Bu haftaki 'Okuyucuyla Pazar Hasbihali'ni Almanya'dan Timur Demiroðlu kardeþimizin yazdýðý uzuuun deðerlendirmesine ayýrýyorum. Demiroðlu þöyle yazýyor, özetle: 'Yazýlarýnýzý dikkatle okuyor ve faydalanýyorum. Ve birçok þeyi yazmakta kendini, nasýl frenlediðini de hissediyorum. Ben 30 yýldýr Batý Avrupa ülkelerinde yaþayan ve sosyal bilimler alanýnda akademisyen olan bir Müslümaným. Bunu söylemek istemezdim, ama bazýlarý 'akademik titr'leriyle konuþmaktan pek zevk alýyorlar ve diðerlerine dudak bükerek bakýyorlar da onun için belirtiyorum..
Seçimler yaklaþýrken, taraflar elbette çok farklý þeyler söylüyorlar.. Her þeyden önce bir taraf 21 senedir yaptýklarýyla -yapabildikleri ve yapamadýklarýyla nesi varsa, onlar ortada.. Karþýsýndakiler ise, hep iktidardan uzak kimseler.. Yaptýklarý bir þeyleri olmadýðý için, elbette yapacaklarýna dair konuþacaklar ve de iktidarý suçlayacaklar; umutlar saçacaklar..
Bu konuda herkes tercihini kendisine göre ortaya koyacaktýr. Ama aktif siyasetçilerin dýþýnda bir de ülkenin iyiliðini istemek adýna videolar yayýnlayan güya tarafsýz kesimler var, sosyal medyada.. Ama onlar yeni nesillere öyle bir tablo çiziyorlar ve bir takým iddialar ve vaatlerle birlikte öylesine bir emperyalist dünya hayranlýðý dile getiriyorlar ki, insana, 'Pess, yani..' dedirtiyorlar.
Bunlardan o cenahýn kanaat önderlerinden ve liberal-sosyalist bir ekonomist olduðu söylenen bir kiþi oldukça yaygýn olarak paylaþýldýðý anlaþýlan bir videosunda, mutahablarýný ikna edebilmek için, kof bir Avrupa hayranlýðý yapýyor ve buna örnek olarak o dünyanýn zenginliðinin demokrasi sâyesinde olduðunu iddia ediyordu.. Yani bizde demokrasi olmadýðý için fakirmiþiz..
Kaldý ki eðer halk kitlelerinin hür tartýþmalarla oylarýný vermeleri açýsýndan bir özgürlük yok ise bu, Türkiye'deki 100 yýllýk ve de kanunla korunan bir 'tek adam' ve onun ilkeleri adýna diyerek kurulmuþ olan sistemin tartýlamaz oluþundan kaynaklanýyor..
Dahasý bu kiþi muhalefetin, silahlý bir mücadele veren bir terör örgütüyle iþbirliði yaptýðýný görmezlikten geliyor.. Gelsin de o terör örgütlerinin buradaki, Avrupa'daki uzantýlarýnýn veya Irak ve Suriye'de Amerikan emperyalizminin yardýmlarýyla palazlanarak hareket eden terör örgütlerinin lider ve diðer sözcülerinin ne gibi videolar hazýrladýklarýný internetten izlesin.. Yok, milleti 'salak' yerine koyuyor, eðer bunlarý bilmediðimiz sanarak söylüyorsa, kimin ne olduðunu anlamasý için aynaya bakmasýný tavsiye ederim.
Bu kiþi güya bir de akademisyenmiþ.. Örnek gösterdiði ülkelerin ismini veriyor; Ýskandinav ve Batý Avrupa ülkeleri ve Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya'yý demokrasiye örnek gösteriyordu.. Örnek gösterilen ülkelerin içinde, bir kýsmý sadece son 100 yýldýr krallýkla idare olunmayan Almanya, Fransa, Ýtalya, Portekiz gibi ülkeler.. Ki, bu ülkelerin her birisi de, evet, 100 yýl öncelere kadar krallýklarla idare ediliyorlardý.
