmalarý deðil.. Haydi diyelim ki, halkýn günlük hayatýnýn uzaðýndaki meþgaleleri içinde, bilgi sahibi olamamýþlardýr.

Ama bunlarýn, bu ülkenin siyasî partilerinin liderlerinden bazýlarý. Ama ülkedeki yaþanan bunca bu modern geliþmelerden haberlerinin olmamasý tuhaf deðil mi?

Demek ki, KK Bey ve Meral Haným, 'Tayyib'in açtýðý o tünellerden, Marmaray'lardan, köprülerden geçmeyiz.' diye kendi aralarýnda bir tür protesto geliþtirmeye çalýþan sosyete kesimlerinden bir adým bile önde deðiller. Ki, Tayyib Erdoðan'ýn 1994'de ÝBB Baþkaný seçiliþinden sonraki ilk þok dalgasýný atlattýktan sonra, þimdi müteveffa olan bir ünlü kadýn gazeteci, 'Yav, bu Tayyib meselesini niye bu kadar büyütüyoruz ki. Alt tarafý Bld. Baþkaný deðil mi. Çöpümüzü toplayacak, suyumuzu getirecek, kanalizasyonlarýmýzý temizleyecek. O kadar dert edinmeyin.' diye yazmýþtý, o zamanlar.

Þimdi ise, bu ülkenin etkili muhalif siyasî oyuncularý, halkýn sadece aslî deðerlerinden deðil, günlük hayattaki meselelerinden de habersizler.

Daha da ilginç olan ise, Ýmamoðlu'nun, halkýn günlük hayatýndan habersiz liderlerine, bu 'sürücüsüz' otomatik metroyu, benzersiz bir ilk imiþçesine ballandýra-ballandýra anlatmasý. Öte yandan, ÝBB Baþkaný'nýn, ÝBB kamu ulaþým vasýtalarýndaki reklamlarýnda, vatandaþa, 'Teþekkür et!' ikazýnda bulunmasý ve sonra da 'öner, görüþ bildir.' demesi. Sen, senden öncekilere teþekkür ettin mi ki, Ekrem Efendi; vatandaþa 'Teþekkür et!' talimâtý veriyorsun?

Davudoðlu olsun, onlara, 'Kendinizi komik duruma düþürüyorsunuz, dostlarým, bu sistem 4-5 senedir var Ýstanbul'da.' deseydi, belki biraz, puan alýrdý.

Evet, iþte böyle. Meral Haným ve KK Bey, milyonlarýn 4-5 yýldýr bindikleri bu 'sürücüsüz' metro araçlarýna ilk kez binmiþler, bilgilendirilmiþler ve kendilerini, 'Aaa. Aynen Paris gibi.' diyerek, egzotik duygular içinde, mest olmuþlardýr. Ülkem için, 'traji-komik' bir durum.

*

**

*Çanakkale'den Tahsin Yýldýz yazýyor: Geçen haftaki sohbetlerinizden birinde, 'Rumeli dediðimiz topraklara Osmanlý Müslümanlarýnýn,

"Kerâmet gösterip, suya seccâde salmýþýz,

Yakasýn Rumeli'nin dest-i taqvâ ile almýþýz."

beytinde anlatýldýðý üzere, 1356'da Gelibolu tarafýna geçmesi, bugünkü materyalist-laik kafalarýn anlayamayacaðý bir durumdur' deyiþiniz, beni bir hayli düþündürdü.

Hele o sohbetinizde, 'Rumeli'nin, bize 500 yýl kadar vatanlýk etmiþ topraklarýn elimizden çýkýþýnýn hikâyesi, Endülüs'ün 785 yýl sonra elimizden çýkýþýndan daha hafif bir felâket deðildir.' deyiþiniz var ya, içimdeki kor ateþin üzerine gözyaþý akýtmama vesile oldu, teþekkürler.

Okuyucularla yaptýðýnýz bu sohbetlerinizin ilgi çektiðini bilmenizi isterim.

*

*Niðde'den Kerem Kazcýoðlu; ve Ýstanbul'dan F. Korkma; 'Geçtiðim ay, 'Þeb-i Arûs' törenleri' dolayýsýyla, Mevlâna üzerine çok konuþmalar dinledim ve yazýlar okudum. Onu hem beðeniyorum, hem de bazý yazýlarý ona yakýþtýramýyorum. Ne dersin?' diyorlar, birbirinden irtibatsýz olarak.

-Evet, Celâleddin Rûmî, medresede okumuþ, Ýslâmî bilgilerle mücehhez belâgati güçlü bir 'molla' . Ama kendisi, yazdýklarý- söyledikleri için, 'Ömrünü, (Hamdým, Piþtim, Yandým) diye üçe ayýrdýðýna ve muhatablarýný da, Sultanlar / Ârifler, edibler ve Âvam' diye üç tip olarak düþünerek yazdýðýný belirttiðine göre, ona, yakýþtýramadýklarýnýzý o kendi taksimâtýna göre deðerlendirmek de mümkün. Ayrýca, o zamanlar matbaa yoktu, kitablar nice kâtibler tarafýndan yazýlarak çoðaltýlýyordu. Bu yüzden, bazý nüshalarda olanlar baþka nüshalarda yoktur. Nitekim o müstansih denilen yeni nüshalarý yazýp çoðaltanlarýn, o nüshalara mâlûmatfurûþluk, bilgiçlik taslayýp kendileri de bir þeyler eklemiþ olmalarý mümkündür.

O halde, doðrularýný alýp, bize yanlýþ gelenleri ise görmezlikten geliriz.

*

*Konya'dan Âdil Koyuncu isimli okuyucu, 'geçenlerdeki bir yazýnýzda, Ege Denizi'nin ismini yunanca Egeius'tan geldiðini ve bu ismin, Türkiye'de 1941'den sonra resmîleþtiðini yazdýnýz. Bu denizin tarihimizdeki ismi, Akdeniz veya irili ufaklý yüzlerce ada ve adacýklardan meydana geldiði için Adalar Denizi imiþ. Beni þaþýrtan, nice Müslüman ailelerin, hattâ çocuklarýna bile Ege ismini hangi mantýkla verdikleri konusudur. Ne dersiniz?

-Kýsaca 'Ben de bilmiyorum.' diye cevap vereyim. Antik yunan mitolojisinden kim bilir hangi konu için o Egeius ismi verilmiþti, o konuda da rivayetler muhteliftir.

*

*Trabzon'dan Selim Atak, 'Aðabey, siz günlük siyasî polemiklere çok az giriyorsun, iyi de yapýyorsun. Ama, þu KK Bey dediðin kiþinin sevgi pýtýrcýðý halinde konuþmasý yok mu? Kimse inanmýyor. Ve geçen gün, üniversiteli bilmem hangi kadýnlar topluluðu derneðindeki konuþmalarý yansýtan videodan aktardýðýnýz görüþler var ya, hele aralarýnda KK. Bey'in partisinden m.vekili hanýmlar da dahil, 'O baþörtülü kadýnlar yanýmýzdan öyle bir gururla ve dik baþlý geçiyorlar ki, tahammül edilecek gibi deðil.' demeleri, KK Bey'in en net yalanlayýcýlarý.

Ne o, 'kimsenin yaþayýþ tarzýna karýþmazlarmýþ.'

Yersek, tabiî.

*