Olimpiyatlar da Türkiye’ye gelir mi, gelir...

Birbiri ardına güzel şeyler olunca her umuda kapılıyor insan... Son beklentim, 2020 Olimpiyat Oyunları’nın İstanbul’a verilmesi...

Neden olmasın?

Olimpiyat oyunları, tarihinde ilk kez, bir Müslüman ülkede, ülkemizde, yapılabilir...

James Dorsey’in Türkiye’nin 2020 olimpiyatlarıyla ilgili girişimlerini de anlattığı ve yarışta ülkemizin diğer adayların önünde yer aldığı görüşünü seslendirdiği makalesini okudumönce; ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyelerini Esma Sultan Sarayı’nda ağırladığı fotoğraf gazetelerde karşıma çıktı. 

‘Mutlu tesadüf’diye buna denir...

Gazeteciliğin değişik dalları var... Dostum James Dorsey dünyanın öndegelen gazetelerinde siyaset ve uluslararası ilişkiler alanında binlerce haber ve makaleye imza attıktan sonra kendisini sporun hareketli sularına bıraktı. Şimdilerde özellikle İslâm Dünyası’nda sporu izliyor, bilhassa futbolu... Her yazısı daha önce hiçbir yerde okumadığım bilgiler ve ayrıntılarla dolu...

2020 Yaz Olimpiyatları için bayağı çarpışan üç ülke var: İspanya (Madrid), Japonya (Tokyo) ve Türkiye (İstanbul)… Katar (Doha) da umudunu yitirmeyen adaylardan... James Dorsey başka adaylar çıksa bile, esas yarışın bizim bölge ülkeleri arasında cereyan edeceğini düşünüyor ve en fazla şansı Türkiye’ye tanıyor…

Okuyalım: “Türkiye’nin Körfez ülkeleri kadar para gücü olmayabilir, ama neredeyse hemen her alanda onların masaya koyabileceğinden fazla değere sahip olduğu da âşikâr: Coğrafi ve nüfus derinliği… Stadyumları dolduran futbol çılgını halkı… Herbirinin öyküsü olan, uluslararası başarılara imza atmış, tanınmış kulüpleri… Basketbol ve voleybol dahil diğer spor dallarında aldığı uluslararası saygın sonuçlar… Çin’den Afrika’nın Atlas Okyanusu kıyılarına kadar uzanan etnik ve ortak kültür ilişkisi… Eksikleri olsa da İslâm Dünyası’na model olabilecek çalışan bir demokrasisi… Bayağı gelişkin eğitim sektörü… Dünyanın en kalabalık ordularından birine sahip olması… Kendi işgücünü kullanan son teknolojiye sahip sanayii…” 

Kanaatini nelere dayandırdığını okurken, “Acaba son gelişmeler nihai olarak Olimpiyatları ülkemize getirmek için mi?” diye düşünmeden edemedim: THY dünyanın en çok ülkesinden ülkemize yolcu taşıyor... Üçüncü köprü, Marmaray, tüp geçit ve diğer tedbirlerle İstanbul’un trafiği rahatlatılıyor... Yabancı konukları ülkemize gelmekten alıkoyacak terör belâsından kurtulma yoluna girildi… İsrail’in özrü kabul edilerek barışçı yaklaşımın altı çizildi…

Yunanistan’ı ve 2004 yılı Olimpiyatlarının Yunanistan’a nasıl verildiğini hatırlıyor musunuz? Burada birkaç kez yazmıştım, hatırlayanınız mutlaka vardır: Yunanistan’da ‘derin devlet’ yapılanmasıyla iç içe olduğu tahmin edilen ‘17 Kasım örgütü’ daha çok yabancıları hedef alan terör eylemleri düzenliyordu. 2004 Olimpiyatları’na aday olduğunda, Uluslararası Olimpiyat Komitesi, “Ancak terör örgütü temizlenirse…” şartını ileri sürdü ve Yunanistan’a mühlet verdi.

Yunan hükümeti verilen süre içerisinde sorunu çözmek için yeniden yapılanmaya gitti: Kamu Güvenliği Bakanlığı kurup bütün eski terör dosyalarını oraya taşıdı... Özel yetkili savcılar atadı ve elde edilmiş ipuçlarının hepsinin peşine düşüldü...

Sonunda tanınan süre içerisinde ‘17 Kasım örgütü’ çökertildi. 2004 Yaz Olimpiyatları da böylece Yunanistan’a verildi…

Kendime pay çıkarabilir miyim, bilmiyorum: Ancak ‘devlet destekli terör’ ile nasıl baş edilebileceği konusunu buradabirkaç kez işlerken hep Yunanistan’ın Olimpiyat adaylığı sırasında aldığı tedbirleri örnek olarak verdim. Okuyucularım arasından birileri...

Hadi, bu son yarım cümleyi okumamış olun...

Türkiye yalnız 2020 Yaz Olimpiyatları’na aday değil, aynı yılın Avrupa Futbol Şampiyonası organizasyonunda da gözü var. 20 yaş altı Dünya Futbol Kupası ile Akdeniz Oyunları bu yıl zaten ülkemizde yapılacak… Bakan Suat Kılıç’ın “Türkiye iki uluslararası organizasyonu eş zamanlı gerçekleştirebildiğine göre Olimpiyatları da becerir” dediğini de yazıyor James Dorsey...

Daha ne yazsın…