Diðerlerine bakalým, Ýskandinav ülkeleri Norveç ve Ýsveç krallýkla idare olunuyor.. Danimarka, Hollanda, Belçika, Ýspanya, Ýngiltere hepsi de krallýkla idare olunuyorlar; ne demokrasisi!. Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya ülkeleri ise direkt Ýngiltere'den gönderilen Genel Valilerce yönetilen ülkeler.. 3. Charles olarak tahta çýkan Ýngiliz kralýnýn annesi, Kraliçe'nin 70 yýllýk hükümdarlýðýndan sonra 8 ay kadar önce ölmesinden sonra 6 Mayýs günü tertiblenen Taç Giyme törenindeki komikliðe varan derecedeki korkunç þatafatlý altýn saltanat arabasýnýn ve bütün o görkemli merasimlerdeki parýltýlardan, yansýyanýn gerçekte Ýngiliz emperyalizminin asýrlar boyu ezdiði fakir dünya halklarýnýn kaný olduðunu da görürlerdi..
Þahsen sözünü ettiðim bu kiþiyle bir TV programýnda tartýþmak isterdim.. Çünkü hem kendisini, hem de halkýn içinden tarafdar olduðu kesimleri yalanlarla ve hayalî ve de kof bilgilerle aldatýyor, kendisi de bir þey bilmiyordu..
Ona demek isterim ki, 'Efendi, Avrupa'nýn zenginliði, hele de son 300 yýla varan ve buhar gücü'nün keþfinden sonra geliþen sanayi devriminden sonra, özellikle teknoloji açýsýndan geri kalmýþ ülkelerin zenginliklerinin sömürülmesi yoluyla elde edildi, demokrasi yoluyla deðil..'
Ve bugün onlarýn nisbeten huzurlu toplumlar olarak görünüþleri de, sömürülen zenginliklerle toplumlarýný doygunluk sýnýrýna getirmiþ olmalarýndandýr. O doygunluk sýnýrý biraz zorlansýn, sosyal sýnýflar arasýnda uçurum biraz açýlsýn, onlarýn yeniden 1920'lerden sonra yaþanan ne büyük sosyal çalkantýlarla, faþist veya komünist rejimlere dönüþüvereceði görülür.. Hitler, Mussolini, Franko ve Stalin ve daha baþkalarý liderliðindeki toplum düzenleri durup dururken ortaya çýkmamýþtý.
Þimdilerde Fransa'da yaþanan huzursuzluklar da bunun göstergesi.. Macron, Türkiye'ye durup dururken kýzmýyor çünkü biliyor ki Afrika'nýn, Fransýzca konuþan bütün ülkelerindeki sömürü musluklarý, Erdoðan Türkiye'sinin yardýmýyla bir bir kapatýlýyor Fransa'nýn yüzüne.. Bu gerçeði, Türkiye'nin muhalefet cenahý görmek bile istemiyor.. (Geçen akþam, ihtiraslarýnýn zebûnu ve körlüðüyle Kýlýçdaroðlu'nun peþine týpýþ -týpýþ takýlan Davutoðlu'nu dinledim, yayýnladýðý bir videodan.. Kendisinin Prof. olduðunu ve hattâ AK Parti'nin eski Genel Baþkaný ve eski Baþbakan olduðunu hatýrlatarak ve yine Baþbakan havasýnda ve amirane konuþuyor ve Erdoðan'ýn mâlûm terör örgütünün Ýslam düþmanlýðýný ifade ederken kullandýðý kelimelerin bütün muhalefet için kullanýldýðý gibi yalanlarý söylüyordu, týpký Meral Haným gibi..)
