Herkesi amacýna ulaþtýracak saðlam bir hesaptý. Ne pahasýna olursa olsun Erdoðan’ý yýkmalarý gerekiyordu.
Bunun ise ancak AK Parti’yi yýkmakla mümkün olacaðýný herkes biliyordu.
Zira o zaman, iktidarda kim olursa olsun, Paralel’in savaþýný engelleyemezdi.
Zaten iktidar gölge etmesin yeterdi. Balyoz ve Ergenekon tecrübelerinin de katkýsýyla Erdoðan dahil, istedikleri herkesi mahkum edebilirlerdi!
Senaryo þöyleydi...
AK Parti’yi iktidardan indirmenin tek yolu Meclis’e bir parti daha sokmaktý.
Selo’ya sufle verildi; “Seçime parti olarak gireceðiz” dedi.
Yüzde 6’yý geçemeyen HDP, barajdan çýkabileceðini söylüyordu!
***
Ayný senarist, Kandil’e de rolünü bildirdi:
Silah býrakýrsanýz ya sefaleti seçeceksiniz ya da esareti...
Zamanýn ruhu sizi destekliyor, Suriye’de parlak bir gelecek sizi bekliyor.
Tahliye deðil, takviye zamaný.
Ýktidarýn ‘çözüm rehaveti’ni sonuna kadar kullanýn, þehirlerde konuþlanýn.
AK Parti düþecek, sonrasýnda baþlatacaðýnýz savaþta size her türlü destek verilecek...
PKK’ya özel “Dumanlý” hava...
7 Haziran’ýn baþrol oyuncusu HDP ve Demirtaþ’tý...
“HDP Meclise girecek ve ‘çözüm’ kalýcý hale gelecek”ti!
“PKK’ya ancak biz silah býraktýrabiliriz” diyen Eþbaþkan adeta milli kahraman ilan edilmiþti.
“HDP Meclis’e girmesin” demeye kalkanýn, ne Türkiye düþmanlýðý kalýyordu ne de terör destekçiliði.
Ve “Birlikte iyi salladýlar” AK Parti’yi de iktidardan yuvarladýlar.
Yeni Meclis aritmetiði doðal bir seçim sonucu deðil, hormonlu bir hilkat garibesiydi.
Kandil’e vaat edilen ortam hazýrdý. Artýk sýra onlarýndý.
Nitekim 7 Haziran akþamý “emanet oylar”a teþekkür eden Demirtaþ’a, Kandil’den, “Senin rolün bitti, kenara çekil” talimatý geldi.
“Suyumu bulandýrýyorsun” türü ürettiði gerekçelerle saldýrýya geçen PKK lojistikten istihbarata kadar baþ döndüren desteðin sarhoþluðuyla sonuçtan emindi!
Hükümetin bile olmadýðý bir dönemde halkýn arasýnda kaybolmuþ kiþilere ne yapýlabilirdi!
“Özyönetim” ilan edildi!..
PKK ve patronlarý neyi unuttu?
Senaryo da mükemmeldi çekim de ama sonuç fiyaskoydu...
Çünkü çok önemli bir gerçeði unutmuþlardý.
Asýl güç halk desteðidir. O varsa her þey vardýr, o yoksa her þey boþtur.
PKK’nýn son hezimeti, “Daha önce de defalarca bitirilmiþti!” muhabbetleri ile geçiþtirilmeye çalýþýlsa da tarihinin en büyük iflasýdýr.
Terör örgütü askeri açýdan defalarca büyük darbe alýp yeniden toparlanmýþ olabilir ama halkýn sillesini ilk defa yedi. Zira 1992’de Þýrnak’ta ve deðiþik tarihlerde farklý yerleþim yerlerinde þehir savaþýný denese de bölge halkýyla ilk defa bu çapta yüzleþti.
Ve bu yüzleþme PKK’ya çok pahalýya mal oldu.
Halk, yýllardýr kendisi için savaþtýðýný iddia eden PKK’nýn, Kürtlerin huzur ve refahý önündeki en büyük engel haline geldiðini yakýndan gördü.
Bölge halkýný yurtlarýndan süren, yatak odalarýna kadar giren, harabeye çevirdiði evlerini terk ederken de mayýnlar döþeyen bu caniler tarafýndan yýllarca kullanýldýklarýný Kürtler çok iyi anladý.
Dikkat ederseniz ne Kandil ne de destekçileri artýk ne Kürt haklarýndan bahsedebiliyor ne de Kürtleri savunmaktan.
Sonuç...
FETÖ’nün dolduruþuyla özyönetim sarhoþluðuna kapýlan PKK, indiði þehirlerde, militanlarýyla birlikte Kürtlerin güven ve desteðini de hendeðe gömdü.
Bu onlar için en büyük iflastýr.
PKK bölgede, güçlü devletlerin ulusal çýkarlarýna göre kullanýlan marjinal bir terör örgütü olarak varlýðýný sürdürebilir ama artýk asla Kürtlerin kahramaný deðildir.