Olacak olan oldu

Türkiye’deki silahlý PKK militanlarý ülkeyi terkedip Kandil’e çekilince...
Hani silahý tamamen býrakmasý düþünülmüyor ya... 

Hani orada, hin-i hacette kullanýlmak üzere bir silahlý yapýnýn bulunmasýna bazý uluslar arasý odaklarca müsamaha ile bakýldýðý biliniyor ya...

Ben soruyordum:

-Böyle bir silahlý yapý, mesela Irak Kürdistan yönetimi için problem olmayacak mý? Kürt yönetimi, böyle bir “paralel silahlý yapý”ya tahammül edecek mi?

Bununla baðlantýlý olarak, Kuzey Irak’ta PKK etkinliði ne kadar derin, Kürt yönetimi böyle bir silahlý yapýya tahammül etmeyecekse, onu etkisiz hale getirebilme gücüne sahip mi, gibi sorular da soruyordum.

Böyle bir silahlý odak, ayný etnik yapýnýn parçasý olsa bile sorun olmaz mýydý?

Nihayet patladý.

Kandil’in etkin isimlerinden olan Duran Kalkan, kalktý bir açýklama yaptý. Þöyle konuþtu:

“GÜNEY Kürdistan, merkezi bir siyasi yönetim altýnda yaþayamaz, bir olamaz. Çünkü içinde birçok lehçe ve çok deðiþik halk topluluklarý var. Güney Kürdistan’da merkezi diktatörlük yaþayamaz. Bu bölgeyi demokrasi birleþtirir ve yaþatýr. Yani ‘Erbil’den yöneteceðiz’ dememek lazým. Þengal, Kerkük, Germiyan, Duhok ve Süleymaniye de kendini yönetmelidir. Böyle olursa Kerkük de Kürdistan da katýlýr.”

Bu, çok net bir paradigma farklýlýðý idi. Barzani yönetimi “merkezi diktatörlük” olarak niteleniyor, Irak içinde federatif bir alan olmaya çabalayan Kuzey Irak, bu defa PKK tarafýndan federatif bir yapýya zorlanlanmak isteniyordu. Mikro milliyetçilik ya da mikro yönetim þehveti devredeydi.

Tabii ki cevapsýz kalmadý Duran Kalkan.

Bizzat Barzani konuþtu. BarzaniDuran Kalkan için “bölücü” ve “vatan haini” ifadelerini kullandý.

“Kürdistan’a farklý þekillerde düþmanlýk yapýldýðýna þahit oluyoruz. Ýç savaþý tahrik eden, fitne sokmayý amaçlayan açýklamalar yapýlýyor. Kürdistan’da iki idareli yönetimin yeniden canlandýrýlmasý amaçlanýyor. Bu tür giriþimler millete ve vatana ihanettir. Bu, düþmanlarýn plan ve programýný, Kürdistan’da hayata geçirme çabasýdýr. Düþmanlarýn ajandasýný uygulamaktýr. Vatana yönelik bu tür düþmanlýklarýn, Kürdistan’da varlýk bulmasý hiçbir þekilde kabul edilemez. Bu giriþimlere asla izin verilmeyecektir. Bu konu ulusal ve milli güvenliðe ciddi bir tehdittir.

Vatana ihanet içindeki bu oluþuma karþý uygun tedbirleri alýn. Bu sesin (Duran Kalkan) çýkmamasý için bütün gücünüzle çaba gösterin. Vatana ihanet suçu olan bu görüþlerin önünü kesin. Þerefli Kürdistan halkýna da çaðrým þudur: Böyle gruplarýn Kürdistan’da varlýk bulmasýna izin vermeyin. Vatana ihanet içindeki bu unsurlar iç savaþ çýkarmak istiyor. Fitne çýkarmayý amaçlayan bu oluþumlara imkân tanýmayýn.”

Ardýndan Barzani’nin partisi KDP devreye girdi, o da Kalkan’ý “fitneci”“bölücü” ve “Tek bir kelime Kürtçe bilmeyen, hangi milletten olduðu belli olmayan adam” ifadeleriyle suçladý. KDP’ye göreKalkan“haddini aþmýþ”tý. Kalkan’ýn “Kürdistan bölgesi halkýyla ilgili konuþma hakký yok”tu. “Kalkan, düþmanca bir bakýþ açýsýyla açýklamalarda bulunmuþ”tu. “Bu tür sözler çok tehlikeli” idi.

Açýklamada þöyle deniyordu:

“Böyle biri Kürdistan halkýnýn nasýl yönetileceðine karar veremez ve konuþamaz. Kalkan kimdir ve hangi cüretle Kürdistan halkýnýn kaderiyle ilgili konuþabiliyor?”

Kalkan’ýn Barzani’ye yönelik “diktatör” suçlamasý da KDP’yi çok rahatsýz etmiþti. PKK için de diyeceði vardý KDP yönetiminin. Þöyle:”

“Kürdistan’da düþünsel ve eylemsel olarak PKK’dan daha dayatmacý, baskýcý bir parti var mýdýr? PKK’nýn hâkim olduðu yerlerde hangi özgürlükten bahsedilebilir? Parti çalýþmalarý mümkün müdür? Kendisi baskýcý, dayatmacý ve diktatörce hareket eden bir güç, nasýl olur da özgürlükten dem vurur? Yezidi kardeþlerimiz ve Þengal halký için dökülen timsah gözyaþlarýnýn, bu mazlum halka herhangi bir çözüm getirme þansý yoktur. Kimse buralarda KDP peþmergesi kadar þehit vermedi.”

Bu durumda gelinen nokta nedir?

PKK’nýn silahlý yapý olarak, Türkiye’den çýksa dahi, Kürt bölgesinde bile sorun olmaya devam edeceðidir. Ve bunu Kürt yönetimi çok iyi biliyor.