Ama Avrupa'da yaþayan Müslümanlar (sadece Türkiyeli olanlar deðil, buradaki bütün dünyadan Müslümanlar) Erdoðan Türkiye'sinin emperyalist odaklar için, niçin sevimsiz olduðunu buradan bakýnca daha iyi anlýyorlar.. Ama Türkiye'nin tatlý su muhalefeti, týpký Batý Avrupa ülkeleri gibi Erdoðan'ý baskýcý, hattâ demokrasi karþýtý olarak nitelemekten meded umuyorlar.. Hâlbuki gelsinler de görsünler, Avrupalý çok özgürlükçü kesimlerin ve medya kuruluþlarýnýn Erdoðan'dan niçin nefret ettiklerini.. Üniversitelerde doktora yapmak isteyen Türkiyeli ve diðer Müslüman öðrencilere birçok sualleri sorarken, araya bir de Erdoðan'ý sýkýþtýrýyorlar ve 'Erdoðan hakkýnda ne düþünüyorsun?' diyorlar.. Olumlu görüþ belirtenlerin doktora yapmalarý mümkün deðil.. Biz bunlarý yaþýyoruz.. Adamlar elbette nefret ederler Erdoðan'dan.. Çünkü onlar biliyorlar ki, Erdoðan ve onun düþünce ve inanç dünyasýnda olan liderler olduðu müddetçe, Avrupa ve bütün emperyal, Türkiye'yi kendileri karþýsýnda eðilen bir ülke olarak göremeyecekler.. Zavallý Kýlýçdaroðlu ve arkasýndan gidenler, onun kapitalist para babalarýnýn Türkiye'ye vereceðini vaad ettikleri 300 milyar Dolar'ýn hayaliyle boðazlarýna bir tasma geçirileceðinden habersizler..
Ben Türkiye'yi uzaktan da olsa, on yýllardýr derin bir ilgi ile takib ediyorum; her yýl da izne gittiðimde, ülkenin hemen her yanýný geziyorum. Türkiye'yi bugün dar gelirli sosyal kesimlerin, Erdoðan yönetiminde korunduðu gibi bir baþka dönem bilmiyorum.. Ve gelir seviyesinin geçmiþe göre çok yükseldiðini ve modern otoyollar, köprüler, tüneller, hastaneler, fabrikalar ve hele de teknoloji alanýnda, 60 yýldýr sözü edilen ama bir türlü yapýlamayan ilk otomobil, ÝHA, SÝHA, TCG uçak gemisi, SÝHA tipi, AKINCI, KIZILELMA, insansýz savaþ uçaklarý, savaþ helikopterleri, tanklar ve dünyayý hayrete düþüren ve hayran býrakan savunma sanayi alanýndaki diðer geliþmelerden, Müslüman halklarýn çoðu gibi ben de gurur duyuyorum elbette.. Bu geliþmeler dünya çapýnda dostlar için hayranlýk, düþmanlar için korku kaynaðý oluþturuyor..
Ama Kýlýçdaroðlu'nun, Rusya- Ukrayna Savaþý konusunda iktidara geldiklerinde Kremlin'le deðil, Avrupa ile iþbirliði yapacaklarýna dair sözleri bile her þeyi izah ediyor.. Kaldý ki Kýlýçdaroðlu'nun iddia ettiði gibi, Erdoðan Türkiye'si, 'Ukrayna- Rusya arasýndaki savaþta bir taraf da tutmuþ deðil.. (Davutoðlu, Türkiye'de iktidar makamlarýndan ayrýlmak zorunda kaldýðýnda, Amerikan makamlarýnýn, 'Davutoðlu'yla çok iyi bir iþbirliði içindeydik, üzüldük..' deyiþlerinin mânâsýný þimdi daha iyi anlýyorum..' )
Erdoðan Türkiye'si, Amerika, AB ülkeleri ve NATO ile birlikte hareket etmediði gibi, Rusya ile de birlikte hareket etmiyor ve dünyada savaþan bu iki ülke ile de konuþabilen tek lider Erdoðan...
Bunu Fransa Baþkaný Macron bile itiraf etti geçenlerde; 'Ýki taraf arasýndaki bu savaþla ilgili olarak her iki tarafla da konuþabilen tek liderin Erdoðan olmasýndan memnun musunuz?' diye taþ da atmaya çalýþarak..
Emperyalist dünyada ve onlarýn hele de Müslüman toplumlar içinde, 100 yýlý aþkýn bir geçmiþleri olan laik ve yerli uþaklarýnýn beyinlerinde oluþan korku budur; 'Müslüman dünyasýnýn dünya siyasetinde hasretini çektiði bir güç odaðý yükseliyor.'
Bunu belki bizler bugün içinde olduðumuz için, 'Ol mâhiler ki, derya içredirler, deryayý bilmezler' misali tam olarak anlayamýyoruz, ama Türkiye dýþýndaki Müslüman toplumlar bunu çok iyi anlýyor ve bizim ülkemizdeki nesiller de belki yarýnlarda anlayacaklar.