Ölenle ölünmez, ama ölen de geri gelmiyor iþte...

Ülkemize 'abone' sistemiyle gazete satma alýþkanlýðýkazandýrmaya çalýþan ilk kiþinin kim olduðunu hatýrlýyor musunuz? Enver Ören'di o kiþi... Çýkardýðýve çok satmasýnýistediði gazetenin daðýtýmýnda engellerle karþýlaþýnca, vaktiyle Japonya'da gördüðü'abone sistemi' aklýna gelmiiþve uygulamaya koymuþtu...

Bu konuda kendisine ilk aklýverenin Japonya'yýiyi tanýyan Turgut Özalolduðu da söylenir...

Nedense birileri tarafýndan küçümsenir, ancak 'abone sistemi' dünyanýn en mantýklýdaðýtým mekanizmasýdýr. ABD'de yaþamýþolanlar bilir: Sabahlarýküçük çocuklar okula gitmeden önce bisikletlerine yükledikleri gazeteleri abonelere daðýtýrlar...

Almanya'da da, günlük gazetelerin neredeyse üçte ikisi posta yoluyla abonelere ulaþtýrýlýr...

TIMEdergisi, bir de Newsweek vaktiyle milyonlarca kiþi tarafýndan okunurdu ABD'de; o kiþilerin pek azýbayiden alýrdýdergilerini... Ýnsanlarýn toplu bulunduðu mekânlarda açýlan kampanyalarda, okurlara, tezgâh fiyatýnýn neredeyse üçte birine abone olma imkânýtanýnýrdý.

O sayede Enver Ören'in gazetesi bir zamanlar bir milyondan fazla satýþa kavuþmuþtu. Bugün de Zaman öyle çok satýyor...

Sýkýdurursanýz size bir haberim olacak: Vaktiyle 'abone sistemi' ile satýlan gazeteleri küçümseyen, onlara tepeden bakanlar, þimdilerde kendileri aynýyola baþvuruyor...

"Hangisi?"diye sormayýn, çünkühemen bütün gazeteler, az veya çok, 'abone' ye dayanýyor artýk...

Ýþte o sistemi ülkemize ilk taþýyan kiþi birkaçgün önce kaybettiðimiz Enver Ören'di...

"Birlikte çalýþmak nasip olmadý"diye baþladýðým cümlenin, daha bitirmeden doðru olmadýðýaklýma geldi. TGRT'nin ilk yýllarýnda benim de katkým vardýr. Kadýn sesine ekran yasaðýuygulanan, filmlerin aþýrýbiçimde sansürlendiði TGRT günlerinde, Ankara'dan canlýyayýn imkânýna kavuþulduðu ilk gün, bir programa baþlamýþtým...

Program haber nitelikliydi ve haftanýn beþgünüana-haberden önce yanýma iki konuk alýp ekrana çýkýyordum... Hafta sonuna denk gelen iki gün programýDr. Yalçýn Özerbenden devralýyordu...

Televizyonculuk mesleðim boyunca yaþadýðým pek çok olayýunutabilirim de, TGRT'de bir yýla yakýn süren o programýn ilk günüyaþadýðým olayýasla unutamam: Ankara'dan yapýlan ilk program günü"Bu iþten anlar"diye tavsiye edilen bir erkek makyaj elamaný, benim ve iki katýlýmcýnýn yüzünütebeþir gibi bir þeyle boyamýþtý...

Devlet bakanýVehbi Dinçerlerile Hak-ÝþbaþkanýNecati Çelik'ti ilk konuklarým ve onlarla iþçi haklarýnýkonuþmuþtuk... Bembeyaz birer yüzle...

Ertesi gün baþka kanaldan tanýdýðým profesyonel bir makyözügetirdim de, izleyici normal bir yüz görebildi TGRT ekranýnda...

Allah rahmet eylesin, Enver Bey için "Eli açýk adam"denirdi. Yanýnda çalýþanlarýkollar, her isteyene elini uzatýrmýþ...

Geçen akþam birkaçdost, akþam yemeði sofrasýnda buluþmuþ, ordan burdan lâflarken, söz, hastalýðýsebebiyle Enver Ören'e geldi.

Rahmetli iki kez böbrek nakli ameliyatýgeçirdiði gibi, son bir-iki yýl akla gelebilecek pek çok rahatsýzlýkla baþetmeye çalýþýyordu. Kendisi için dualarýnýeksiltmeyen dostlardýmasayýpaylaþtýklarým... Sosyal mi sosyal bir dostun söylediklerini burada kayda geçirmek istiyorum:

"Çok insan tanýdým, çok kiþiyle iþiliþkim oldu, çok patronun kapýsýnýyardým talep etmek için çaldým. Hayatýmda hayýflandýðým tek nokta, kendilerinden olaðanüstüiyilik gördüðüm üç'verici' insanýn ömürlerinin son dönemini eskisi kadar cömertlik yapamayacak durumda geçirmeleridir..."

Sizler gibi ben de merak ettim o üç'cömert' insaný... Ýsim verdi: "Ýlki Kemal Ilýcak'týr... Ýkincisi ise Aydýn Bolak..."Ya üçüncüsü... Tahmin etmiþsinizdir, ama yine de yazayým: Enver Ören...

"Takdir-i ilâhi"dedi o dost, "Verdiler ve sonunda veremez oldular..."

Üçüne de Allah'tan rahmet diliyorum...